Bozuk sistemi bozmazlar

YILLARDIR gazeteleri açıp şöyle bir baktığınızda ön sayfalarda usulsüz krediler, banka hortumlamaları, hayali ihracatlar, gasp, kapkaç, cinayet ve trafik kazaları görürüz. Sevinçli günlerde havaya yapılan silah atışları ve ölen masum insanlar oldukça fazla.

Spor sayfalarında kavga resimleri, hakemlerin ve futbolcuların karıştığı şike olayları, teşvik primleri idddiaları var. Orta sayfalarda ise yumuşaklar, sertler, bunalımlar, dertler gibi seks köşeleri.

Aklımız fikrimiz şeytanlıkta. Nereden nasıl çakarız, sonunda da yırtarız hesapları. Sonuçta yapan akıllı, düzgün olan aptal.

Bülent Ecevit için "akçeli işlere hiç karışmaz" derlerdi. Hiç unutmam Ecevit, Türk siyasi tarihinin en büyük hatalarından birini yaparak, 11 kişiyi ANAP’tan transfer edip hükümet kurdu. Bu hareketi yapan Ecevit de kendine göre namusluydu. Sonradan 11 kişinin neler yaptığını hep beraber gördük.

Buraya kadar yazdıklarımıza itiraz edileceğini zannetmiyorum. Tüm mekanizmaları çökmüş bir ülkenin adalet sistemi nasıl ayakta kalır. Veya bu kadar bozuk düzende siz dimdik durursanız, hayatınız hangi şartlarda güvencededir.

Kişilere bağlıyız

Türk insanının bir özelliği var. Biz Almanya, İngiltere, Fransa veya Amerika gibi sisteme bağlı bir ülke değiliz. Bu sistemi daha ileriye götüren bir yapıya sahip olamadık. Biz, kişilere bağlı sistemlerle yürüyen bir ülkeyiz. Bu işin başına düzgün ve cesaretli bir adam geliyorsa işler iyi gidiyor. Yoksa kötü demektir.

Ama haksızlık etmeyelim bizde de bir sistem var. Bu bozuk olan sistemin başına o düzgün adamı getirtmiyorlar. Çünkü o düzgün adam gelirse, o bozuk sistem düzelecek. O bozuk sistem devam ettiği için binlerce insan o işten ekmek yiyor. Aksi taktirde çoğu aç kalacak. O zaman gelen birkaç tane düzgün adamı da en yakın yoldan kaçırtmak gerek.

Futbolumuzun diğerlerinden hiçbir farkı yok. Kaç yıldır Haluk Ulusoy futbolun patronu, bir düşünün. Peki Ulusoy buraya nasıl geldi? Hadi Türkmen’ın arabasının arka koltuğuna konulan 3 metre patiska, üzerinde bir not... "Futbol Federasyonu Başkanı adaylığından çekilmezsen, bu beyaz patiskanın içinde bulursun kendini" yazan kağıt. Ondan sonra Alaattin Çakıcı istedi diye Sultanahmet’te adet konusunda pazarlık ile kesilen kurbanlarla gelen Haluk Ulusoy.

Sonuç hep fiyasko

Futbolumuzun içindeki bu kaoslardan Federasyon Başkanının haberi yok mudur? Köküne kadar vardır. Çünkü onun zamanında Türkiye ne şike, ne teşvik, ne hakem olaylarına tanık oldu. Sonuç fiyasko. Yani sıfır.

Düşünün, Federasyon Başkanı gelirken hangi şartlarda geliyor? Peki, gelirken kimse ses çıkartmıyor da sonradan olacak olayları neden garipsiyorlar anlamıyorum. Hep diyorum ki, Türkiye’de her haltı kulüp başkanları yapıyor. İstesinler, ama canı gönülden istesinler. Ne şike kalır, ne teşvik, ne de kavga ve kaos. Futbol Federasyonu Başkanı istesin, bunların çoğunun yolunu keser. Ama nasıl kesecek. Çünkü yanında da onun yardakçıları veya bu işlere karışanlar var. Bunlar mantar gibiler, nemli ortamı çok severler. Patır patır ürerler. Öyle kulüp başkanları var ki şu andaki spor bakanının kapısını çalıp Futbol Federasyonu Başkanı Haluk Ulusoy’u şikayet eden, Ulusoy’un federasyon başkanlığından kesin alınması gerek diyen ama 6 ay sonra Haluk Ulusoy’un yanında, onun en büyük destekçisi olan. Peki sizce böyle bir olayın sebebi nedir? Çok basit; Rant!!

Para büyüdü

Futbolda para büyüdü. Haliyle bu durumda mafyanın da ağzı sulanacak. Sezon sonları anlaşmalı maçları seyrederken, hayretle atılan golleri veya yenilen gollü kahkahalarla televizyondan izlemiyor muyuz.

Star’daki olay benim için klasik bir olay. Bu işin sonunda hukuki hiçbir şey çıkmayacak. Bunu biliyorum. Ama programı dikkatle izleyenler, yaşanan olayların ne kadar doğru olduğunu, ne kadar yanlış olduğunu mutlaka çözmüşlerdir. Adalet istediğini yapsın. Ama kamu vicdanında bu olay hakettiği yeri alacaktır. Ve almıştır da.

Taraflar istediği kadar itirafçıya dava açsınlar. İstedikleri kadar tehdit etsinler. Bu olayın yüzde 100’nün doğruluğunu bırakın, yüzde 10’u doğru olsa. Zaten iş tamam. Benim tahminimi sorarsanız. Ben zaten bu konuda yıllar önce kararımı vermiştim.

Kusura bakmayın

Biz belli bir yaşa geldik. Bu yaştan sonra yapacağımız şeyler belli. Ama ben çocuklarımın geleceğini düşünen bir babayım. Çocuklarımın Türkiye’de kalmaları konusunda ısrarlı olamıyorum. Olmayacağım da. Kusura bakmayın, devlete güvenemiyorum. Çünkü hep "devlet baba" demişiz yıllarca. Hiçbirimiz "devlet ana dedik mi? Niye baba güçlü? Çünkü, aasaya vurdu mu, ses getirir, hak arar. Hak edenin hakkını, suçluya da cezasını verir. Ben yıllardır çok aradım bulamadım. Eğer bulan varsa, söylesin ben de oraya geleyim.

NOT: Çapkınlık yapan adamın karısı, kocasını sevgilisiyle, çırıl çıplak vaziyette yatakta yakalamış. "Bu ne rezalet diyen karısına, adamın iki tane cevap verme hakkı var. Birincisi "hiç haberim yok vallahi. Bu kadını yanıma kim koydu", İkincisi "hayatım bak yine benim hakkımı yiyorsun, yanımda kadın madın yok" demesi.

Sonunda itirafçının Türkiye’de düşeceği durum bunlardan biri olacak. Siz hangisini seçerseniz seçin. Benim için hiç mahsuru yok.
Yazarın Tüm Yazıları