Eziyet...

ANKARA’nın dışında bir stat. Ve stada giriş eziyet. Hele büyük takım maçı varsa, en az 2.5 saat evvel Ankara’yı terk etmeniz gerekir.

Biri şampiyonluğa, diğeri düşmemeye oynayan iki takım. Ama maalesef ikisinde de hedef hırsı yok. Şampiyonluğa gidenin teknik direktörü ikide bir hastalanıyor zaten. Düşenin de teknik direktörünü görevden alıyorlar.

Maçta 3’er 3’er 6 tane gol pozisyonu var. Ve maalesef bütün maç bu kadar. İki takım da hücuma kalktıklarında, defanslarıyla en uç adamları arasındaki mesafe bazen 60-70 metreye varıyordu. Ama bu cümle ikisi için de geçerliydi. Zaten biri 40 metreye indirse, dün gece diğerine havlu attırabilirdi. Ama ikisinin de bırakın havluyu, birbirlerine bornoz atacak halleri yoktu.

Bir Lincoln düşünün, Galatasaray’a ’kurtarıcı’ diye alınan... Adamın aklı-fikri, ’birisi bana dokunsa da yere düşsem’ diyor. Yunus Yıldırım da bunların hiçbirisini yemeyince bu sefer Galatasaray seyircisi gene hakeme küfür etmeye başladı. Belki de dün gece sahadaki en iyi sporcu hakemdi.

Zurnanın son deliği

Saffet Susic
fazla uzak değil birkaç ay önce Rizespor’da teknik direktörken gene bir Galatasaray maçında korner atışlarında Galatasaraylı Servet’i Fahri’yle durdurmaya kalkışmıştı. Haliyle bütün hava toplarına Servet kafayı yapıştırmıştı. Hikmet Karaman’dan sonra Ankaraspor, Saffet Susic’le kurtulacaksa bravo o yönetime...

Galatasaray, dün gece sadece 3 puanı aldı ve maç fazlasıyla lider oldu.

Kalli hastaymış veya üç büyük takımın teknik direktörlerinden biri rahatsızmış ya da yetersizmiş, hiçbir şey fark etmez. Türkiye liglerinde üç büyükleri kim çalıştırırsa çalıştırsın, sezon sonunu zaten onlar ilk üç sırada tamamlıyorlar. Birinci olan başarılı oluyor, ikinci ile üçüncü, kim çalıştırırsa çalıştırsın zaten hikaye. Yani, zurnanın son deliği.

Ligin çok kaliteli olur da ’ben çatır çatır ikinci veya üçüncü oldum’ dersin. Ne dersiniz bu işi iyi bilen sevgili yöneticiler?..
Yazarın Tüm Yazıları