DÜN geceki Şampiyonlar Ligi maçı Atatürk Olimpiyat Stadı’nda oynandı. Burası hakikaten bir olimpiyat stadı.
Çünkü olimpiyatlar bahar veya yaz aylarında yapılır. Özellikle yaz aylarında bu stat buz gibi olur. Koşanlar bahar havası alırlar. Son baharda da bu stat kış gibi olur. Burası bir olimpiyat stadı, futbol stadı değil. Altını çizerek söylüyorum, bu statta futbol oynanmaz, kışın da oynanmaz...
Galatasaray’ın Şampiyonlar Ligi’ndeaki fiyaskosunun mimarı yönetimdir. Seyirci Erik Gerets’i istifaya davet ediyor, ama adres yanlış. Bu Gerets geçen yıl yönetimin bütün zaaflarına rağmen bu takımı futbolcularla birlikte özveriyle şampiyon yaptı. Niye aynı Gerets’i şimdi seyirci istifaya davet ediyor...
Mecidiyeköy olsaydı
Bakın beyler, G.Saray yönetimi, Şampiyonlar Ligi maçlarını rahatlıkla Ali Sami Yen’de oynardı. Nasıl yapardı, UEFA’nın olmazsa olmaz kriterlerini Ali Sami Yen’e uygulardı, asgari bir şekilde uygulardı, o sahada oynardı. Bunun mali portresi ne kadardı, 300.000 hadi bilemediniz 500.000 dolar. Yani Şampiyonlar Ligi’nde bir beraberlik ya da galibiyet parası. Karşılığı, bir üst tur. Peki G.Saray Ali Sami Yen’de oynasaydı ve 300-500 bin doları harcasaydı, bir üst tura geçer miydi? Geçerdi...
Neden geçerdi biliyor musunuz, ben maçlara gitmeyi çok seven, canlı seyretmeyi çok seven bir spor adamıyım. Devre arasında o stattan kaçtım. Gerisini siz düşünün...
İşin bir de teknik yönüne bakalım... Son lig maçında tek ön libero Ayhan’la başlayan Gerets, çift ön libero, Ayhan’ın yanınae limonata mı, Inamoto mu onunla başladı. Kapuska mı, Carrusca mı, o zaten ilk 18’de yok. Yani, yukarı tükürsen bıyık, aşağı tükürsen sakal. Milli maçta 4 gol atan Hakan Şükür bir sonraki Ankaragücü maçında ilk 11’de, dün kulübede. Ve G.Saray tek santrfor...
Arda güçlü olduğu zaman Galatasaray kımıldıyor, yani ilk 45 dakika. O oyundan düştü mü, G.Saray düşüyor. Düşünün, küçük Arda varsa, G.Saray var, yoksa yok. Hakan Şükür, Ümit Karan, Okan Buruk, Gerets, Erdal Keser, Adnan Polat, Özhan Canaydın acaba bu isimlerle teker teker konuşsanız neler söylerler, merak ediyorum. Onların ne söyleyeceğini biraz tahmin edebiliyorum, ama G.Saray’ın iyi gitmediği çok net gözüküyor.
Maçın sonuna doğru bizim gördüğümüz 3 seyirci sahaya giriyor, enlemesine boylamasına koşuyorlar. Bir tanesi kaleye gol oluyor. Adamın tribünden girdiği mesafe ile sahanın içi en az 50 metre. Emniyet güçleri nerede, yoklar. Fatih Terim televizyondan yorum yapıyor. "Bu görüntüler bizim için iyi olmadı" diyor, ama aynı Terim İsviçre milli maçından günler önce ve maç esnasında söylemlerini herhalde unutuyor. Bakın, maçla ilgili teknik fazla bir şey yazamadık. Teknik yazmamız için birşeyler yapmamız lazımdı. Federasyon olarak, emniyet olarak, G.Saray yönetimi olarak, takım olarak... Hiç birini yapamadık. Rakip iyi takım mı, hayır. G.Saray’dan iyi o kadar. Aslında G.Saray kadrosu iyi organize ile kafası rahat olsa, bu PSV’yi rahat yener.
Bu sonucun bir tek mimarı var. O da Özhan Canaydın ve inandıklarıdır. Başta Canaydın olduğuna göre sorumlusu Özhan Canaydın’dır, Gerets değil. Kimse yanlış adrese gitmesin.
á NOT 1: G.Saray yönetimi, Gerets’in arkasında olduğunu devamlı söylüyor.Ya Allah muhafaza bu sefer de Gerets, yönetiminin arkasına geçerse ne olur? Hadi yanıt verin bakalım...
á NOT 2:Erdal Keser, cin olmadan şeytan oluyor, ama Gerets ondan daha iyi Türkçeyi çözmüş, Türk insanını daha iyi tanıyor. Zaten Gerets’in de en büyük şanssızlığı tahmin ediyorum, Erdal Keser’dir.