LİGİN bitmesine 8 hafta kala, 4 takımımız "aslanlar" gibi şampiyonluk yarışına devam ediyor.
Hangisi şampiyon olursa olsun, hep beraber tebrik edeceğiz. Olmayanlar da benim gönlümde her zaman şampiyon muamelesi görecek.
Bugün liderlik koltuğunda oturan Beşiktaş da, Avrupa kupalarında fırtına gibi esen F.Bahçe de, tüm imkansızlıklarına rağmen yarıştan kopmayan "Anadolu Aslanı" Sivasspor da, şampiyonluğu şimdiden hak ettiler.
G.Saray’ı unuttuğumu zannetmeyin... Bana göre "Bu sezonun en başarılı takımı Galatasaray"dır. Neden mi? Teknik direktöründen yoksun mücadele ediyor da ondan...
Şimdiye kadar Galatasaray Teknik Direktörü Kalli hakkında hiç kötü ifade kullanmadım. "Yaşıyla""işini" birbirine karıştırmadım. Ancak unutulmaması gereken bir nokta var. Kalli ile ilgili istatistikler şu gerçeği gösteriyor: Ne zaman Galatasaray’ı bırakıp gitse, sarı kırmızılı takımın grafiği yükseliyor. Zaten hocamız, son haftalarda başını yastıktan kaldıramıyor. Bir gün Florya’da ise üç gün memleketinde... Nezle olduğunda dahi kendisini "Alman doktorlarına emanet ediyor."
Acaba diyorum, Kalli, son 8 haftada hiç Türkiye’ye gelmeden Almanya’da tedavisine devam etse de, sadece Ali Sami Yen’e gelip şampiyonluk kupasını mı kaldırsa?..
Sonra ne mi yapsın? Gelecek sene Turgan Ece Ağabeyimizle beraber "kah" tavla oynasınlar "kah"Florya’da alt yapıya baksınlar...
Sözünde durmayanın vay haline...
CUMARTESİ günü, G.Saray Kongre Üyeleri yeni başkanımızı seçmek üzere sandık başına gidecekler. Seçim sath-ı mailine girildikten sonra adayları "suçlamak", onları "karalamak" ya da "aşağılamak"centilmenliğe ve ahlaka sığmaz. Sırf seçimi kazanmak uğruna, seçilebilmeyi hak edenleri kötülemek, hiç kimseye bir fayda getirmeyeceği gibi "ters" de tepebilir.
Ancak, dün nasıl başkan Özhan Canaydın’ı eleştirdi isem, yarın da "vaatlerini yerine getirmeyen", "programına uymayan", "tribünlere oynayan", "laf ebeliği" yapıp hiçbir şey üretmeyenlere müsamaha göstermeyeceğimi, kimse unutmasın.
Bizim Karadeniz’de birine, başarısını hazmedemediği bir kişi için: "Falanca nasıl biridir?" diye sorduklarında, cevabı: "O mu? Eskiden bizim çiftlikte ’maraba’ (yarıcı) nın oğluydu" olur...
Bakıyorsunuz, geçen zaman içinde o kişi okumuş, üretken bir sanayici ve işadamı olmuş, almış başını gidiyor, "tut tutabilirsen"...
"Çamur" atmak isteyenlere, Vehbi Koç’un iş hayatına bakkallıkla başladığını hatırlatmak isterim. Torunlarının da bugün Türkiye’nin en büyük holdinglerinin başında olduğunu söylememe bile gerek yok...