İLK 45 dakika mükemmel bir maç. 5 dakika bile oyun durmadı. Ama ikinci yarı için aynı şeyleri söyleyemeyiz. Trabzonspor’un Fenerbahçe’ye göre çok net pozisyonları var.
Bazılarında beceriksiz, bazılarında ise şanssızdılar. Takım olarak Trabzon daha bir kontrollü oynadı. Aslında kestirmeden şunu söylediğimiz zaman, maçın ne olduğunu daha iyi anlarsınız. Sahanın en iyi adamı kaleci Volkan’dı. Yani maçın kahramanı.
Zaten bunu dedikten sonra ne anlatırsanız anlatın hikayeye girer. Maçın hakemi iyi maç yönetti. 3 sarı karttan biri doğru, ikisi yanlış. İyi niyetliymiş ki, o iki sarı kartın ikincileri olmadı.Alex,Aragones’ten mutsuz. Net belli oluyor. Fenerbahçe’nin karar vermesi lazım; Alex’le mi, Alex’siz mi? Tekrar anlaştıklarına göre, o zaman demek ki, Aragones yolcu gibi geliyor bana.
Çakma Güiza
Güiza, hiç yok. Herhalde bu oynayanın çakma Güiza olması lazım. Emre yok. Josico girdi, o da yok. Bunlar hiç olmayanlar.
Trabzonspor’da Umut çok çalıştı ama etkisiz. Yani Fenerbahçe’de olmayanlar Trabzon’a göre daha fazla. Maçı Fenerbahçe alsaydı, Trabzon’a yazık olurdu. Ama Trabzon alsaydı, Fener’e yazık olmazdı.
Öyle veya böyle, maça gelenler güzel bir mücadele seyrettiler. Roberto Carlos, Fenerbahçe’ye geldiğinden beri belki de en iyi maçlarından birini oynadı.
Yani bu haftaki neticeler Beşiktaş’a ve Sivasspor’a yaradı. Ama bence bu maç, haftanın en iyi maçıydı, özellikle ilk 45 dakika. Ama şu çok net gözüküyor. Fenerbahçe Alex’le mi, Alex’siz mi oynayacak? Alex çıktıktan sonra Fenerbahçe kaptansız gemi gibiydi. Bu iş de Aragones’e düşüyor, daha sonra da yönetime.