BEŞİKTAŞ kendi değerlerini bir bir yemeğe devam ediyor. Bir zamanlar başkanlığa bile aday olan, her zaman tatlı bir rekabet içinde olduğumuz, dostum Affan Keçeci’ye, Kasımpaşa maçında yapılanlar, gözümün önünden gitmiyor.
Beşiktaş başkanı ve yöneticilerinin, Türkiye Futbol Federasyonu ikinci başkanı, eski yöneticileri Affan Keçeci’yi şeref tribününde yapayalnız ortada bırakmaları hiç yakışık almadı. Sonrasında da Demirören’in "orkestra şefi" gibi seyircileri susturmasını kimse yemedi. Buna, birini uçurumun kenarına kadar getirip sonra da kurtarmaya çalışmak denir.
Tanıdığım Affan Keçeci, siyah-beyazlıların pek çok projesinde (Ümraniye, Fulya tesisleri, kulüp binası) imzası olan, polislik mesleğinde en yüksek makama kadar çıkmış, başarılı bir insandır.
Mardin Emniyet Müdürü olduğunda, zamanın Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar ve yine dönemin Olağanüstü Hal Bölge Valisi Ünal Erkan ile birlikte kendisini ziyarete gittik. Terörle mücadelede "özel harekat" içindeki başarılarını bütün Türkiye yakından biliyor. Sadece Türk vatanı ve bayrağı için çalışmalarına değil, polislik görevi dışında, kendi imkanlarıyla nasıl spor alanları yaptığına da şahit olmuştum.
Beşiktaş’ta organize tribün olayları ilk defa olmuyor. Efsane başkan "Süleyman Ağabey"e de yapıldı. 100.Yılda takımı şampiyon yapan Serdar Bilgili’ye de... Yıldırım Demirören, unutma; tarih tekerrürden ibarettir. Bugün ne ekersen yarın onu biçersin!..
* * *
Yaşam deneyimlerimden öğrendiğim bir şey var: Çalıştığın kurumdaki görevin, günün birinde çeşitli nedenlerle sona eriyor. Ne kadar özveriyle hizmet ettiğine bakılmaksızın, unutulmaya mahkum oluyorsun. Hele sonrasında, bir de başarılı işlere imza atar ya da statü sahibi olursan, daha önce seni el üstünde tutanların sana bakışı tamamen değişiyor. Nedense, bir türlü hazmedemiyorlar ve bunu bir biçimde dışa yansıtıyorlar.
Herkes gider Mersin’e biz gideriz tersine
ZAMANINDA ben, "Fenerbahçe geçti, gidiyor" dediğimde ortalığı ayağa kaldıran yönetim içindeki ve dışındaki arkadaşlar, şimdi bana hak veriyorlar. Ama bu kez de ben tatmin olmuyorum... Şampiyonluğa oynayan G.Saray’ın rakipleri 5-6 yabancı ile mücadele ederken, bizim hesapsız transfer yapan takımımız sadece "Kongo savaşçısı" Nonda’yı sahaya sürebiliyor. Fenerbahçe’de Alex atıyor, attırıyor. Deivid atıyor. Roberto Carlos’u söylemeye bile gerek yok. Edu ve Lugano ile beraber takımı sırtlayıp götürürlerken yaptıkları "yengeç dansı"nı seyretmekten bıktık, usandık.
Biz de, ne kadar işe yarayan yabancımız varsa parasız, pulsuz, bonservisini verip yolladık. Bir yabancıyla çıkıp oynayacağımız önümüzdeki zor maçlarda, her zaman Bursaspor stoperi gibi Nonda’ya asist yapan futbolcu bulamayacağımızı bilelim. Gün bugündür. Ocak ayında transfer yapamazsanız, bu iş çıkmaz ayın son çarşambasına kalır. Ve sıkıştığında "gençliği" ile övünen bizim "aslan"a da "yengeç dansı"nı seyretmek düşer.