ANKARAGÜCÜ’ne verilen ceza maçı, hem Fenerbahçe’ye, hem de Ankaragücü’ne ödül oldu.
Ankaralılar maçı kaybettiler ama cezadan dolayı -nasıl bir cezaysa bu- iyi para kazandılar. Kezman, göstere göstere kendini attırdıktan sonra Ankaragücü, Fenerbahçe kalesinde pozisyon bulmaya başladı. Çünkü 60 dakika boyunca Ankaragücü’nün Fenerbahçe kalesinde tek bir pozisyonu yoktu.
Maçın atılan tek golü net bir şekilde ofsayt. Buna karşılık 51. dakikada Ankaragücü kalecisi Serkan’ın Alex’e yaptığı hareket net penaltı ve kırmızı kart gerektirir. Bu sefer dönüyoruz 89. dakikaya... Hakemin, Can’ın hareketinden dolayı verdiği faul kararı net bir şekilde ceza alanı içinde, yani penaltı. Öyle bir maç ki, futbolcular değil, hakem ön plana çıktı ve neticeye tesir etti.
Türk seyircisi bilinçsiz. Kezman çok büyük paralara Fenerbahçe’ye transfer oluyor. Öylesine amatörce iki sarı kart görüyor ki, olacak iş değil. Resmen kendini attırıyor. Ve daha da acı olanı, Kezman oyun alanını terk ederken Fenerbahçe seyircisi Kezman’ı alkışlıyor ve tezahürat yapıyor. Helal olsun bu zihniyetteki futbol seyircisine. Bilinçli bir seyircinin Kezman’ı protesto etmesi ve ıslıklaması lazım. Ama ne gezer...
İşte acınacak halimiz
Kezman da kendini alkışlayan seyircilere, alkışlayarak selam veriyor. İşte futbolumuzun acınacak hali... ’Körler sağırlar, birbirini ağırlar’ misali... Fenerbahçe kadrosu iyi bir kadro. Birazcık ciddi oynarlarsa ve görev bölümünü iyi yaparlarsa Türkiye Ligi’nde her takımı yenerler. Ama yaptıkları ters işlerle skoru zora sokuyorlar. "Kezman atılına kadar Ankaragücü’nün hiç pozisyonu yok" demiştik. Neden? Çünkü kapasite ve kalite olarak Ankaralılar Fenerbahçe’ye göre daha güçsüzler ve zayıflardı. Aslında bu Fenerbahçe takımının çok daha iyi futbol oynaması gerekir. Birkaç tane hücum varyasyonu olması gerekir ve bunları rakiplerine göstere göstere, baktıra baktıra kabul ettirmesi gerekir. Yapamıyorlar. Nedeni basit.. Teknik yönetim yetersizliğinden. Olsun, yöneticiler memnunlar. Getiriyorlar amatörleri ya da Avrupa’da iş bulamayanları, kendilerini tatmin ediyorlar. Bu Fenerbahçe, bu kadrosuyla ve kötü oyunuyla Türkiye Ligi’ni alabilir. Aralık ayının sonuna geliyoruz, bu teknik anlayış ve futbol anlayışıyla Avrupa’ya çıksa ne yapar? Cevap, fiyasko olur. Fenerbahçe kadrosundaki futbolcular kendi kapasiteleri ve kendi bilgilerine göre oynuyorlar. Organize olarak değil. Kadro sahaya düzgün çıkarılırsa, o gün futbolcular da isteklilerse olay Fenerbahçe için güzel oluyor, yoksa kötü..
Takibe alacaksın
Hakemler şuna takılmasınlar. Kendini atan futbolcuları yakın mesafeden takip etsinler. Alex geçen haftaki Galatasaray maçında habire kendini yere attı. Herhalde hakem ona takılmış olacak ki, bariz penaltıyı vermedi. Neden? Çünkü bu pozisyonda Alex’e çok uzak kaldı ve pozisyonu göremedi. Hep şunu söylüyorum... Bu tarz şaibeli oyuncuları yakın markaja almak lazım. Özellikle ceza alanı içinde mümkün olduğu kadar onların pozisyonunun içine girmek lazım. Ama hem Alex’in pozisyonunda, hem de Can’ın pozisyonunda yardımcılar da hakeme gerekli yardımı göstermediler.
Bu neyin endirekti?
Not: 89. dakikada verdiğin endirekt vuruşta topu, ceza alanı çizgisinin üzerine koyarak atışı yaptırdın. Direkt olsaydı penaltı olacaktı. Peki, sana soruyorum; "Göstere göstere direkt bir faul, temas olan pozisyonda, endirekti nereden çıkardın? Bana bir anlatır mısın?" Bu neyin endirekti biliyor musun; aklın Alex’in pozisyonunda kaldı, onun için direkti endirekt yaptın. Yani, yüreğin, cesaretin yok da ondan. İşte böyle yüreğin olmazsa, direktler endirekt olur. Ve doğmadan ölürsünüz.