Paylaş
Giyilebilir cihazlar hayatımıza “fitness” ve “wellness” gibi egzersiz ve spor odaklı aktivite takip uygulamaları ile girdi. Günümüz tüketicileri hem teknolojiye meraklı hem de sağlık bilincine sahip olduğu için giyilebilir cihazlar, bu yaşam tarzına uygun olarak beklentileri karşılayan bir yenilik oldu. Sürekli gelişen sensör yeteneklerinin, yapay zekâ destekli öngörü analizlerinin ve regülasyonların da netleşmeye başlaması ile birlikte, artık giyilebilir cihazlar sağlık sektörünü derinden etkiliyor ve kişiselleştirilmiş tıp vizyonunun önünü açıyor. Giyilebilir teknolojileri kullanmanın potansiyel faydaları sektör içerisinde de kabul edilmiş durumda. Öte yandan, kullanıcılar sağlık odaklı çalışmaları desteklemeye meyilli: Giyilebilir cihazlardan toplanan verilerin ürün sağlayıcılar, üniversite hastaneleri ya da sigorta firmaları ile paylaşılmasına yönelik ilgi hızla artış gösteriyor.
Sağlık hizmetlerinde kullanılmaya başlanan giyilebilir cihazlar, bir kullanıcının sağlık bilgilerini gerçek zamanlı olarak doktoruna iletebiliyor, beklenmeyen, ani bir durumda gerekli yardımı çağırabiliyor veya kullanıcının yakınlarına haber verebiliyor. Sağlık tarafında daha hassas ve daha farklı alanlarda ölçümlerin gerçekleşmesi ile birlikte önümüzdeki dönemde çok daha fazla tüketicinin giyilebilir cihazlara talep göstereceği ve bu pazarın hızla artacağı öngörülüyor. Fortune Business Insights Raporu’na göre sağlık odaklı giyilebilir cihaz pazarının küresel ölçekte, 2027’ye kadar $200 milyara çıkacağı tahmin ediliyor.
Giyilebilir sağlık cihazları, büyük teknoloji şirketleri için de yeni odak alanlarından birini oluşturuyor. Amazon, Google, Apple gibi teknolojinin önde gelen şirketleri sahip oldukları büyük veri, yapay zekâ algoritmaları ve IoT ve bulut gibi teknolojileri ile sağlık hizmetlerini olumlu iyileştirmeler yapabilecekleri bir alan olarak görüyor. Bu yazımda, öncü teknoloji firmalarının ve start-up’ların giyilebilir sağlık alanındaki yeni ürünlerini analiz ettim.
Apple Watch, giyilebilir teknoloji pazarının en popüler ürünlerinin başında yer alıyor. Adım izleme, spor salonu ekipmanları ile senkronizasyon ve meditasyon özellikleri ile başlayan Apple Watch’un değer teklifi, zamanla günlük aktivitelerin takip edilebileceği bir sağlık cihazı konumlandırması ile devam etti. Apple Watch’un gerçekleştirdiği uygulamaların bir kısmı: Kullanıcısının sert bir şekilde düştüğünü tespit edip, hemen yardım çağırabilmesi; kadınların adet döngülerini takip etmesi ve tehlikeli kalp ritmi durumunu tanımlayabilmesi… Korona öncesi dönemde, kalp ritmindeki düzensizliklerden kalp krizini erken teşhis etme algoritmalarını Stanford Üniversitesi Hastanesi ile ortak çalışmalar yaparak geliştiren Apple; en son lanse ettiği Apple Watch ile kandaki oksijen miktarını ölçerek, kullanıcının Korona olma ihtimalini test yaptırmadan çok büyük başarı ile tespit etmeye başladı. Yeni saatlere, FDA onaylı daha hızlı bir elektrokardiyogram sensörü eklenerek kalp sağlığı izleme uygulamasının daha da geliştirildiği belirtilmişti.
Geçtiğimiz hafta yayınlanan bir habere göre ise Apple Watch kan basıncını, kan şekerini ve kandaki alkol miktarını da izlemeye yönelik çalışmalarına başlamış durumda. Yani, ilerleyen dönemde alkol aldığınızda, araba kullanıp kullanamayacağınızı Apple Watch’a danışabileceksiniz… Bu özelliklerin yeni Apple Watch tanıtımında resmi olarak açıklanması bekleniyor. Apple Watch'un, kızılötesi ışık kullanarak kan analizini gerçekleştireceği belirtiliyor. Bu teknolojiden halihazırda farklı uygulamalar için de yararlanılmakta.
Giyilebilir teknolojiler alanındaki öncü firmalardan olan ve Google tarafından satın alınan Fitbit de yakın dönemde, tamamen sağlık odaklı yeni akıllı saati, Fitbit Sense’i tanıtmıştı. Bu saat, stresi yönetmeye yardımcı Dünya’nın ilk elektrodermal aktivite (EDA) sensörüne sahip. Bununla birlikte, saatte, gelişmiş kalp atış hızı izleme teknolojisi, yeni EKG uygulaması ve ateş ölçme sensörü de bulunuyor. 6 günü aşan pil ömrü de oldukça önemli bir gelişme. Vücut ısısının düzenli ölçümü, kalp ritim analizi ile birleşince, viral enfeksiyonları takip etmek adına da önemli bir altyapı sağlıyor. Fitbit de Apple gibi Stanford Universitesi ile bu alanda ortak çalışmalar gerçekleştirmeye başladı. Bu çalışmadaki ana fikir, akıllı saatlerin veya diğer giyilebilir cihazlardaki sensörlerin, kullanıcısı bunu fark etmeden viral bir enfeksiyonu gösteren semptomları tespit etme yeteneğine sahip olabileceği. Hasta bir kişinin hasta olduğunu bile bilmeden enfeksiyonunu yayma ihtimali söz konusu olduğundan, erken teşhis, COVID-19 gibi hastalıkların yayılmasını durdurmak için oldukça önemli. Bu gelişmeler, gelecekte salgınların küresel salgın haline gelmeden önce kontrol altına alınmasına yardımcı olabilir.
