Paylaş
SCHALKE- Fenerbahçe maçından sonra futbolcuların ve Schalke Teknik Direktörü Ragnick’in nün ilginç konuşmaları var. Fenerbahçe 9 kişi kaldı. Bazı Schalke seyircileri stadı terketti. Ve 9 kişi kalan Fener, Schalke'ye iyi direndi. Çünkü Daum'un sahaya sürdüğü yanlış onbiri farkeden hakem iki Fenerbahçeli'ye kırmızı kart göstererek F.Bahçe'nin düzgün oynamasını sağladı.
Schalke Teknik Direktörü diyor ki, "Ben 1-0 öndeyim, seyirci benden artık 4-5 farklı galibiyet bekliyor. Ama benim seyircim bir şeyi unutuyor. Karşı takımda bir Anelka var. Yapacağımız en ufak bir hatada işi bitirebilecek bir oyuncu. Onun için de bu oyuncuyu 2, bazen 3 kişiyle kontrol altına aldım. Haliyle de hücuma az adamla gittik. 2-0'ı erken bulsaydık, o zaman seyircimin fazla gol beklentisini karşılayabilirdim.."
Türkiye'de spor kulüplerinin bazıları yabancı futbolcu sayısı artırılsın diyor, bazıları karşı çıkıyor. Bu konuda haklı olanlar da var, haksız olanlar da var.
Yabancı oyuncu artsın diyenlere sesleniyorum. Luciano- Nobre (ya da bu futbolculara benzeyenler) sizi hangi Avrupa Kupası maçında kurtardı. Veya Luciano- Nobre ayarında Türkiye'de kaç tane oyuncu var. Anelka'ya, Alex'e, Appiah'a bir şey diyen var mı?
Dünyanın turşularını getirip, Türkiye'yi son durak yaptırıyorsunuz. Sonra da yabancı transferi artsın diyorsunuz. İyi yabancı oyunun neticesini değiştiremeyecekse, ben onu ne yapayım. Tamam Türk oyuncular pahalı. Peki pahalandıran kim? Tabii ki sizlersiniz. Yani yöneticiler. (Sözüm kulübü için çırpınan, Türk futboluna bir şeyler kazandırmak isteyenlere değil elbette. Futboldan nasibini almamış, topu görse, "bomba" diye karakola götürecekler...)
Türk futboluna hizmet için değil, şov yapmak için oraya geliyorsunuz. Gazetelerde, televizyonlarda arzı- endam ediyorsunuz, sonra da milyon dolar borç yaparak kaçıyorsunuz. Verdim dediğiniz paraları da zaten giderken alıyorsunuz, 5 kuruşunuzu bırakmıyorsunuz. Şeref tirübünlerinde Başbakanların, bakanların yanında oturup özel işlerinizi konuşmak için çırpınıyorsunuz.
Başkanlık veya yöneticilik yaptığınız zamanki hesaplarınızı kimse bilmiyor. Yapılan yabancı transferlerde menajerlerle bir olup, kulübün parasını buharlaştırıyorsunuz. Hiçbirini resmi defterlerde göstermiyorsunuz. İstediğiniz atı oynatıyorsunuz. Sonra da çıkıp sıkılmadan "Yabancı adedi artmasını destekliyorum" diyorsunuz. Biz bu alemde 10 kişiyiz, birbirimizi iyi tanırız.
FIFA kararında çok haklı
MİLLİ maçın hakemi değişti. Schalke- Fenerbahçe maçını idare eden bir hakemin Türkiye- İsviçre maçına verilmesi yanlıştı. FIFA bu yanlışı düzeltti. Kimse öküz altında buzağı aramasın. Eğer İsviçre bu işi planlamış olsaydı, olayı bu kadar büyütüp dallandırıp, budaklandırmazdı. Öyle bir hakem verilirdi ki, ipimizi çekerdi. Kamuoyu şunu özellikle bilsin...
Hata yapamazlar
Şenes Erzik, UEFA'daki bu konumunda devam ettiği müddetçe özellikle bizim milli maçlarımızda hiçbir hakem kımıldayamaz. Yalnızca ama yalnızca hata yaparlar. Yanlış yapmaya hakları olamaz. Kore- Japonya Dünya Kupası dahil, meşhur Galatasaray- Leeds maçı dahil, birçok Avrupa Kupası maçı dahil, Türkiye Şenes Erzik'ten çok faydalandı. Sakın kimse yanlış anlamasın. Erzik gidip hiçbir hakemle konuşmaz, muhatap olmaz. Ama onun UEFA'daki varlığı Türkiye için Avrupa'da büyük bir imajdır. Onun için de Türkiye'ye kasıtlı yanlış yapamazlar.
İşte Schalke- Fenerbahçe maçı. Bazıları hakeme salladılar. O hakemin hiçbir suçu yok. Suç, kuralları doğru uygulamayan, disiplini doğru uygulamayan, cesareti yetmeyen bizim hakemlerde.
