İZMİR Atatürk Stadı’nın seyirci kapasitesi 58 bin. 4 bin - 5 bin de kaçak giren, eder 60 küsur bin. Stada 10 dakika kala geldim, elinde biletli, içeri giremeyen en az 2 bin 500 kişi vardı. Basın tribününde nereden baksanız, görevliler dahil bin kişi var. Erkekler tuvaleti üç kişilik. Biri büyük, ikisi küçük. Yerler su içinde.
Eğer devrede büyük ihtiyacın varsa, yandın gülüm keten helva. Stadın ışıkları bir rezalet. Gece maçı değil, sanki gece kulübü maçı oynanıyor.
Sergen’i alsa erken biterdi
İki Yıldırım’dan Aziz olanı Beşiktaşlı futbolcuları ancak bu kadar motive edebilirdi. "120 dakikanın bitiminde maçı ve kupayı kim hak etti?" derseniz, siyah beyazlı oyuncular karşılığını veririm. Oynadıkları oyundan değil, yaptıkları mücadele ile kupayı hak ettiler.
Tigana, 2-1’den sonra Sergen’i oyuna alsa, belki zorlanmadan 90. dakikada kupaya ulaşabilirdi. Daum’un Tuncay’ı çıkarması hataydı. Yürüyen Anelka’yı demekki kenara almaya gücü yetmedi.
Daum’un, üç gün önce Trabzon’da maçı kurtaran Rüştü’nün yerine Volkan’ı oynatması bence hataydı.
Beşiktaş’ta Tümer neticeye tesir etti. Belki çok fazla mücadele etmedi ama kumaşı skora tesir etti. İbrahim Toraman’la Gökhan Zan müthiş savaştılar. Zaten genele baktığınızda "Beşiktaş takımında şu futbolcu kötüydü" diyemezsiniz. Daha da önemlisi "Beşiktaş takımında hiçbir futbolcu savaşmadı" diyemezsiniz.
Fenerbahçe ve karşıtları
Sarı lacivertlilere döndüğümüzde savaşan oyuncu çok azdı. "Biz kaliteli takımız, bu işi götürürüz" dediler. Ama mücadele etmeyince, dediklerine ulaşamadılar.
Galatasaray ve Trabzon maçından sonra "Bu Fener rahat şampiyon olur" diyordum. Ama dünkü Fener’i gördükten sonra, kafamda bir soru işareti belirdi. İşin daha bir başka yönü, Türkiye Ligi, Fenerbahçe ve karşıtları durumuna geldi. Bunun da tek sorumlusu, maalesef Fenerbahçe Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım oldu. İnşallah karşılıklı barış çubukları içilir de bu hava yumuşar.