KUPAYI Beşiktaş, ligi Fenerbahçe aldı. Dikkat edin Fenerbahçe-Trabzon maçından bir hafta önceye kadar her yer toz dumandı.
Önce Selçuk Dereli’nin kötü idaresi ile Beşiktaş, Fenerbahçe’yi kupada geçerek finale yükseliyor. Sonra İsmet Arzuman’ın muazzam! idaresiyle garibim Kayseri Erciyes’in elinden kupa alınıyor ve Beşiktaş’a gidiyor.
Ve Beşiktaş maalesef bu sezon çok kötü futbol oynuyor. Ama ilahi bir güç! Beşiktaş’ı itiyor. Ve kupayı kazanıyorlar.
Sular duruluyor
Fenerbahçe tedirgin. Çünkü herkes yıllarca bu alemi iyi biliyor. Kimin ne yapabileceğini veya yapamayacağını.
Mahmut Uslu çıkıyor, "Aciz devlet" diyor. Ne devletten, ne savcılardan "tık" yok. Sadece Futbol Federasyonu’ndan ceza yiyor. Ali Koç burada yazmaya utandığım kelimeleri ekranda sarfederek ceza yiyor.
Sonra bir anda sular duruluyor. Belki de devreye birileri giriyor. Belki de akrab-i talukatların büyükleri bir yerlerde yemek yiyor. Sulh yapılıyor. Barış çubukları yakılıyor. Sonra da bazı cezalar yarı yarıya indiriliyor. Sıkılmasalar tamamını kaldıracaklar ya.
Ve Fenerbahçe şampiyon oluyor. Bakın herkes memnun.
Şerefsiz diyenler (ben demiyorum Ali Koç’a aittir) şereflerini kurtarıyorlar. Aciz devlet (ben demiyorum. Patenti Mahmut Uslu’nundur) acizliğini kurtarıyor. Geriye kalıyor düşme hattı. Muhakkak onun için de bazı çalışmalar yapılıyordur!
Tuhaf iş değil mi?
Allah rahmet eylesin, Kayserispor’da yıllar önce Üveyiz Molu adında bir başkan vardı. Bir maç sonrasında dertleşiyorduk. "Ermancığım bu nasıl bir alem. Rakip takımlara para gönderiyoruz. O takımlardan ayarladığımız futbolculara para veriyoruz. Zaman zaman bazı hakemleri de görüyoruz. Maçlardan sonra kazanan kendi futbolcularımıza da prim veriyoruz. Sonunda da şampiyon olup, tur atıp seviniyoruz. Düşünüyorum da... Ne tuhaf bir iş değil mi" diyordu.
Nur içinde yat, Üveyiz Molu... O taraflarda durum nasıl bilmiyorum ama, bu taraflarda hava parçalı bulutlu.
Yedi Kocalı Hürmüz
ÜÇ puanlı sistemde Fenerbahçe’nin en az puanla şampiyon olması bence çok kötü bir durum değil. Lig bu sene kalitesiz oldu ama mücadele vardı. Alt taraftaki takımlar çıtayı biraz yükselttiler.
İsmet Arzuman hakem idaresi olmasaydı belki de Erciyes kupayı almış olacaktı. Peki Erciyes nerede... Onlar şu anda ligin sonuna kadar düşmeme mücadelesi veren bir takım. Fenerbahçe’nin az puanla şampiyon olmasından öte, yıllardır kötü olan Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş hep ilk üç sırada.
Nevzat Demir, Del Bosque için "Yeniköy kasabı" benzetmesi yapmıştı. (geçen gün bir arkadaş da dedi ki, ’Sanki kendisi Tom Cruise) Aslında Nevzat Demir şunu deseydi, daha doğru olurdu. Fenerbahçe’nin, Galatasaray’ın Beşiktaş’ın başına bir kasap, bir manav, bir bakkal getirsen yine ilk üç sırada ligi bitirecek.
Ama Beşiktaş kupayı aldığı için Tigana’ya 150 bin Euro verecek. Siyah beyazlılar üçüncü olursa Tigana bir prim daha hakedecekmiş. Bu şuna benziyor. Türkiye’de büyüklerin teknik direktör işleri, Yedi Kocalı Hürmüz şarkısına benziyor. Ver Allah’ım ver... Üç tane yetmez, beş tane yetmez yedi tane var.
Dikensiz gül bahçesi olmaz
SELÇUK Dereli "Beni tehdit ediyorlar" diye beyanat vermiş. Bizi yorumcu olarak tehdit edip, hedef gösteriyorlar.
Her işin bir riski vardır.
Dikensiz gül bahçesi olmaz.
Hakemlerin kötü maç idare ettikçe çeneleri açılır.
Siz önce düdüklerinizi doğru üfleyin, sonra konuşun.
Düdüklerle klasman sıralamalarını değiştirmeyin.
Neticeyi sahadaki oyuncular belirlesin, sizler değil.
Tigana’nın mesajı
TİGANA pazar akşamı çok enteresan bir şey söyledi. Giderayak belki de bu cümle ile noktayı koydu.
"Bazı şeyleri başkan Yıldırım Demirören’e söyledim. Hatta babasına da bunları anlattım" dedi. Aklım karıştı. Tigana Beşiktaş Kulübü’nün teknik direktörü mü? Yoksa Erdoğan Demirören şirketler grubunun teknik direktörü mü?
Tigana’nın cümlelerinden çıkardığım sonuç, Beşiktaş Kulübü’ndeki en yetkili ismin, Yıldırım Demirören değil de Erdoğan Demirören olduğu yolunda.
Beşiktaş’ta paralar ödenmiyor. Futbolcular rest çekiyorlar. Yabancılar cirit atıyor, yerliler işkence çekiyor. Hayati Bursaspor maçında başkan Demirören yok. Maça giden yöneticiler "Bize çok küfür ettiler" diye beyanat veriyorlar.
Bu işin raconunda birkaç şekil vardır. Ya dönüp aynı yanlışı sen de onlara yapacaksın. Ya orayı terkedeceksin. Ya da güvenlikten yardım isteyeceksin.
İşin acı tarafı bir sene evvelinden böyle olacağı bilinen maçta Demirören kaptan köşkünde değil. Yani gemide yok.
O zaman Bursa’ya gitmeyen Delgado’ya neden kızıyorsunuz. Beşiktaş’taki bu görüntü bana hiç de sürpriz gelmiyor.
Neden mi? Geçenlerde Beşiktaşlı bir amigo "İleride kulübe başkan olacağım" diye beyanat verebiliyor.
Demokratik düzende her şey olur. Ama amigolar kulüp başkanı olmaya başladıysa, kusura bakmayın, bu çıta alçalıyor demektir.