BU tip turnuvalarda hem evsahibi olmak, hem favori olmak, hem de kaybedecek hiç bir şeyi olmayan bir rakiple oynamak zordur. Ama Almanların da oldum olası bir şansı vardır; kötü başlarlar, sonra bir-iki maç alır, havaya girerler. Özellikle fizik güçlerini kullanırlar ve başarılı olurlar.
Dün gece Almanya’nın alacağı en büyük ders 4 gol attığı rakibinden, aynı pozisyonlarda iki gol yemesi, iki tanesinin de kıl payı kaçırılışıydı. Alman, savunmasının -ki bu savunma hep tek hat üzerinde oynuyor- ortasında oynayan iki adamıyla, bu ikilinin önünde oynayan ön libero dahil, üçü de 1.90’ın üzerinde. Stada yağmur yağsa, şimşek düşse, mutlaka bu üçünden birinin başına isabet eder. Hava hakimiyetleri iyi ama topu aralarına attın mı, biz tribünde nasıl seyrediyorsak, onlar da sahada öyle izliyorlar.
Uzun ama akıllı
3numaralı oyuncuları, Friedrich oyunu iyi okuyor. Bir yerde Alman takımının oyun kurucusu gibi. İyi yerlere top atıyor ama aklı hep hücumda. Defansta hem kademeyi bozuyor, hem defans güvenliğini, hem de ofsaytları...
"Uzun boylu oyuncular topu iyi kullanamazlar" diye geçmişten kalan bir saplantı vardır. Almanların uzunları belki ağırlar, hızlı forvetlerin karşısında zorlanıyorlar ama top ayaklarına geçince sert değiller, yumuşaklar.
Kosta Rika’nın eti budu belli. 9 numaralı oyuncuları Wanchope tecrübeli bir isim, hem defansı oyalıyor, hem topla buluştuğunda, topa iyi sahip olarak, rakibe vermeyerek takımını rahatlatıyor. Ama Kosta Rika takımı onun yardımına çabuk gidemiyor, yalnız bırakıyor. Onun yaptığı duvar toplarına, arkadaşları diklemesine atak yapamıyorlar.
Böyle olduğu halde bile iki tane gol attı. 10 numaralı oyuncuları Centeno resmen top cambazı. Aslında Almanları skor olarak yakalayabilselerdi, öyle bitirme şansları vardı. Ama o son dakikalarda gelen füze, bütün ümitleri yok etti.
Maçın hakemi Horacio Elizondo oyunun akışına kendisini kaptırmadı. Ev sahibi takımın seyircisi baskısını da kaldırdı, pozisyonlara da mümkün olduğu kadar yakındı. Bence iyi maç yönetti.