Diyet ödenecek

İnşallah bu söylediklerimin hiçbirisi olmaz. Haluk Ulusoy "Dün dündür, bugün bugündür" der. Bunu yakında göreceğiz. Benim yıllardır edindiğim tecrübe ve gördüğüm olaylar bunu söylememi gerektiriyor...

TÜRK futbolundan Hasan Doğan geçti. Hiç niyeti yokken futbol alemine girdi. Belki de ittiler. Hasan Doğan içindekini net olarak karşısındakine söyleyen bir insan. Zaten bu işe girerken çok ince bir hesabı da yoktu.

İyi şeyler yapmak istedi. Açık oynadı. Ama bizim futbol camiasını tanımıyordu. Tahmin ediyorum bu seçimden sonra kimin ne olduğunu iyice anlamıştır. En büyük hatası, basın ile fazla diyaloğa girdi. Derdini anlatmaya çalıştı. Basın ondan istediğini aldı ama istediğini vermedi.

Çünkü basının işi polemik yapmak. Tabii hangi basından bahsediyorum. Kafasında cambazlık olandan. Zaten düzgün olanlar piyasada belli. Onların çizgisi değişmiyor.

Meşhur sandık

Ben Hasan Doğan’ın futbol camiasında daha fazla kalmasını isterdim. Olmadı, bir daha da gireceğini zannetmiyorum. Hasan Doğan gibilerinin sayısı artsaydı, zaten diğerleri olmayacaktı.

Ama o diğerleri yine geldiler. Çünkü onlar kuralına göre, sisteme göre oynuyorlar. İnsanların ne kadar zayıf olduğunu, menfaatleri uğruna nelerden fedakarlık edeceklerini biliyorlar. Öyle, ideal, mideal hikaye.

En son seçime bakın. Meşhur bir altıncı sandık var. Bu sandığa kuvvetli oynayan kazanacak. Şimdi sıkı durun.

Bundan önceki MHK’nin seçiminde Galatasaray "Ali Aydın var ise ben yokum" diyor. Aynı şekilde Beşiktaş da ortaya çıkıyor. Peki ne değişti de şimdi Ali Aydın MHK’de. Hem de 7 oydan 5’ini Haluk Ulusoy’a veren Galatasaray’da.

Ey kamuoyu... Hakemler düdük çalar maçları belirlerler değil mi? Hakemler o düdüğü yine çaldılar bu sefer Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı’nı belirlediler. Nasıl mı? MHK listesine bakın, biraz kafanız çalışıyor ise anlarsınız.

Lale Orta, Orhan Erdemir, Ali Aydın ve Mustafa Çulcu MHK’de. 4’ü de Haluk Ulusoy’a verdiler. Çıkart Haluk Ulusoy’un aldığı 109 oydan 4’ü, 105 kalır. O oyları Ayhan Bermek’e ver, o zaman da 106-105 Ayhan Bermek kazanır.

Bunlar ne muazzam hakemlermiş, ne kadar bilgililermiş, ne kadar tecrübelilermiş. Biri MHK Başkanı olacak, diğer 3’ü de MHK üyesi.

Bunlar süper zekalı insanlarmış da bizim haberimiz yokmuş. UEFA ve FIFA bunları yıllarca görememiş. Bunlar bu hırsla, yarın bir gün İtalya, İngiltere ve Almanya hakem komitelerinde görev alırlarsa hiç şaşırmayın.

Tayinlere dikkat

Fethi Heper’i iyi tanırım. Yıllarca karşılıklı futbol oynadık. Aslında MHK üyesi değil, Futbol Federasyonu Başkanı olacak insan olarak bilirim. Ama her halde yıllar önce Türkiye Ligi’ne çıkma maçı olan Aydın- Eskişehirspor baraj maçından edindiği tecrübelerle! MHK’ye faydalı olacak.

Bülent Uzun önce MHK’ye aday oluyor, sonraki tartışmalar onu Gözlemciler Kurulu’na yolluyor. MHK’de tartışılacak bir isim, gözlemcilerde tartışılmıyor.

Melih Gökçek, Cemal Aydın, Nuri Albayrak... Üç başkan ve ekibi, Futbol Federasyonu Başkanlık seçimleri üzerinde durmaktan takımlarıyla uğraşamadı. Daha ilk haftada alınan neticeler bunu gösteriyor. Ama bundan sonra MHK Komitesi artık tayinlerde onlara dikkat eder.

Bakınız bir koltuk bu kadar çok istenirse, bir koltuk için bu kadar çok kavga verilirse, onun arkasında bir sakatlık vardır.