Tuncay kaç yıldır palamut gibi kolyeler ile sahada arzı-endam ediyor. Hanginizin gücü yetebildi. Ey Türk hakemleri. Aurelio 3-5 maçta bir rakibine kasti basar. Hanginiz kart kullanabildiniz. Her maçta futbolculardan tonla fırça yiyorsunuz, hanginiz kart kullanabiliyorsunuz.
Hakem sahada otoritedir. Ve dünyada eşi benzeri olmayan bir otoritedir. Hakemin ikazını zurnanın son deliği zannedersen, Schalke'de Tuncay gibi kartı yersin. Merak ediyorum Fenerbahçe yönetimi Tuncay'a ceza verecek mi? Eminim bir şey yapmayacaktır. Bizde hakem zihniyeti şudur, "Bana dokunmayan yılan bin yaşasın..."
Ne demiş anlı şanlı Türk hakemimiz İsmet Arzuman, -Konya- Fenerbahçe maçındaki bir nolu yardımcıya- "Hakem senden yardım istemediyse karışma..."
Arzuman için maçın katledilmesi bir takımın 3 puanının gitmesi, düşecek takımın değişmesi, şampiyon olacak takımın değişmesi önemli değil.
En kıdemlisi o
O toz kaldırmadan hakemlik yapmaya devam edecek. Fazla maça gidecek, parasını alacak. Alacağı parayla arabasının taksitini ödeyecek. Konyaspor yanmış, Kütahyaspor yanmış, Iğdırspor yanmış, Galatasaray yanmış Arzuman'a ne gam. Çünkü o maçtaki en kıdemli o. Örnek olacak, yol gösterecek. Doğrusunu uygulayacak...
Şapka ve kel
BİZİM Hıncal yine dayanamamış ve sallamış... Fenerbahçe- Gaziantepspor maçında 80'inci dakikada stattan çıkmışım. Bak Hıncal, 80'de değil, 89.35'te çıktım.
Hadi ben 89.5 dakika maç izliyorum. Hem de o kulüp başkanının beni seyircisine havale ettiği statta. Eee, be Hıncal sen bırak Fenerbahçe Stadı’na gelmeyi, maç dağılınca arabanın içinde Caddebostan'a gidemiyorsun. Hadi bırak Fenerbahçe Stadı'nı, -senin gibi tarafsız bir yazar(!)- tuttuğun takımın stadına, Ali Sami Yen'e gidemiyorsun.
Ben Türkiye'deki bütün statlardaki maçlara gidip canlı canlı yazıyorum. Sen de sıcak yuvandaki şezlonguna uzanıyorsun, kahve ile çay ile otorite oluyorsun. Musa ne gösteriyorsa onu yazıyorsun.
Aslında ben gazetenin spor müdürü olsam, TV'den yorum yazan yazarların sütunlarının başına "Bu maç yorumu sadece TV görüntülerine bakılarak yazılmıştır" diye not koyarım.
Bakalım o zaman şapkalar düşünce kaç tane kel gözükecek.
G.Saraylı yazar
SPOR, dürüstlük, temiz mücadele ve tarafsızlık diyoruz. Çünkü taraf olursanız, ne yaparsanız yapın dürüst olamazsınız.
Geçen haftalarda, "Neden Milliyet Gazetesi'nde, Galatasaraylı yazar yok. Yorum yazmıyor" diye tartışma çıktı. Bu tartışmayı çıkaranlar da, "Kulüp tutuyoruz ama tarafsız, dürüst ve doğru yazarız" diye geçiniyorlar.
Neymiş efendim. Milliyet'te, Fenerbahçeli ve Beşiktaşlı yazar varmış, Galatasaray'ın hakkını savunacak bir yazar yokmuş.
Vah benim zavallı milletim vah.
Alman Milli Takımı ve Türkler
SCHALKE 04- Fenerbahçe maçından sonra cumartesiye kadar Mehmet Arslan ile birlikte Almanya'daki Türk futbol kulüplerini gezdik.
Mükemmel tesisi olan kulüpler var. Türkiye'de pek çok Birinci Lig takımında olmayan. Yöneticilerin kafa yapıları, bizim Türkiye Ligi yöneticilerinden daha iyi. Fevri değiller, tahrikçi değiller. Akılları, fikirleri yeni futbolcular çıkarmak. Ve mümkün olduğu kadar fazla Türk gencine spor imkanı sunmak.
Bir kulüp başkanı diyor ki, "Almanya uyuşturucu açısından üst düzey bir ülke. Bizim çocuklarımızı bu illetten ancak spor ile kurtarabiliriz."
Türkiye'de yaşayanlara kızıyorlar, "Almanya'da bize yabancı muamelesi yapılıyor. Siz de bize Almancı diyorsunuz. Arada sıkışıp kalıyoruz" diyorlar.
