Paylaş
Uluslararası Enerji Ekonomisi Birliği (IAEE) Başkanı Boğaziçi Üniversitesi öğretim üyesi Gürkan Kumbaroğlu, Türkiye’nin hem enerji ‘hub’ı olması açısından önemli fırsatlar yakaladığını, hem de Paris sözleşmesi aşamasında daha etkin rol alması gerektiğini söyledi.
IAEE tarafından her yıl düzenlenen ve bu yıl Enerji Ekonomisi Derneği (EED) tarafından Antalya’da düzenlenen Dünya Enerji Ekonomisi konferansı dün başladı. Açılış konuşmasını yapan Kumbaroğlu yenilenebilir enerji yanında kömür ve nükleer enerjinin de ele alınacağı toplantılarda 63 paralel, 11 ana oturum olmak üzere toplam 74 oturum ve 2 çalıştayın gerçekleşeceğini söyledi. 100’ü aşkın ülkeden 400’ün üzerinde katılımcının bulunduğu organizasyona, master ve doktora ağırlıklı olmak üzere çok sayıda öğrencinin katılımı da dikkat çekti. Bunda, organizasyon kapsamında enerji ekonomisi alanında öğrenciler arasında düzenlenen makale ve afiş yarışmalarının da etkisi vardı.
Prof. Dr. Kumbaroğlu, özel sohbetimizde de enerji alanında Türk Akım ve TANAP sayesinde Türkiye’nin enerji ‘hub’ı olma fırsatını yakaladığını, bunu iyi kullanması gerektiğini, hata yapılmaması gerektiğini söyledi. Türkiye’nin Kyoto sürecinde çok geç kalıp fırsatları kaçırdığını kaydeden Kumbaroğlu, Kyoto protokolünü en son sıralarda, 186. ülke olarak imzaladığımızı hatırlattı. Paris sözleşmesi sürecinde bu gecikmeden ders alıp, hem daha aktif katılım, hem de imza aşamasında ülkenin çıkarlarının daha iyi savunulması gerektiğini belirtti.
Yapılan bu konferansın dolaylı olarak Paris Sözleşmesi sürecine de katkı yapacağını, burada tartışılan konuların dikkate alınacağını kaydeden Prof. Kumbaroğlu, sözleşmeye aktif katılım ile Türkiye’nin küresel iklim değişikliği konusunda bölge liderliği de yapabileceğinin altını çizdi. Çin’in GSYH’de birim başına karbon salınımını 2020’ye kadar yüzde 40 azaltmaya yönelik açıkladığı hedefi hatırlatan Kumbaroğlu, Türkiye’nin emisyon artışını frenleme konusunda biran önce hedeflerini belirleyip, çevresindeki ülkelere yön gösterici olma fırsatı bulunduğunu, bu yolla ülke çıkarlarının daha iyi savunulabileceğini söyledi.
KALKINMA-KARBON TARTIŞMASI
Aslında Kumbaroğlu’nun vurguladığı karbon salınımı toplantıların odağını oluşturuyor desek yeridir. Dün ilk oturumda küresel iklim değişikliği tartışıldı ve sık sık kalkınma ile karbon salınımı çelişkisi üzerinde duruldu. Özet olarak gelişmekte olan ülkelerin daha yüksek kalkınma isteğinin normal olduğu, bunun da karbon salınımını artırdığı yani küresel iklimi ister istemez bozduğu belirtildi.
Aynı şekilde küresel iklim değişikliğinde 2 derece artış hedefine ulaşılıp ulaşılamayacağı da tartışılırken, buna ilişkin “adaptasyon mu hafifletme mi” tartışması da sık sık gündeme geldi. 2 derece artış hedefine ulaşmanın zor olduğu konuşulurken, bunun yerine sıcaklık artışının sakıncalarını giderme yollarının daha iyi araştırılması gerektiği de belirtildi.
Özet olarak; kalkınma ve dünyadaki açlık ve savaş gerçeği de göz önünde bulundurularak, teknolojinin enerji verimliliği ve karbon salınımını azaltacak biçimde kullanımının ve daha çok araştırma yapılmasının gerekliliğine değinildi. Fosil kaynaklar ve nükleer yerine daha pahalı olan yenilenebilir enerji kaynaklarının şart olduğu ama bunun yaygınlaşmasının da, mevcut maliyetlerle, gelişmekte olan ülkelerin kalkınma ihtiyacı nedeniyle zorluğuna dikkat çekildi.
Paylaş