Yunanistan’daki borç krizinin iç piyasaya etkisi

IMF Başkanı Dominique Strauss-Kahn Yunanistan’daki borç krizinin, Avrupa’nın geri kalanına yayılma riski bulunduğunu ama Fransa, Almanya gibi büyük ülkelere yayılma riski bulunmadığını belirtmiş.

Buna karşılık aynı Strauss-Kahn, Euro bölgesinden bir tek ülkenin bile Euro’dan çıkması halinde, bunun Euro’nun sonu olabileceğini de kaydetmiş.
Strauss-Kahn ne kadar Fransa ve Almanya’nın tehlikede olmadığını söylese de, zaten bu ülkeler de Euro nedeniyle derinden etkilenmeye başladı. O nedenle hiçbir Avrupa ülkesinin Yunanistan krizinden muaf kalması mümkün değil. IMF Başkanı belli ki “uyarı vazifemi yapayım ama paniği de büyütmeyeyim” diye böyle söylemiş.
Bırakın Avrupa’yı, Euro kullanan ülkeleri, küresel ekonominin bundan etkilenmemesi mümkün değil. Tabi ki bizim de...
Bir bankacı arkadaşımın dediği gibi; aslında her şey kitaba uygun gidiyor... Bankacılık krizini kamu karşılarsa ardından borç krizi geliyor, borç krizini aşmak için paranızın, varlıklarınızın değeri düşüyor, bunun ardından da enflasyon, belki de hiperenflasyon geliyor.
Şimdi çok açık biçimde küresel bazda, kitaplardaki bu süreci yaşıyoruz.
Euro’nun dolara karşı değer kaybı devam ediyor, parite 1.30’un altına indi. Son 6 ayda Euro’nun değer kaybı yüzde 15’i buldu, daha ne olsun? Bu gidişle Euro daha da değer kaybetmeye devam edecek.
O nedenle Almanya’nın, Fransa’nın etkilenmemesi mümkün değil.
Bu sürecin bize etkisine bakacak olursak; Yunanistan krizi için içten içe sevinenlerin, sonuçta büyük pişmanlık duyacağını rahatlıkla söyleyebiliriz.
Çünkü zaten içeride küresel krizin etkileri nedeniyle, makro ekonomide bazı bozulmalar görmeye başlamışken, bir de üzerine Yunanistan krizi geldi. Şimdi bu makro ekonomik etkilerin daha da hızlandığını göreceğiz... Aslında şimdiden görmeye de başladık.
Bunun da ötesinde Yunanistan krizinin tüm Avrupa’yı sarması, orta ve uzun dönemde Türkiye’yi başka ülkelerden çok daha fazla olumsuz etkileyebilir. Özellikle de krizden çıkışta rekabet ettiğimiz diğer gelişmekte olan ülkelere kıyasla daha olumsuz etkileyebilir...
FAİZ VE KURA ETKİSİ
Türkiye’nin ithalatının daha çok dolar bazında, ihracatının Euro bazında olduğunu hatırlar, Avrupa’da yaygınlaşacak krizin tüm Avrupa ülkelerinin satın alma gücünü azaltacağını hesaba katarsanız, bu ülkelere mal satan Türkiye için ne kadar kritik öneme sahip olduğu kendiliğinden ortaya çıkar.
Zaten Yunanistan krizinin ilk sonuçlarını faizler üzerinde görmeye başladık. Açıkcası zaten faizde bir artış trendi başlamıştı ama faizde çift haneyi mayıs sonunda, hatta haziran ayı sonu bilançoları tamamlandıktan sonra göreceğimizi tahmin ediyorduk. İşte bu süreç hızlandı.
Dün Hazine kağıdı faizleri, ihale sonrası yüzde 9.60 seviyesine çıktı. Kriz derinleşirse mayıs sonunu bulmadan çift haneyi görmemiz mümkün. İşte size Yunanistan krizinin ilk sonucu...
Bu arada cari açık probleminin yeniden oluşmaya başladığını hatırlatmakta fayda var. Daha Yunanistan krizi yokken, ithalatın ihracattan çok daha hızlı artması sonucu cari açık problemi oluşmaya başladı. Yunanistan krizi tüm Avrupa’yı sararsa, Türkiye’nin cari açık problemi tahmin ettiğimizden çok daha çabuk biçimde kendisini göstermeye başlayabilir.
Bu noktada da unutmayalım ki; kurların hızlı artışı yani TL’nin çok daha hızlı değer kaybı, bununla birlikte faizlerin çok daha hızlı yükselmesi beraberinde gelebilir...
Merkez Bankası “itibarını düşünerek hareket edeceğini” söyledi ama son tavırlarıyla kendi itibarından çok hükümetin itibarını düşündüğünü gösteriyor. Merkez Bankası para politikasına dış etkiyi nötr olarak kabul etme eğilimindeydi. Bakalım, bu gelişmeler karşısında hala “Ben faiz artırımını yılın son çeyreğinde başlatacağım” sözünde duracak mı?
Yazarın Tüm Yazıları