Sarı lacivertli takımın kadrosunda değişiklikler olacak. Bu da doğum sancısı gibidir, kolay olmaz.
Kameralar maç oynandığı sırada yedek kulübesine döndüğü zaman oradaki futbolcuların yüzlerinden olay net bir biçimde gözüküyor.
ALEX’le Tümer yan yana oynar mı? Bu tip garip sorular, ancak bizim ülkemizde sorulur. İyi bir oyuncu, etkili bir oyuncu demek, illa top ayağına geldiği zaman oynayacak demek değildir. Ama maalesef bu cümleler ülkemizde geçerli.
Tamam, Alex çok etkili bir oyuncu. Top ayağına geldi mi, hele biraz da rahatsa, yüzde 100 neticeye dayalı işler yapıyor. Yani, rakip için tehlikenin başladığı nokta. Denizlispor da Tomas’ı verdi Alex’e; Alex sahada kalana kadar yapışık ikizler gibiydiler. Denizlispor Teknik Direktörü’nün yaptığı en doğru iş buydu.
Alex yüzde 100 markajda. Peki, Tümer ne iş yapar? O da yüzde 100 serbest oynadı. Ne kovalayan var, ne basan. Ne yaptı? Hiçbir şey. Boşa çıkıp top alacağına, arkadaşının ayağına gelip top alıyor. Her pozisyonda kayıp 15-20 metre. Böyle olunca, Fenerbahçe zaten otomatikman 9 kişi kaldı. Denizlispor da arka tarafını pek açmadı. "Kontratağa çıkacağım" diye 6-7 kişi ile gelmedi. Maç da ortada kilitlendi.
Pozisyon yok denecek kadar az
F.Bahçe’nin iki yan toptan kazandığı pozisyon var. Denizlispor’un da bir Volkan’ın hatasından, bir de direkten dönen top. Yani koca 90 dakikada yok denecek kadar az pozisyon... Tuncay tek başına mücadele ediyor. Bazen alıyor, 30-40 metre topla rakibin arasına dalıyor. Dünyada böyle bir futbol kalmadı. Deivid’e istediği toplar gelmedi. Çünkü ona topu atacak adam Alex, yüzde 100 markajdaydı. Koca takımda bir tek Appiah vardı, bir şeyler yapmak isteyen, hırslı, çalışkan... Appiah tarzında ona yardımcı olacak iki kişi daha olsa, F.Bahçe dün gece işi bitirirdi. Yusuf mükemmel bir oyuncu. Ama ne zaman? Yorulana kadar. Yani nereye kadar? 60. dakikaya kadar.
Volkan kalede güven vermiyor
Kalede Volkan güven vermiyor. Bence bunun sebebi, uzun zaman oynamamanın verdiği eksiklik. Ama bir kaleci oynadığı zaman antrenmanda üç misli çalışmalı ki, kaledeki duruşu size güven versin. Demekki, çalışmıyor. "Geçen sezonki olaylı maçtan sonra, Fenerbahçeli futbolcular hırslanırlar, şampiyonluğu kaçırdıkları maçın rövanşında farklı mücadele ederler" diye düşünmüştüm. Yanılmışım. Zico, her şeye rağmen Alex’i oyunda tutup, Tümer’i alsa, çok daha doğrusunu yapardı. Hatta, madem Tomas yüzde 100 Alex’le oynuyor, dön çift santrfora, sok Alex’i Denizlispor ceza alanının içine. Rakibin hiç çıkamasın. Onu da yapmadı.
Alex’i oyundan aldıktan sonra Tomas rahatladı. Bu sefer Denizlispor hücumda etkili olmaya başladı. Tümer yine piyasada yok. Tümer’e şunu hatırlatmak lazım; futbol çeneyle oynanmıyor, ayakla oynanıyor.
Futbol çeneyle oynanmıyor
Yalnız şu bir gerçek ki, Fenerbahçe kadrosunda bazı değişiklikler olacak. Bu da doğum sancısı gibidir, kolay olmaz. Çünkü kameralar maç oynandığı sırada yedek kulübesine döndüğü zaman orada oturan futbolcuların yüzlerinden olay net bir biçimde gözüküyor.
Denizlispor, planını beraberlik üzerine yapmış. "Arada bir gol kıstırırsam, olur" zihniyetindeydi. Golü kıstıramadı ama 1 puanı hakkıyla aldı. "Şampiyonluğa oynuyorum" diyen Fenerbahçeli futbolcuların daha bir farklı mücadele etmeleri gerekir. Bülent Yıldırım, bence neticeye tesir edecek bir hata yapmadı. Denizlisporluların penaltı istediği pozisyonda, top yerden sekerek Edu’nun koluna geldi. Yani top çarptı, Edu koluyla oynamadı.
Hakemler topla çarpışmaz!
Öyle bir maçtı ki, iki takım futbolcuları da hakemi zorlayacak pozisyonlar yaratamadılar. Yalnız şunu gene özellikle belirteyim; Turkcell Süper Ligi’nde maç idare eden üst düzey hakemler, futbol topuyla çarpışmazlar. Her maçta muhakkak bir-iki tane görüyoruz. Bu, onların hakem tekniklerinin eksik olduğunu gösterir. Yani, acemi olduklarını...
Bir başka önemli nokta; hakemler yalnızca saha içi disiplininden sorumlu değillerdir. Kazanın altına odunları yedek kulübesinden de atarlar. Dün gece Denizlispor yedek kulübesinden olduğu gibi. Topyekun hareketlerle seyirciyi tahrik etmek için her şeyi yaptılar. Dördüncü hakem bir-iki kez ikaz etti, o kadar. Sen hakem olarak, olaya el koyup, "Ben buradayım" diyeceksin. Dördüncü hakemi olayın içine atmayacaksın.
Not: Dünkü maç, Almanya, İngiltere, İtalya gibi medeni bir ülkede oynansaydı, herhalde soruşturma açılırdı. Bu hava kirliliğinde, bu maçı oynatmak cinayet. Kaç senedir Denizli’ye gelirim, hava kirliliği rezilliği aynen devam ediyor. Demekki, Denizli’de görev yapan belediyeler yıllardır insanlarını santim santim ölüme sürüklüyorlar. Yani, hiçbir iş yapmıyorlar. Yazık.