Amazon’un giyilebilir sağlık alanındaki hamlesi, Halo isminde hem bedeninize hem de zihninize iyi gelecek bir akıllı bileklik, uygulama ve abonelik hizmeti ile birlikte geldi. Amazon, klasik bir aktivite bilekliğinden elde edilebilecek uyku düzeni, vücut yağ endeksi ve günlük hareket miktarı gibi verilere ek olarak; yapay zekâ ile kullanıcının sesinden yola çıkarak duygu durumuna kadar farklı parametrelerden yararlanıyor. Ayrıca, ses odaklı analizin kullanıcıların başkalarında nasıl bir intiba bıraktıklarına, iletişimlerini ya da ilişkilerini nasıl geliştirdiklerine yönelik olarak da birtakım ipuçları sağladığı belirtiliyor. Halo uygulaması vücut kitle indeksinden (BMI) daha iyi bir ölçüt olan doğru vücut yağ yüzdesi ölçümü verebileceğini öne sürüyor. Amazon'a göre, Halo'daki vücut yağ ölçümü, bir doktorun kullanacağı yöntemler kadar doğru ve evdeki akıllı tartılara kıyasla neredeyse iki kat daha hassas.
Bunların yanında, giyilebilir sağlık teknolojileri pazarının akıllı sağlık bileklikleri ve saatlerden daha fazlası olduğunu unutmamak gerekiyor. Glikoz izleme cihazları, antrenman ve oyun için özel giysiler, yüzükler, maskeler ve gözlükler bu alanda öne çıkan diğer akıllı cihazlar…
Sağlık alanında saatler dışında öne çıkan giyilebilir cihazları analiz ettiğimizde, özellikle son dönemlerde istisnasız hepimiz için olmazsa olmaz bir ürün olan maskeleri de incelememiz gerekiyor. Akıl kazanan maskelere bir örnek AirPop yüz maskesi. Bu maskeye gömülü bir sensör sayesinde genel hava kalitesi; maske filtresinin ne zaman temizlenmesi gerektiği ve kişiye özel nefes ölçümleri gibi verileri bir uygulama üzerinden raporlamak mümkün.
Bilgisayar oyunları için geliştirdiği aksesuar ve donanımlar ile bilinen Razer firmasının Project Hazel ismini verdiği ve bu seneki CES Fuarı’nda tanıttığı maske, geri dönüştürülmüş malzemelerden yapılmış tıbbi bir N95 maske özelliğinde. Maskenin taşıma çantası aynı zamanda bir şarj görevi görüyor ve dezenfekte edici bir UV ışığına sahip olan maske herhangi bir bakteriyi öldürmeyi vaat ediyor. Maskenin ön yüzü şeffaf olduğundan, konuşurken verilen tepkiler dudak hareketlerinden daha rahat anlaşılabiliyor. Ayrıca, maskenin içerisine yerleştirilen mikrofon ve amplifikatör kombinasyonu kişinin konuşmasını dışarıya güçlendirerek aktarıyor.
Finlandiya merkezli bir sağlık start-up’ı olan Oura da uyku kalitesini artırmak ve genel sağlığı iyileştirmek için bir akıllı yüzük geliştirdi. Bugüne kadar 500.000 cihaz satışı gerçekleştiren start-up, uyku kalitesini artırmak için kalp atış hızı, değişkenliği; solunum hızı, vücut ısısı, uykunun hafifliği/derinliği ve uyku sırasındaki hareketler ve uykudaki geçirilen zamandan yararlanıyor.
iTBra ismindeki akıllı sütyen ise, göğüs kanserini erken teşhis etmeyi vaat ediyor. Ürün, geleneksel mamogramla saptanması zor olan vakalarda bile, göğüs dokusundaki sıcaklık değişikliklerini analiz ederek, kanser hücrelerinin tespitinde %87 oranında başarı sağlamış durumda. Upright Pro ise bir dik duruş korsesi. Omurganızın hareketlerini izleyerek, duruşunuzu düzeltmek ve sırt ağrısıyla mücadele etmek için, kamburlaşmayı algıladığında titreyen bir sistem.
Giyilebilir cihazlar farklı sağlık sorunlarına hızla çözüm getirirken, araştırmacılar bir yandan da kullanıcıların temel problemlerinden olan şarj sorununa da çözüm geliştirmek üzere çalışmalarını sürdürüyor. Colorado Üniversitesi’nde devam etmekte olan bir araştırma, giyilebilir cihazların, insan vücudu ile şarj olabileceğini ortaya koyuyor. Bu araştırma, cihazları şarj etmek için vücudun iç sıcaklığını elektriğe dönüştüren termoelektrik jeneratörleri kullanıyor. Bugün gerekli aksiyonları almak için akıllı telefon uygulamaları ile entegre çalışan cihazlar da kendiliğinden bağlantı opsiyonu ile bağımsızlık kazanıyor olacak. Bu durumda verilerin anlık olarak görüntülenmesi, raporlanması, kişisel ayarların belirlenmesi ve bilgilerin arşivlenmesi kolaylaşacak. Giyilebilir cihazlar, sağlık alanında pek çok farklı uygulamayı destekleyecek şekilde gelişerek, daha sağlıklı bireyler olmamız konusunda bize yardımcı olmayı sürdürecek.
Paylaş