Paylaş
Bugün Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanacak enflasyon rakamlarının geçen aydan çok farklı olması beklenmiyor. Mayısta tüketici fiyat artışları yüzde 0.45, yıllık TÜFE artışı yüzde 11.72 olmuştu. Bugün açıklanacak rakamların da benzer olması, yıllık enflasyon oranlarının yüzde 11.5 ile 12 arasında bir yerlerde gerçekleşmesi bekleniyor.
Hafta sonunda açıklanan İstanbul Ticaret Odası (İTO) fiyat endeksi sonuçları, her ne kadar iki endeks arasında ciddi farklar olsa da, benzer tablonun haziran ayı sonunda da devam edeceğini gösteriyor.
Haziran ayının son günlerinde hükümetin enflasyonla mücadele için harekete geçtiğini gördük. Et fiyatları başta olmak üzere, tarım ürünleri fiyatlarındaki aşırı artışları engellemek, gıda enflasyonunu aşağı indirmek için terbiyevi ithalat kararları alındı. Terbiyevi ithalatın çift taraflı etki yarattığını geçmiş deneyimlerden biliyoruz. Yani et ve tarımda ithalatla fiyatları dengelemeye kalkıştığınızda, orta vadede bu sektörde üretimin zayıflatıldığını görürsek kimse şaşırmasın. Çünkü bu terbiye sopasının yerinde ve dozunda kullanıldığı pek görülmediği gibi, önceden bilgi alan aracıların zengin edilmesi, üreticilerin bu alandan çekilmesi gibi sonuçlar yaşanması da kaçınılmaz olabiliyor.
Hükümet, her yıl tütün ve alkolde, enflasyona bağlı temmuz ayında vergi artışı yapardı. Bu kez alkolde vergi zammının devam edeceği, buna karşılık sigaraya yıl ortası vergi artışının yapılmayacağı açıklandı. Tütünde kaçağın yüksek fiyatlar nedeniyle arttığını biliyoruz ama bence bu artıştan vazgeçilmesinin asıl sebebi, enflasyon oranları olarak gözüküyor. Sigara zamlarının enflasyona yapacağı katkı böylece önlenmiş olacak. Kaçağın giderek hızlandığı alkollü içki fiyatlarına ise vergi zammı yapılacak. Bunun de enflasyona etkisi olur ama tütün ürünlerine göre düşük düzeyde kalır. Zaten alkoldeki vergi zamlarının ideolojik yönünün bir süredir baskın olduğu da ortada.
Sigaraya yapılan zammın vergi gelirlerine olumlu etkisi olacaktı ama Maliye bundan vazgeçmek zorunda kaldı. Buradan kaynaklanan kayıp büyük olmaz ama zaten genel olarak bu yılın bütçesi sıkıntılı geçiyor. Maliye Bakanı’nın da arada itiraf ettiği gibi; bu yıl bütçe açığı beklentilerin üzerinde gerçekleşecek gözüküyor.
Geçen hafta açıklanan dış ticaret verileri, bu yıl cari açığın da büyüyeceğinin açık kanıtı gibiydi. TÜİK mayısta, geçen yılın aynı ayına kıyasla, ihracatın yüzde 12.5 artıp 13. 6 milyar dolara, ithalatın ise yüzde 21.7 artarak 20.9 milyar dolara çıktığını açıkladı. Yani dış ticaret açığı mayısta yüzde 43.3 oranında artıp 7.3 milyar dolara çıktı. Et ve tarım ürünleri ithalatının hız kazanmasının, dış ticaret açığına da artırıcı etki yapması kaçınılmaz gözüküyor.
Tüm bu veriler, aslında büyüme harekete geçtiğinde, dengelerde aşırı ısınmanın başladığını gösteriyor. Yani ekonominin yapısı, sorunsuz büyüme kapasitesi iyice düşecek biçimde, bozulmuş görünüyor. Kurda daha önce yaşanan aşırı artışın etkisi hala devam ederken, buna talep artışı eklendiğinde enflasyon yüksek banta oturdu. Yine talebe bağlı ithalat artışı büyürken, büyüme ve seçim kaygılarıyla mali disiplinden kopuşun başlaması bütçe açığını büyütüyor.
Literatürdeki “çifte açık” ile karşı karşıya kalmanın eşiğindeyiz ve bunlar ciddi alarm işaretleri.
Paylaş