GEÇEN yıl hava sıcaktı Meduna ölümden döndü, çarşı karıştı. Bizim Futbol Federasyonu’nun çok iyi bilen sağlık ekibi bu sene de maçları gözü kırmızı bantlı seks filmleri gibi gece yarısı oynatmaya devam ediyor. Koca bir ülkenin hem sağlığı ile, hem de siniriyle oynuyorlar.
Meduna genetik bir kalp sorunundan dolayı hastalandı. Ey Futbol Federasyonu, 18.45’te başlattığın Türkcell Süper Ligi maçları var. Diğer liglerin çoğu gündüz oynanıyor. Türkcell Süper Ligi’nde oynayan futbolcular camdan yapılmış, iyi aile çocukları mı? O zaman gündüz maç yaptırdıkların neyin çocukları. Onların güneşten ve sıcaktan etkilenme şansları yok mu?
21.45’te başlattığın maç, takriben 24’te bitiyor. Bu futbolcular duş alıyorlar, belli bir sıvı alacaklar, gıda alacaklar. Ne zaman uyuyacaklar, ne zaman kalkacaklar. Deplasmana gidenler şehirlerine ne zaman dönecekler. Ne zaman dinlenecekler. Bunların kız arkadaşları, eşleri, çocukları yok mu? Çünkü salı günü tekrar ağır idmanlar başlayacak.
Maçları seyredenlerin ertesi gün işleri yok mu? Kimisi memur, kimisi işçi. Yarın okullar açılacak. Veya bazıları sabah erkenden kurslara gidiyorlar.
Bizde işler arabalı vapur gibi hantal. Bir deli taş atıyor, elli kişi çıkaramıyor. Biraz haraketli olun ve çabuk karar verin.
Nerede o yürek
TRABZON asıllı, Trabzonspor başkanlığına oynayan, Futbol Federasyonu yönetim kurulu üyesi biri çıkıyor, inanılmaz beyanatlar veriyor. Arkadaşlar, futbol federasyonuna seçildiğiniz gün üzerinizden takım formanızı atın, atın ki bu ülke futbolu biraz kımıldasın. Haluk Ulusoy’un yerinde olsam, o yönetim kurulu üyesini bir dakika orada tutmam. Ama bizde nerde öyle Federasyon başkanı.
NOT: Bu yönetim kurulu üyesi Hakem Bülent Demirlek için de tuhaf şeyler söylemiş. Düşünün Türkiye’de hakem hakkında federasyonun bir yönetim kurulu üyesi bu beyanat veriyor. Ben Faal Futbol Hakemleri derneği olsam, o yönetim kurulu üyesine ya o lafları yediririm. Onun istifasını isterim. İstifa edene kadar da Türkiye’deki bütün maçları boykot ederim. Ama nerede bizde böyle yürekli hakemler. Veya hakem yöneticileri.
Hep bana hep bana
YILDIRIM Demirören, Kasımpaşa maçında Ricardinho’ya neden penaltı verilmedi diye Futbol Federasyonu Başkan Vekili Affan Keçeci’ye çıkışmış. Keçeci’nin ne cevap verdiğini bilmiyorum ama her halde ezilmiştir. Sayın Demirören, Ricardinho’nun penaltı pozisyonu yoruma açık. İbrahim Toraman’ın kırmızı kart pozisyonu ise bütün yorumlara kapalı. Yani net kırmızı. Ama bu üç büyük takımın üçü de aynıdır. Yıllardır hep döner gibi hep kendilerine doğru kestiler.
Ödüllük taksici
İSTANBUL’un işlek bir caddesinin kaldırımına sandalyeyi atın. Fazla değil, en fazla yarım saat oturun. Eğer önünüzden 100 taksi geçiyorsa, 90’ının bir tek şöför koltuğunda başlık görürsünüz. Diğerleri kaldırılmıştır. Neden? Çünkü yoldaki müşteri eğer başlık varsa, bu taksi dolu diye el kaldırmazmış. Yani taksiciler diyorlar ki, arkadan vurulduğunda bir tek şöförün boynu kırılmasın yeter. Vatandaş önemli değil.
Allah aşkına şu ülkesindeki vatandaşını seven bir tane yetkili çıksın, bu başlıksız, taksileri trafikten men etsin. Daha fazla cinayete göz yummasın. Nerde bizde böyle yetkili.
Onlar yollarda pusu kurarlar, 120 km gidene ceza yazarlar. Şehir içinde de arada sırada alkol kontrolü yaparlar. Bakın bakalım Türkiye’de kaç kişinin taksilerde boynu kırılarak ölüyor. Ama azınlıkta kalan öyle mükemmel taksiler var ki, geçen cumartesi akşamı yoldan geçen 34 THV 13 plakalı taksiye bindim. Biner binmez kendimden geçtim. İçerde harika çalışan bir klima, sigara kokusu yok. Taksinin dışı da bir, içi de pırıl pırıl. Şöför tertemiz giymiş. Nefis bir koku havalandırmanın etkisiyle içeriye harika yayılmış. Takside başlık var mı? Var. Hem de nasıl biliyor musunuz? Ön iki başlığın arkasına iki tane TV vericisi gömülmüş, ekranda nefis bir CD, dans eden gruplar. Sordum, Akmerkez’in taksisiymiş. Yetkili olsam, bu taksiye ödül verdirirdim.
Herşey dahil şezlong
DAHA neler göreceğiz. Türk turizmini mahveden bir olay var. Herşey dahil sistemi. Turistin cebindeki parayı bu sayede alamıyoruz. Zaten bize zengin turist gelmiyor, geleni de hava limanından otele getirip. Ardından tekrar havalimanına geri götürüyoruz ve ülkesine uğurluyoruz.
Ama biz çok zeki bir ülkeyiz. Müthiş yaratıcıyız. Herşey dahil, otel, motel, tatil köyü olur da. Herşey dahil şezlong olmaz mı? Ben gördüm Bodrum’da.
Sabah erkenden gidiyorsun deniz kenarına, herşey dahil bir şezlongu 50 YTL’ye kiralıyorsun. Sana şezlongun havlusunu veriyorlar, başına şemsiyeyi dikiyorlar, öğlen yemeğini afiyetle yiyorsun. İstediğin kadar çay bira içiyorsun, akşamüstü kahvaltı, buz gibi su ile duşunu da aldıktan sonra evinin yolunu tutuyorsun. Helal olsun onlara. Yaşasın herşey dahil şezlong.
Acaba biliyorlar mı?
F.BAHÇE Stadı’nın zemini bozuk. Bir türlü halledemediler. Sebebi çimlerin güneş ışığı almaması. Peki dünyada bu tarz örnek statlar yok mu? Var. Onlar nasıl halletmişler. Takriben yerden yüksekliği bir metre, eni bir iki metre olan, boyu 15-20 metre civarında panolar yapmışlar. Bunların altına, yani çime bakan yüzeyine güneş ışığı ayarında florasanlar veya ışıklar yerleştirmişler. Çimin güneş ışığı görmeyen yerlerinde gezdiriyorlar.
Belli fasılalarla da çimin içine yarım metre boyunca suni çim parçaları itelemişler. Hakiki çimin kökü toprağın altından gidip bu plastik parçaları sarıyor. Yarın bir gün üsteki parçalar yok olsa da alttan taze çim gelmesini sağlıyor. Fenerbahçeli yöneticiler bunu acaba biliyorlar mı? Veya bilip de uygulamıyorlar mı?
Yıllar önce G.Birliği kulübü ile Avrupa Kupası maçında Portekiz’e gittiğimde görmüştüm.