IMF’le ilişkiler yine savsaklandı, artık adet olduğu üzere, yine son dakikaya gelindi. Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener bu hafta, Bankalar Yasasında değişiklik öngören yasa ile, Gelir İdaresine ilişkin yasanın TBMM gündemine geleceğini söyledi.
Bunun dışında sosyal güvenlik yasa tasarısının da TBMM gündemine gelmesi gerekecek.
Kısacası; bugün yapılacak Bakanlar Kurulu’nun gündemi yine ekonomi ağırlıklı olacak.
Bu toplantıda yasalarda gelinen noktayla birlikte, Hükümetin vereceğini açıkladığı, IMF’in karşı çıktığı teşvikler de masaya yatırılacak. Açıklanan teşviklerin hepsinin verilmesi halinde 3-4 katrilyonluk ek tedbir gerektiği, bunların nereden karşılanacağı, bunları vermekten vazgeçilmesi ile getirilecek ek önlemlerin maliyetleri de herhalde bu toplantıda tartışılacaktır.
Görünen o ki; IMF daha önce saydığı, ekonomi yönetiminin kabul etmiş göründüğü ama sonradan çarkettiği bazı konularda, taviz vermez bir tutum sergileyecek. Bu nedenle bizim tahminimiz o ki; başta ‘49 ile çıkarılan teşviklerin mevcut yatırımlara da uygulanmasından vazgeçilmesi’ olmak üzere, açıklanan bazı teşviklerin uygulanmasından vazgeçilecek ya da bunlar ‘ertelendi’ diye açıklanacak.
Bunun yanısıra özellikle çiftçilere dönük bazı teşviklerden vazgeçilmeyeceğini, ya da bir bölümünden vazgeçilmeyeceğini tahmin ediyoruz. Bunlar her iktidarın sevdiği mazot- gübre destekleri olabilir. Belki bu destek azaltılabilir ama tümüyle vazgeçilmesini beklemiyoruz.
Dolayısıyla bazı ek harcamalardan vazgeçilirken, bazılarından vazgeçilmeyeceğini, ek kaynak ihtiyacının 1-2 katrilyon liraya indirilmesine çalışılacağını tahmin ediyoruz.
IMF BANKALAR YASASINDA KARARLI
Tabi bu ek kaynak ihtiyacı azaltılsa bile, yine de ek önlemlere ihtiyaç olacak. Bunun bir bölümünün bütçeden faiz ve personel dışında toptan kesintiler yoluyla karşılanmasına çalışılabilir. Çünkü artık yeni yeni vergiler koyup, yine akaryakıt, sigara içki vergilerini artırmanın sonuna gelindiğini, herhalde bakanlar ve Başbakan da görüyordur. Bu nedenle mümkün olduğunca yeni vergi koymadan işin çözülmesine çalışılacağını tahmin ediyoruz.
Peki bunlar yapılmazsa ne olur?
Bizce IMF ve Dünya Bankasıyla zaten gerilmeye başlanan iplerin daha fazla gerilmesine piyasaların tahammülü yok. IMF’in Financial Times açıklamasından sonra piyasaların havasının bozulmaya başladığı görülüyor. Haftanın son günlerinde 5 yıllık tahvil ve Moody’s açıklaması nedeniyle belki işler yeniden rayına girer gibi gözüktü ama, altında daha temelli bir şey yoksa, bu geçici olur. Yani IMF’le yeni stand-by anlaşması artık kesinleştirilmezse işler tersine dönebilir. Bizce piyasaların yeniden iyiye dönmesindeki en büyük neden ‘Hükümetin IMF’le anlaşma konusunda olumlu tutumunun dış piyasalardaki oyunculara yansımış olması’dan kaynaklanıyor. Yani Moody’s, bir yerlerden tüyo almasa,tam da bu kritik dönemde not artırımına gitmez, beklerdi. Tedirgin olup geri dönmeye başlayan yabancılar da yeniden alıma geçmezlerdi.
Bu nedenle, bir yandan bütçe disiplinini yeniden sağlayan, yani harcamaları kısıp, ek harcama gerektiren teşvikler için de yeni kaynak arayışının artık somutlaşacağı bir haftaya şahit olacağız. Bu tedbirler için takvim yine sıkıştdı.
Öte yandan ise yasalaşması gereken Gelir İdaresi Yasa Tasarısı ve TBMM’ye gitmesi gereken Bankalar Yasası değişikliklerinde de, IMF’le artık mutabakata varmak gerekecek. Gelir idaresinde son rotüşlar bu hafta, bizce IMF’le masaya yatırılıp kesinleştirilir.
Bankalar Yasasıyla ilgili ise, BDDK yönetiminin bazı ‘grupsal dayatmalar’da ısrar ettiği görülüyor. Bu nedenle, BDDK’nın en kritik dönemde IMF ve Dünya Bankası ile arası bozuk. Ancak bizim öğrendiğimiz kadarıyla IMF tarafı özellikle denetimdeki murakıp tekelinin kırılması konusundaki görüşlerinde ısrar ediyor. Bu ısrarlarını ilgili Hükümet üyelerine de geçtiğimiz hafta tekrar aktarmış durumdalar.
Bankalar yasasında da, dananın kuyruğu bu hafta kopacak gibi gözüküyor.
Kısacası; önümüzdeki hafta hareketli bir hafta olmaya aday...