FUTBOLDA ismin ve tecrübenin avantajı var. Ama mücadelesiz olmuyor. İki maçı da çıplak gözle izledim. Belgrad’daki 6 eksikli Partizan inanılmaz top oynamıştı. İkinci yarıda da Fenerbahçe fena değildi ama bu sefer bakıyorsunuz Partizan tam takım, o Belgrad’daki ilk yarıdan eser yok. Burada da ilk 45 dakika Fenerbahçe çok kontrollü ve akıllı. Nitekim 2-0 öne geçiyorlar.
Ama işte Türkiye’deki hastalık hemen baş gösteriyor. Sanki 2-0 olunca her şey bitmiş. Aynı ciddiyetle maça asılan bir Semih, bir Alex, bir de Güiza var.
Semih o kadar çok koşuyor ki, neredeyse bütün balataları yakacak. Aragones doğru bir kararla onu dışarı alıyor. Zaten dün akşamki maçın yıldızı da Semih. Çok güzel bir gol attı.
Hem Semih, hem de Güiza bencil değil. Bu, Fenerbahçe için bir avantaj. Yan yana oynarlar mı? O Aragones’in sorunu. Orta sahayı hallederse olabilir. Ama ikisi oynadığında Alex de varsa, orta alanda gene rakibe büyük oynama alanları bırakıyorlar.
İspanyol hakem avantajdı
Türkiye ve Fenerbahçe için çok önemli bir maçtı. Şampiyonlar Ligi futbolun kaymağı. Orada oynamak bir ayrıcalık. Orada olmak bir keyif. Nitekim Fenerbahçeli futbolcular bu güzel zehri şırıngayla vücutlarına almışlar ki, diğer maçlara göre daha fazla kımıldadılar, daha istekliydiler. Mesela Maldonado diğer maçlara göre daha derli topluydu. Fenerbahçe hala Güiza’yı oynatamıyor. Ve orta alanda büyük zaaflar veriyor.
Maçın hakeminin İspanyol olması sarı lacivertliler için bir avantajdı. Diyeceksiniz ki: "Lehinde düdükler mi çaldı?" Hayır ama teknik direktörün, Güiza’nın, Roberto Carlos’un oynamaları sahanın içindeki konuşmalar Fenerbahçe için avantaja dönmese bile dezavıntaja da dönmez.
Biz olsak çıkarırlardı
Bu Sırplar enteresan tipler. Basın tribününde 10 kadar gazeteci var. Partizan frikikten golü atınca ayağa kalkıp sevindiler ama bağırarak dönüp sol taraftaki Fenerbahçe tribünlerine orta parmaklarını gösterince ortalık karıştı. Onlar Türkiye’yi herhalde İngiltere ve Almanya ile karıştırıyorlar. Türkiye’den iki tane İngiliz’in ölüsünün gittiğini herhalde onlara kimse söylememiş olsa gerek. Nitekim az daha o orta parmağı kırıp gereğini yapacaklardı.
Benim anlamadığım bir başka nokta daha var. Aynı hareketi bir başka basın tribününde biz yapsak, bizi orada oturturlar mı veya polis gelip anında kaldırıp götürür mü? Belki ikincisini yapar. Biz bazen ya çok fazla beyefendi oluyoruz ya da çok fazla agresif. İnsanımız da öyle, polisimiz de...
Not: Dün çıkan haftalık yazımda, sigara yasağıyla ilgili olarak verdiğim örnekte, "İngiltere’de açık alanda olsa bile üç tarafı kapalı, bir tarafı açık bir bar varsa, bu kapalı bir bar sayılıyor" demek istedim. Ama bu yazıda yanlışlıkla "Açık havada olan bir barın eğer üst tarafı kapalıysa bu kapalı alana giriyor" şeklinde çıkmış.