Paylaş
Bence bu nedenle, yani büyüme temposunu yavaşlatmamak için, özellikle finansal sisteme çeki düzen verilmesine ilişkin tedbirlerin uygulamaya konması geciktiriliyor.
Belli ki özellikle gelişmiş ülke yönetimleri, hemen hızlı büyüyüp, özellikle finansal kesime verdikleri devlet paralarını, bir an önce geri alabilmenin peşinde. Çünkü yapılacak seçimlerde, o parasını kullandıkların halkın tekrar kendilerini seçmemelerinden korkuyorlar.
Sıfır faizle verilen devlet paraları tekrar kriz öncesinde olduğu gibi, riskli finansal araçlara gitmeye başladı. Halbuki krizden sonra G-20 dahil tüm otoriteler bu riskli, türev piyasaların disipline edilmesinin şart olduğunu söylemiş, kriz için alınan önlemler arasında bu disiplin baş sıralarda sayılmıştı.
Ancak bir yılı geçmesine rağmen kriz için alınan tedbirler arasında finansal araçlara disiplin getirecek hiçbir kural ya da tedbirin getirildiği görülmedi.
Finansal piyasalardaki hızlı büyümenin sonunda reel sektöre de yansıyıp tüm dünyanın yeniden hızlı büyüme temposuna girmesi bekleniyordu. Ancak, bu plan son dönemde biraz aksamaya başladı. Bu nedenle “yeni balonlar” konusundaki kaygılar, dolayısıyla ikinci dalga beklentileri tetiklendi.
Geçen hafta sonunda IMF Başkanı Dominique Strauss-Kahn’dan bu konuda bir uyarı geldi. “Dünya vatandaşlarının bir başka kurtarma operasyonuna daha ödeme yapmak istemeyeceği”ni kaydeden Kahn, “ekonomi toparlanır, finansal piyasalar normalleşirken, krizin yarattığı ivedi reform gereksinimiyle finans sektörünün gelişmesini beslemesi istenen ‘düzenleme’ reformu taahhütlerinin azalmasından kaygı duyuyorum” demiş. “Tarihi pencere”yi kaçırmanın kayıp olacağını, daha güvenli ve istikrarlı bir finansal sistem için harekete geçilmesi gerektiğini kaydeden Kahn, yeni bir kurtarma planına razı olmayacak halkın “korumacılık” talep edebileceğini, buna ise izin verilemeyeceğini çünkü küresel düzeyde birbiriyle bağlantılı hale gelmekten çok şey kazandığımızı söylemiş.
DUBAİ’NİN ETKİLERİ
Bayram tatili nedeniyle bizi etkilemedi ama dünya Dubai krizi ile çalkalanıyor. Toplam 80 milyar dolarlık borcu bulunan Dubai Hükümeti, bu borcun 59 milyar dolarına sahip devlet şirketi Dubai World’un ödemelerini 6 ay askıya alacağına açıkladı. Gözlerin çevrildiği en büyük Emirlik Abu Dhabi yönetimi, yardım ederken seçici olacağını açıkladı.
Şimdi, Dubai’nin borç ödeme sorununun, en yoğun borçlu oldukları Avrupa bankaları başta olmak üzere, tüm bankacılık sistemini olumsuz etkilemesinden korkuluyor. Avrupa bankalarının durumu zaten belliyken bir de bu ağır sorun geldi.
Ünlü uluslararası yatırımcı Mark Mobius, “Eğer Dubai iflas ederse bu bölgeyi tehdit eder” demiş ve Dubai’ye ilişkin kaygıların piyasalar için bir dinlenme ve geri çekilme için tetikleyici olabileceğini belirtmiş. Mobius, geçenlerde Türkiye’ye geldiğinde piyasalarda yüzde 20’lik bir düzeltmeden söz etmişti...
Bayram tatili sırasında dışarıda tüm dengeler altüst oldu, Londra piyasasında TL dolar karşısında 1.55’e kadar geriledi.
Bence Dubai vakası, daha tam olarak belli değil ama küresel anlamda riskin denetlenmemesinden kaynaklanacak sorunların bir örneği. Finans kesiminde şişen balonların patlamak için hep böyle olaylar bulduğunu da unutmamak gerek.
Bu arada bırakın alacakları tehlikeye giren Avrupa yöneticilerini Rusya Başbakanı Putin bile Dubai sorununun kendilerini olumsuz etkileyeceğini söylemiş. Ama Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Dubai sorulduğunda hemen “bize bir şey olmaz” deyivermiş.
Bence biz bu krizi, yaşanan süreci, bir türlü anlayamayacağız herhalde...
Paylaş