Sakatlık demişken aklıma geldi. Bu federasyon seçimlerinde Özürlüler Federasyonu bir anda kıymete bindi. Haluk Ulusoy yıllardır unuttuğu özürlüleri bir anda hatırladı. Konuşmasının büyük bir bölümü Özürlüler’e gitti. Ulusoy bu işi biliyor, seçimi biliyor, Türk insanını iyi tanıyor. Çünkü Özürlüler’in Genel Kurul’da 4 tane oyu vardı. Zaten dakika bir gol bir... Neden mi? Kürşat’ın Ankaraspor’a transferi. Daha kurullar belirlenmemiş, görev dağılımı yapılmamış ve jet hızıyla bir imza atılıyor.

İçerde neler olacağını hep beraber göreceğiz. Bazı şeyler nasıl istenecek, diyetler nasıl ödenecek? Çocuğu doğurursan, ayağına yapışarak "Bana ekmek ver" diye bağırır.

Fatih Terim
"Milli Takımlar Teknik Direktörü’yüm" diyemez. Orada planlamadan sorumlu Gündüz Tekin Onay, Antrenörlerden Sorumlu İsmail Dilber vardır.

Şimdi artık Haluk Ulusoy’a yakın olanlar iş bulacaktır. Bu benim yıllardır edindiğim tecrübe, gördüğüm olaylar.

İnşallah bu söylediklerimin hiçbirisi olmaz. Haluk Ulusoy "Dün dündür, bugün bugündür" der. Göreceğiz. Şunun altını özellikle çiziyorum. İnşallah bu söylediklerimde yanılırım.

Ses çıkmadı

GEÇEN haftaki yazımda bir paragraf vardı. Haluk Ulusoy’un Anayasa Mahkemesi’nde bulunan ve Mayıs 2006 sonuna kadar görüşülmesi imkansız olan dosyasının, birisi veya birileri tarafından yıldırım hızıyla en üste çıkarılıp sonuçlandırılmasından bahsettim.

Buna hiçbir yanıt gelmedi. Beklerdim ki, "Olayın aslı budur, bu yüzden şöyle veya böyle olmuştur" denilsin.

Yine de bir bilgi gelirse bu sütunlardan sizlere aktaracağım.

NE ZAMAN OLACAK?...

TÜRKİYE’de ne zaman Futbol Federasyonu Başkanı olmak için, başkan adayları seçmenlere gitmeyecekler. Türkiye’de ne zaman başkan olmak için seçmenler hep birlikte bir adaya gidip, "Ne olur başımıza geç" diyecekler. "Kendi kurullarını bilgine, görgüne ve tecrübene göre yap" diyecekler.

İşte o zaman biz futbolda bir şeyler yapmaya başlayacağız.


Fener’den ders alın

YILLARDIR Maraton Programı’nda Ali Sami Yen Stadı’ndan görüntüler getirdim. Yarı beline kadar çıplak 90 dakika sahaya bakmayan, yüzleri tribüne dönük amigo denen yaratıkları gösterdim.

Yıllardır da bunları gösterdiğim ve konuştuğum için o tribünlerden küfür yedim. Zaman zaman bunları besleyen yöneticiler de, futbolcular da, teknik adamlar da oldu.

Çünkü aynı anda teknik adama "Kralsın" diye bağıranlar cümle bittikten hemen sonra bu kez benim için "İ. Toroğlu" diye stadı inlettiler.

Sürpriz değil

Konya’daki olay sürpriz değil. Necati biraz tavır koyunca kabak onun başına patlıyor. Ama kulüp takımlarında yöneticilik yapamayacak insanlar, oraları rüyalarında görecek insanlar, bu parazitlere şirin gözükerek hedeflerine ulaşıyor. Bunların arasında faal yönetici de olabilir, eski yönetici de veya gelecek yönetici de.

Bu yazdıklarım sadece Galatasaray için geçerli değil. Beşiktaş ve diğer takımlar için de geçerli. Bu filmler Fenerbahçe’de de Aziz Yıldırım’ın ilk yıllarında oynadı. Ama Yıldırım baktı ki bu işin sonu yok. Bunlara kaşık gönderiyorsun, kepçeyi istiyorlar. Kepçeyi veriyorsun, tencereyi istiyorlar. Ve çıktığı yoldan vazgeçti. Hatasından erken döndü.

Seyirci boşluğu

Şu aşamada bir Fenerbahçe uçağında böyle olayları yaşamaz, yaşayamazsınız. Yıldırım yaşatmaz. Dikkat edin, hem Beşiktaş tribünlerinde, hem Galatasaray tribünlerinde inanılmaz seyirci boşluğu var. Çocuklar ve bayanlar bu statlara gitmiyorlar. Çünkü korkuyorlar. Tam tersine Fenerbahçe Stadı’nda da bayan ve çocuk seyirci adedi artıyor. Diğer ikisi hep geriye giderken, Fenerbahçe, stadı dahil, çok şeyini yeniliyor.

Ve bu ikisi hala bu konuda gözlerinin önündeki Fenerbahçe’den ders almıyorlar.
Yazarın Tüm Yazıları