Dikkatimi çekti... Bundan 25-30 sene önce Almanya'da yaşayan vatandaşlarımızın hemen hepsi 1-2 ayı Türkiye'de geçirirdi. Çünkü anneleri, babaları hep buradaydı. Ama şimdi Almanya'da 5-6 nesil oldular.
Eğer tatil için Türkiye'ye geliyorlarsa, Almanya'da kalan annelerini, babalarını veya çocuklarını özlüyorlar. Yani artık "Almancı" vatandaşlarımız yok.
Bir şeye takılmışlar... Türk kulüplerinde ve milli takımında Almanya'da yetişmiş futbolcuların artmasını istiyorlar. Ben de onlara dedim ki, "Bırakın bazı futbolcularımız da Alman Milli Takımı'nda oynasın." Düşünebiliyor musunuz, Dünya Kupası'nda Almanya mücadele ediyor, 4-5 tane de Türk asıllı oyuncu var. Böyle söyleyince de hoşlarına gitti.
Almanya'da 2.5 milyon Türk yaşandığı söyleniyor ama, bu işi iyi bilenler en az 3.5 milyon diyorlar. Galatasaray, Beşiktaş derneklerine gittim. En güzel tarafı Fenerlisi, G.Saraylı’sı, Beşiktaşlı’sı, Trabzonlu’su hep beraber maç izliyor. Takım kavgası yok. Onlara çok soru yönelttim. Türkiye Süper Ligi'nde oynayan kulüplerin başkanlarından kaç tanesini tanıyorsunuz dedim.
En azı 12 tanesini hatırladı. Peki "Alman liginden kaç başkan tanıyorsunuz" dedim. Hepsinin bildiği bir başkan var. O da Beckenbauer. En fazla 4 başkan ismi verdiler. Söyledikleri şu... Kulüp başkanının kim olduğunu taraftar bilmez. Adamı yolda görseniz tanımazsınız. Ancak kendisini tanırsanız, bilirsiniz. Almanya'da neden federasyon-kulüp ilişkilerinin düzgün gittiğini daha iyi anlıyoruz.
Nefis kokteyl...
FRANKFURT'ta 5 gün kaldım. Meridien Oteli'nin içinde Casablanca diye bir bar var. Burayı işleten ise Ahmet adında bir Türk.
Hayatımda bu kadar güzel içki kokteylleri içmedim. Zaten 3-4 tane dünya şampiyonluğu varmış. Daha hazırlarken ağzınızın suyu akıyor. Sanki sanat eseri. Meraklılarına duyurulur.
NOT: İçtiklerimin parasını son kuruşuna kadar verdiğim için rahatlıkla bu sütunlarda yazıyorum. Avanta otellerde kalıp yemek yiyenlerin sütunlarında yazdığı gibi değil.
Hatasız stat
ARENA Stadı'nı gördükten sonra Türkiye'deki statların "Stat'cık" olduğunu yazdım. Bazı Fenerliler alınmış. F.Bahçe Stadı kötü stat değil. İyi bir stat. Orada maç seyretmek de zevkli. Fenerbahçe Stadı eğer güzel ise, ki güzel. Arena Stadı, hem de hatasız ve çok çok güzel. Şehrin 5 kilometre dışında, stada giriş ve çıkış yolları güzel ve akıcı. Otopark sorunu yok. Stadın içine girmeye başladığınızda resmen bir butik görünümü var. Koridorlarda çiçekler, yürüyen merdivenler.. Hava iyi oldu mu, stadın zeminindeki çimler iki yandan dışarı çıkarılıp havalandırılıyor. Yağmur yağdığında da stadın üstü kapanıyor. Tam orta sahanın üzerinde, 4 tribüne ayrı ayrı bakan 4 ekran var. Böyle bir statta akustiği artık siz düşünün.
Allianz Arena
MÜNİH'e yeni stat yapıldı. İsmi Allianz Arena... Toplam maliyeti 340 milyon Euro. Bunun 90 milyon Euro'su 2021 yılına kadar isim hakkı olarak Allianz'dan alınmış. Geri kalan 250 milyon Euro'yu Bayern Münih ve 1860 Münih kulüpleri paylaşmışlar. Bayern Münih 75 milyon Euro'luk hisseyi Adidas'a satmış. Yani bu stat için Bayern Münih'in cebinden çıkan para 50 milyon Euro olmuş.
Almanlar stadı anlata anlata bitiremiyorlar. İnşallah Dünya Kupası'na gideriz, bu statta maç oynarız.
NOT: FIFA, Dünya Kupası süresince stadın üzerindeki Allianz armasının görünmesini istemiyor. Çünkü kendi sponsorları var. Ayrıca bu stadın alt yapı hizmetleri için Münih Belediyesi harcadığı parayı kulüplerden almamış.
Paylaş