Başkent aşığı büyükelçi onun dostluğunu kalbinde saklıyor
Paylaş
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
O, vücudundaki şarapnel parçalarıyla “23 yıllık dostumdu” dediği Afgan komutan Şah Mesut’u kaybettiği bombalı saldırıyı her gün yeniden yaşıyor.
Cinnah Caddesi’ndeki büyükelçilik binasında “Penşir Arslanı” Şah Mesut’un 2001 yılında hayata veda ettiği acı olayı anlatırken hala duygulanıyor. Bürokrasi Koridorları’nda sesi yankılanan Afganistan’ın Ankara Büyükelçisi Mesut Halili, “Patlamadan Şah Mesut’un cebime koyduğu pasaport sayesinde kurtuldum. Deri kaplı pasaport cebimde olmasaydı kalbime altı şarapnel saplanacaktı” diyor. Her gün Mevlana okuyor İç çekerek anlattığı dokuz yıl önceki olaydan sonra vücuduna yerleşen yüzlerce şarapnel parçasına inat, yeniden doğan Halili, Şah Mesut’un yıllardır unutamadığı dostluğunu kalbinde saklıyor. Her sabah güne “Her ne olursan ol yine gel” diyen Mevlana’yı okuyarak başlayan Halili, Konya’daki Mevlana Müzesi’ni “aşkın”, Atatürk’ü ise “çalışmanın” sembolü olarak tanımlıyor. “Atatürk iyi ki Ankara’yı Başkent yapmış” diyen Halili, Başkent’e olan hayranlığını gizlemiyor. Şiir yazmayı çok seven Halili, Süheyla Hanım ile 30 yıldır aynı yastığa baş koyuyor. Fırsat buldukça Ankara’yı gezdiğini söyleyen Halili, kısa bir süre önce restore edilerek, turizme kazandırılan Çengelhan Rahmi Koç Müzesi’ne uğramayı da ihmal etmiyor. “Eşimle Koç Müzesi’ne gidip kahve içiyoruz. Müzelere gitmekten çok hoşlanıyoruz. Buralara giderek Türkiye’nin geçmişini görüyoruz” diyen Halili, Ankara’ya olan hayranlığını ise şu sözlerle anlatıyor: Öldüğümde “Mesut öldü” diyecekler “Ankara günden güne gelişen; müzeleri, galerileri, konserleri ve senfonileriyle metropolitan bir şehir. Ankara yavaşça, ama düzenle büyüyor. Ankara’ya sadece liderler, politikacılar, parlamenterler değil, sanat ve kültür de katılıyor. Ankara’da gitmeyi seçtiğim iki yer var. Eğer eski Ankara’yı görmek istiyorsam kale ve çevresine gidiyorum. Özellikle son iki yıldır kale çok gelişti. Küçük dükkanlar, küçük restoranlar, küçük kahveler... Eğer Ankara’yı tepeden görmek istiyorsam, Estergon Kalesi’ne gidiyorum.” Mütevazılığıyla herkesi kendisine hayran bırakan Halili, “Ben doğduğumda annem ismimi Mesut koydu, büyükelçi koymadı. Öldüğümde de insanlar ‘Mesut öldü’ diyecek ‘büyükelçi öldü’ demeyecek” diyor.
Başbakan’ın Şeb-i Arus talimatı uykusuz bıraktı
BÜROKRASİ koridorlarında bugünlerde Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Ankara-Konya arasını 1.5 saate indirecek olan hızlı tren projesiyle ilgili “Şeb-i Arus’a yetiştirin!” talimatı konuşuluyor. “Planladığımız gibi giderse Şeb-i Arus törenlerine kadar hattı açacağız” diyen TCDD Genel Müdürü Süleyman Karaman’ın ise proje nedeniyle yoğun bir tempoda çalıştığı dillendiriliyor. Yüksek Hızlı Tren’le (YHT) Türkiye’nin yarım yüzyıllık rüyasını gerçeğe dönüştüren Karaman ve ekibi, Ankara-Konya hızlı tren hattını 17 Aralık’taki Şeb-i Arus törenlerine kadar tamamlamak için gece gündüz demeden çalışıyor. Git gel Konya 2.5 saat Ankara-Eskişehir arasında bir yıldan beri hizmet veren hızlı trenin ikinci etabı olan Ankara-Konya hattında alt yapı çalışmaları tamamlanırken, üst yapıda son sinyalizasyon işlemleri yapılıyor. TCDD personelinin çalışmalara “hız verdiği” 306 kilometrelik hat sayesinde Ankara ile Konya arasındaki mesafe 1 saat 15 dakikaya inecek. Böylece “Git gel Konya altı saat” sözü de tarih olacak. Hızlı trenin TCDD personelinin hızına yetişip yetişmeyeceğini ise trenler raylarla buluştuğunda hep birlikte göreceğiz.
72 yaşında yeniden doğdu
1938’den başlayarak, hastaneye taşıdığı birçok yaralının hayata dönmesini sağladı. Bugünlerde Türk Kızılayı’nın 72 yıllık ilk motorlu ambulansı “ömrünü tamamladı” denilirken hayata geri döndü. 1938 yılında Vehbi Koç’un talimatıyla ambulans olarak tasarımı yapılan ve o dönem Kızılay’a teslim edilen Ford’un “Büyük 8” isimli aracı yenilendi. Hurdalığa gitmek üzere çekiciye yüklenirken, son anda restore edilmek üzere Kızılay Ankara Şubesi’ne teslim edilen aracın orijinal haline getirilmesi tam üç yıl sürdü. Bu süreç boyunca Ankara’daki esnaflar aracın “yeniden doğmasında” büyük çaba harcadı. Kızılay Genel Başkanı Tekin Küçükali de tarihi ambulansın ilk haline dönebilmesi için gerçekleştirilen çalışmaları gün gün takip etti. Onlarca yaralının hastaneye yetiştirilmesi için kilometrelerce yol giden tarihi ambulansın iç tadilatı ve onarımı da tamamen orijinal parçalar kullanılarak gerçekleştirildi. İlk kez Kızılay’ın 1 Nisan’da Bilkent Otel’de yapılan kongresinde görücüye çıkan ve büyük ilgi gören “Büyük 8”, son olarak Atatürk Kültür Merkezi’nde yapılan Büyük Ankara Festivali’nde sergilendi.