Paylaş
GEÇEN hafta polis ve jandarmanın ortak operasyonuyla bir vurgun rafinerisi ortaya çıkarıldı. Kurdukları mini rafineriyle madeni ve solvent türevi maddeleri karıştırıp piyasaya akaryakıt diye satan 5 kişi yakalandı. Yapılan araştırma, şebekenin 7 bin ton sahte akaryakıt sattığını ortaya çıkardı. Parasal değeri ise 10 trilyon lirayı aşıyor.
AKARYAKIT sahtekárlığı veya akaryakıt vurgunu yeni bir olay değil. Temeli 1987'lere dayanan bu vurgunun şeklini bir başka yazıya bırakıyorum. Bugün aktarmak istediğim İzmirli sanayici Tamer Taşkın'ın isyanı.
TAMER Taşkın, Ege Bölgesi Sanayi Odası'nda uzun yıllar yönetim kurullarında görev yapmış bir sanayici. Aynı zamanda Güney Afrika Fahri Konsolosu. Alman ortaklarıyla Atatürk Organize Sanayi Bölgesi'nde kurduğu Petrofer'i gördüğümde inanamamıştım. Bir madeni yağ fabrikasında yerde bir damla yağ lekesi bulunmaması ilgimi çekmişti.
NEYSE konuyu dağıtmayayım. Bazyağı alıp, yağ imal eden bir fabrikanın sahibi olarak özellikle son iki yıldır Tamer Taşkın'ın feryatları hiç kesilmedi. Her fırsatta, dost meclislerinde, gazetecilere, EBSO kürsüsünde hep aynı konunun altını çizdi. ‘‘Baz alamıyorum.’’ ‘‘Niye alamıyorsun?’’ ‘‘Çünkü mazota satıyorlar.’’ Ve, bir vurgun rafinerisi ele geçirildi. İlk etapta belirlenen 7 bin ton. Yani 10 trilyon lira.
TAMER Taşkın şimdi haklı olarak isyan ediyor. ‘‘Bu konuda ilk uyarılara kulak verselerdi, sıkıntı bugünkü boyutta olmazdı.’’ Zararın neresinden dönülse kár. Belki bundan sonra bu tür sahtekárlıklara geçit vermeyecek önlemler alınacağına inanmak istiyor. Ama öncelikle üzerinde durduğu konular var. Bu işin ticaretini yapan sahtekárlar yakalandı. İyi de yetmez. Bu sahtekárlara TÜPRAŞ Rafinerisi'nden 7 bin ton bazyağını kim veya kimler vermiş? Öncelikle bu kişilerin bulunmasını istiyor. ‘‘Açılsın defterler, tek tek incelensin. Sanayici o günlerde bazyağı alamamış, üretim yapamamış, tesisi atıl kalmış, ihracat taahhüdünü yerine getirememiş. Ve ben Ege Bölgesi Sanayi Odası kürsüsünden, üstelik iki milletvekilinin de bulunduğu toplantıda bunu söylemişim’’ diyor.
BAZYAĞINA solvent tarıştırılmış. Solvent ithal ediliyor, gizli bir şey değil. İyi de solventi kim vermiş? Yapanı yakalayıp tabii ki cezalandıracaksın. ‘‘Ama sadece alan değil, veren de suçlu olduğuna göre niye üzerine gidilmiyor’’ diye soruyor.
BİR saptaması daha var sanayicinin. Birkaç haftadır otomobille Türkiye'yi dolaştığını anlatırken, ‘‘Bırakın bu işlerle ilgili oluşumu, bir vatandaş olarak dikkatimi çekti yollardaki akaryakıt istasyonları’’ diyor. Yol boyunca benzin istasyonları var. Shell'i, BP'si, OPET'i ve diğerleri. Ama aralarda bazıları var ki, marka taşımıyor. ‘‘Ahmetoğlu Mehmet Benzin İstasyonu.’’ Bu sadece Taşkın'ın değil, zaman zaman hepimizin dikkatini çeken bir konu. Benzin, mazot ve diğer akaryakıt ürünlerini satıyorlar. Adları yok. BP değil, OPET değil, Shell değil. Peki ne? Biraz ilgili olanlara sorduğunuzda cevap hazır; ‘‘Ha onlar mı? Onlar Beyaz Bayrak.’’ İzmir'den Güneydoğu'ya tüm yolları sarmış. Hepsi kaçak satış yapıyor. Ucuza da sattığı için hayli rağbet görüyor. Ben yeni öğrendim, ama anladım ki herkes biliyor. Namuslu çalışanı mağdur ederken, devlete trilyonlar kaybettiriyor. Peki neden kapatılmıyor? İşte bunu öğrenemedim.
Paylaş