BAŞKENT kulislerinde, sempatik tavırlarıyla dikkat çeken Devlet Bakanı ve Ankara Milletvekili Zafer Çağlayan’ın AK Parti İstanbul Milletvekili Fuat Bol’a aldığı pardösü konuşuluyor.
Kulislerden sızan bilgilere göre yılbaşında İstanbul’dan Ankara’ya dönen Çağlayan’ın uçağına, Esenboğa Havalimanı’na inişi öncesinde yıldırım isabet edince bir patlama sesi duyuldu. Bu sesle birlikte kısa süreli panik yaşayan yolcular da ne olduğunu anlamaya çalıştı. Bu sırada Çağlayan ile yolculuk eden AK Parti milletvekilleri Fuat Bol ve Mehmet Denizolgun, ellerini açarak dua okudu.
Ankara fısıltıları her hafta bu koridorda
Hürriyet Muhabiri Erdinç Çelikkan’ın hazırladığı “Bürokrasi Koridorları”, Ankara’da kulaktan kulağa fısıldanan, ancak gazete sütunlarına yansımayan haberleri, ilginç olayları, gündeme yansıyan olayların perde arkasını okuma fırsatı sunacak. Kulislerde ve bürokrasinin cemiyet hayatında yaşananların da yer alacağı bu köşede artık her hafta “koridorların sesi” yankılanacak. Böylece çoğu zaman siyah-beyaz görünen Başkent’in bürokrasi hayatı, ilginç bilgilerle renklenecek. Kulislerde yaşananlar, bu sütunlarda aydınlığa kavuşacak. Sıkıcı görünen Ankara bürokrasisinin, çok bilinmeyen keyifli ve neşeli yüzünü size ulaştırmak için yola çıkıyoruz.
Heyecanlı dakikaların ardından uçak sağ salim alana inince, bakanlar dahil herkes birbirine “Geçmiş olsun, Allah korudu” dedi. Bol ise Çağlayan’a, “Siz öyle panik halindeyken Denizolgun’la ben Ayet El Kürsi okuduk. Şu an hayattaysanız bizim okuduğumuz dualar sayesinde. Hayatınızı bize borçlusunuz” diye takıldı. Hazır cevaplığıyla tanınan Çağlayan ise kolunda tuttuğu pardösüsünü Bol’a uzatarak “Allah razı olsun Fuatcığım, sağolun, ne yapayım. Buyur istersen pardösümü vereyim. Ama, bak ben gariban bir adamım, pardösüm de astarsız” esprisini patlattı. Bol, “Giydiğiniz pardösüyü almam ama, yeni bir pardösü alırsanız seve seve giyerim. Varsın bana alacağınız da böyle astarsız olsun” dedi. Bu neşeli diyaloğun ardından her karşılaştığında Çağlayan’a, “Ne oldu bizim pardösü?” diye soran Bol, son olarak Meclis kulisinde Başbakan Tayyip Erdoğan’a olayı anlattı. Erdoğan, “Ayet El Kürsi’yi Zafer Bey de bilir” deyince, Bol ”Orasını bilemem efendim. Ama kaza anında ellerini kaldırıp dua okuyan Mehmet Bey ve bendim” dedi. Bunun üzerine Erdoğan, Bol’a dönerek, “O zaman pardösünüzü alsın, Mehmet’e de alacak mı?” diye sordu. Bol’un bu soruya yanıtı, “Hayır, sadece bana söz verdi” oldu. Yaşananların ardından geçtiğimiz günlerde nihayet pardösüsüne kavuşan Bol, “Sayın Çağlayan Sarar’dan bedenime göre bir pardösü aldı. Ama, birden yaz geldiği için pardösünün de mevsimi geçti. İnşallah, önümüzdeki sonbaharda güle güle giyeceğim” diye konuştu.
Şero bunalımda!
ANKARA Büyükşehir Belediyesi’nin yeni logo olarak “Ankara kedisi”ni belirlemesi, aklıma bir başka ünlü kediyi, Şero’yu getirdi. CHP Genel Merkezi’nin yapımı sırasında işçilerin fark ettiği Şero, Deniz Baykal’ın talimatıyla partinin resmi kedisi olmuştu. Başkent’te son günlerde mavi ve sarı gözleriyle hak ettiği üne kavuşan Ankara kedisi ise Şero’nun pabucunu dama atmış gibi görünüyor. Kendisine en büyük desteği veren Deniz Baykal’ın CHP Genel Başkanlığı’ndan istifa etmesinin ardından neler yaptığı merak edilen kedinin yeni logoya esin kaynağı olan “Ankara kedisi”ne gösterilen ilgiden bunalıma girdiği! konuşuluyor. Şero’nun bundan dolayı son günlerde canının bir hayli sıkıldığı ve CHP Genel Merkezi’nin koridorlarında yapayalnız dolaştığı belirtiliyor. Facebook’ta adına grup açılan “duygusal kedi”, bir de Gabriel Garcia Marquez’in Ankara kedisini “efsanevi soylu” diye tanımladığını duysa ne tepki verirdi acaba?
Şair bürokrat
ANKARA gazetecileri onu belki sadece Ulaştırma Bakanlığı’nın Basın Müşaviri olarak tanıyor. Özverili çalışmalarıyla bilinen Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın basınla kurduğu sağlıklı iletişimin arkasında son yıllarda hep o var. Ama o, başarıyla sürdürdüğü işinin yanı sıra şiir, deneme, inceleme ve antoloji kitaplarıyla da adından söz ettiren bir edebiyat düşkünü... “Mürekkep Ten” isimli kitabıyla 2007 yılında Türkiye Yazarlar Birliği’nin “En iyi deneme yazarı” ödülünü kazanan Mehmet Aycı’dan söz ediyorum. Aycı’nın “Mor Kitap”, “Yalnızlık Vergisi”, “Aşk Bir Deniz Rüyası” gibi birçok kitabı bulunuyor. Edebiyatı ve bürokrasiyi bir arada sürdüren Aycı, “Günümüz şiirinin en güçlü kalemlerinden birisi olarak gösterilen Yahya Kemal Beyatlı’nın bile milletvekili olarak Meclis’e girdiği bilinmez” diyor. Aycı, edebiyata olan aşkını ise şu sözlerle özetliyor: “Eve kaçta gidersem gideyim bir süre edebiyatla vakit geçirmezsem o günü yaşamamış gibi oluyorum.” Serkisof’un ahbabı TCDD’nin emeklilerine verdiği efsanevi Serkisof marka köstekli saatleri de “Serkisof Ahbabım Olur” kitabında akıcı bir dille anlatan Aycı, yazılarında mesleğinden de izler taşıyor. Aycı, “Yolculuk 2” şiirinde büyük dünyasını şu dörtlükle anlatıyor: “Bilinmez hangi garda sızılardan bir dizi Sen gelirsin kesilir, ben orada inerim Orada giyinirim yalnızlık denizini Orada yalnızlığa alışır giysilerim...”