BÜTÜN şartlar aleyhimize gözüküyor. Ama maça öyle başlıyoruz ve öyle bir şok gol buluyoruz ki...
Bırakın bütün şartlar aleyhimize, bütün şartlar lehimize dönecek pozisyonlar ayağımıza geiyor. 1-0 öndesin. Bosna takımı da seyirci de şaşırmış. Sen sakin olacaksın. Daha da önemlisi sahanın içinde şımarık hareketler yapmayacaksın. Rahat kullanacağım 5-6 topu sırf “kendimi göstereceğim”, sırf “hava yapacağım” diye hücuma çıkarken kaptırırsan ölmüş Bosna’yı uyandırırsın. İlk kıvılcım Arda’nın ayakkabısının çıkmasıyla başladı. Rakibin darbesi ile ayakkabısı çıkan Adra yere çöktü ve oyunun durmasını istedi. Hakem de sallamadı, “devam” dedi. “Sen ayakkabını giy” dedi. Bu olaya Bosna takımı da şaşırdı. Onlar da kararsız kaldılar “devam mı, duralım mı?” diye. Devam ettiler. Ondan sonra film koptu. Fatih Terim önce yardımcı hakemin üstüne yürüdü fırçaladı, sonra karşıdan hakemi fırçaladı. Bu arada dördüncü de nasibini aldı. Orta hakem de bunları uzaktan kesiyordu. 2 dakika sonra hakem bu kez Servet’e faul atışı verdi. Bence faul değildi. Belki de hakem, Fatih Terim’in hareketlerinden etkilenmişti, “cartt” diye çaldı inadına. Bu kaçıncı Terim! Emre bu kez hakeme yoklama macunu attı, ona da sarı kart. Ve o duran top gitti, gol oldu. O kadar uzak mesafeden barajı doğru kurarsan, top nereye giderse gitsin o golü yememen yazım. Topun o kadar uçuş mesafesinde kalecinin kendisini ayarlaması lazım. Sonra ne oldu? Milli Takım Teknik Direktörü Fatih Terim oyundan atıldı. Yüzde 100 poziyon faul olmasa da, senin teknik direktör olarak o hareketleri yapmaman ve atılmaman ve sahada takımı yalnız bırakmaman gerekir. Eğer sen bunu yapıyor ve atılıyorsan kusura bakma Fatih bu işe bir hal çaresi bulman lazım. Bu kaçıncı! Daha İsviçre maçı herkesin belleklerinde. Olmuyor, Milli Takıma da yakışmıyor, Türk insanına da... Sen kendine yakıştırıyorsan bana ne. Sakın bana “hırslıyım, bir anlık oluyor” deme. Bundan sonra ne oldu? Futboluyla dövdü Bosna takımı bizi futboluyla dövdü. İnanılmaz pozisyonlar kaçırdılar. Çok aciz durumlara düştük. Şans yanımızdaydı. Belki de Bosnalı futbolcular beceriksizdi. Çünkü onların da hamurunda biraz laubalilik var. Ama onlar bize göre daha takımlar, daha yardımlaşıyorlar. Daha iyi basıyorlar. Candan oynuyorlar. İlk yarı 1-1 berabere bittiyse, bu bizim takımın şansı. Futbol Federasyonu Başkanı olsam, ilk yarı bitiminde doğru soyunma odasına giderdim, gerekli konuşmayı yapardım. Fatih Terim ve futbolcular dahil herkes dersini alırdı. Buraya kadar olan yazıyı devre arasında yazdırdım. Bundan sonraki kısmı maç biterken yazacağım. Dilenci gibi olduk Teknik direktörü oyundan atılan takım, ikinci yarıda daha sakih futbol oynamaya başladı. Bosnalı futbolcular da olaylardan etkilenmiş olacak ki, onlarda da tedirginlik vardı. Bayağı iyi pozisyonlar yakaladık. İki-üç tane beceriksizlikten diğerleri de şanssızlıktan kaçtı. Aslında dün gece Milli Takım’da iki eksik oyuncu vardı. Biri Semih, diğeri Arda. 11 kişiye karşı 90 dakika 9 kişi oynadık. Bu Milli Takım’ın bu hallere düşmemesi gerekirdi. Neden düştüğü bu yaşananlardan sonra belli olmuştur herhalde. Büyük ihtimalle Dünya Kupası’na gidemeyeceğiz. Estonya ve İspanyolların eline bakacağız. Neredeyse dilenci gibi olduk. Yazık oldu. “Semih cezalı diyorsun” bekliyorsun, “sakat diyorsun” bekliyorsun. Ne yapacağı belli değil. Performans olarak ne vereceği belli değil. Daha kendi takımında bile doğru dürüst oynamaya başlamamış. Hazır Fatih Tekke’yi görmezden geliyorsun. Milli Takım işi şahsi kaprise girmez.