Vurun bankalara

YAŞANAN krizin bütün faturası bankalara çıkarılmıştı, aynı eğilim devam ediyor. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu'nun (BDDK) hazırladığı son taslak da, bankalara tepkinin devam ettiğini gösteren çok önemli bir örnek.

Kısacası; yaşanan bütün sıkıntıların sorumlusu bankalar ve bankacılar olarak görülüyor ve bankaların ‘günah keçisi’ durumu devam ediyor.

Bir bankacı BDDK’nın hazırladığı son taslak bağlamında durumu şöyle özetledi:

‘BDDK’nın suçu yok ki; halk bankaları suçlu görüyor, politikacı bankaları suçlu görüyor tabi ki BDDK da bunun etkisiyle bütün yükü bankalara yüklüyor.’

BDDK’nın dediği gibi, gerçekten son taslakla birlikte ‘AB uyumu’nun iyice öne çıktığı gözleniyor. Bankacıların itiraz ettiği konulardan biri de bu. Bankacılar, ‘Her kesim AB mevzuatından, şartlarından muaf, sadece bankalar uyarsa işler düzelir sanılıyor’ diyorlar.

BDDK, hazırladığı taslakla bankaları iyice sıkıştıracağını gösterirken, bir yandan da ‘kredi kartlarına sınır’ getireceğini söylüyor. Normal olarak bakıldığında, herkesin kredi kartlarında istediği gibi davranması gerekmez mi? Elbette gerekiyor ama vatandaşın her taraftan kredi kartı almasının sorumlusu da, kredi kartlarından fazla harcama yapmasının sorumlusu da sanki bankalar gibi bir imaj oluştu.

Aynen tüketici kredilerinde olduğu gibi... Kamuoyunda oluşan imaj şu: Tüketici kredisi veya kredi kartı çok kullanılıyorsa, bunu çok kullanıp zorda kalan vatandaşın suçu yok, bütün suç tüketici kredisini kullandıran, kredi kartını veren bankada...

Düşünsenize; öyle bir sistem ki; tüketici kredisi alıyorsunuz eğer faizler artarsa bu artış size yansıtılmıyor, ama faizler düşerse gidip yüksek faizli tüketici kredisini kapatıp, aynı biçimde düşük faizli kredi alıyorsunuz.

Yani tüketici kredisini daha çok kullanın diyen, cazip kılan bir uygulama...

ÇIĞIRTKANLAR YAYIYOR

Bu uygulama krizden sonra bazı çığırtkanların ‘bu bankaların suçu, vatandaşlar intihar ediyor’ söylemini yaymasıyla oluşturulan kamuoyu baskısı nedeniyle alındı. Bankalar bu durumun düzeltilmesini istiyorlar ama BDDK, ‘Tüketici Yasası'nda, bizle ilgisi yok’ diyerek bunu savsaklıyor. Eğer BDDK’nın görevi bankaların mali durumunun iyileştirilmesi risklerinin kontrolü ise ‘bizim alanımız dışında’ bahanesini bırakıp, bu durumu düzelttirmeye çalışması gerekmez mi, bu BDDK’nın görevi değil mi?

BDDK bu durumu mevcut veri kabul edip, "risk" açısından tüketici kredilerinde ve kredi kartlarında bankaların girdikleri riskleri azaltmak amacıyla böyle bir uygulamaya kalkışıyor.

BDDK bu yetmiyormuş gibi ‘Müşteri Uzlaşı İdaresi’ kurarak, bankalara dönük baskıyı ve formaliteleri biraz daha artırıyor. Böyle bir uygulamanın reel sektörün, vatandaşın hoşuna gideceği kesin. O nedenle BDDK’nın da, durumu kökünden düzeltmek yerine, bu haksız baskıya itiraz etmeden, uzlaşı idaresini uygulamaya sokmak istediği gözleniyor.

Bankalara ilişkin bu kadar baskıcı bir tutum izlenirken, reel sektöre ilişkin henüz disiplin sağlayıcı tek bir şey de gözlenmiyor. Sanki ekonomi sadece bankalardan oluşuyor...

Bankalara, uygulanan para politikaları kanalıyla belli mesajlar veriyorsunuz. Bankacılar bu mesajı doğru algılayıp, örneğin Hazine’ye borç vermeye başlıyor, sonra dönüp ‘O kadar borç vermeseydiniz, suçlu sizsiniz’ diyorsunuz. Sonra politika değişiyor ‘tüketici kredisi kullandırın’ mesajı alıyorlar, sonra ‘fazla tüketici kredisi verdiniz, suçlusunuz’ diyorsunuz. Şimdi ‘reel sektöre kredi verin’ mesajı alıp ona göre hareket ediyorlar, demek ki yakında ‘reel sektöre fazla kredi verdiniz, suçlusunuz’ denilecek...

Yani genel politikaları yapan sizsiniz, bankalar ona uyuyor, suçlu oluyor. Sicil affı çıkarıyor sonra ‘af çıktı niye vermiyorsunuz’ diyorsunuz, kredisini geri ödemeyene af çıkartıyorsunuz, yani karşısındakileri suça teşvik edip sonra da bankalara dönüp ‘siz suçlusunuz’ diyorsunuz. Üstüne üstlük halka da ‘bankalar suçlu’ diye anlatıyorsunuz. Böyle şey olur mu?
Yazarın Tüm Yazıları