Paylaş
Şimdi bölgemizde yaşananlar; Türkiye’nin Irak, İran ve Doğu Akdeniz gazında söz sahibi olması için ciddi fırsatlar yarattı.
Çoktandır bile bile adım atmadık ama Rusya ile son kriz, enerji güvenliğimiz olmadığını açıkça gösterdi. Alternatif arama yerine Şanghay Beşlisi’ne katılım deyip, bu hale geldik.
Türkiye’nin bölgede özellikle doğalgazda önemli fırsatları var. Yılda Kuzey Irak’tan 20, Doğu Akdeniz’den 10 milyar metreküplük doğalgaz alım imkanı var. Bu oyunu doğru oynarsak; hem kendi arz güvenliğimizi güvenceye alabilir hem de Avrupa ile işbirliği yapıp, Avrupa Birliği hedefi doğrultusunda enerjiyi kullanarak daha sağlıklı yürüme imkanı olur. Ama bunun için tekrar söylüyoruz; enerji oyununun tavla değil, büyük bir satranç olduğunu görmek gerekiyor.
Bu bir parti ya da hükümet meselesi değil; tüm partilerin katılımıyla, uzlaşma ve barış ortamı içinde ulusal politika oluşturarak yürümek gerek. Çünkü gelecek kuşaklarımızın refahını belirleyecek; istikrarlı yüksek büyümeyi sağlamak adına büyük imkan verecek, işsizliği kalıcı biçimde düşürecek çok önemli bir tercihten söz ediyoruz.
Rusya tabi ki yılda 35 milyar metreküp gaz alımı yapan Türkiye’nin alternatif kaynaklar yaratmasını engellemeye çalışacaktır, bu doğal ve yaşananlar biraz da bu açıdan görülmeli.
İsrail, Mısır’daki gaz kaynağı keşfinden sonra Türkiye’ye artık eskisinden daha fazla mahkum. Biran önce mekanizma belirleyip, pahalı gaz arama için gereken finansmanı bulmak için anlaşma yapmak, Türkiye’den gazı satmak zorunda.
Avrupa enerji arz güvenliği için Türkiye ile işbirliği yapma ihtiyacı duyuyor. AB ile enerji faslının açılması söz konusu, bu çerçevede karşılıklı anlaşmalarla ortaklık büyüyebilir.
Bir analistin söylediği gibi; ABD Irak’taki kaynakların büyüklüğünü görüyor, Türkiye’ye “Bu kaynaklar tek başına senin olamaz, Avrupa ile paylaş destek vereyim” mesajı veriyor. Zaten Türkiye’nin de bu kaynaklara tek başına sahip olabilmesi finans ve diplomatik güç açısından mümkün değil; oyunu Batı ile ama mümkün olduğunca çıkarını büyütecek biçimde oynamalı.
BÜROKRASİ DEĞİŞİYOR
Türkiye’nin enerji merkezi olması gerektiği açık ama nasıl oynanacağı da hayati öneme sahip. Batı ile birlikte, yetkin kadrolarla, parti ve kişisel çıkar değil ülke çıkarı düşünülüp oynanması gerekiyor. Şimdiye kadarki şirket kıyakları bu konuda korkuların artmasına neden oluyor.
Bence; bunu devlet şirketi yapmalı ama Botaş gibi yıllardır yönetimi atanmayan kurumlarla değil. Bunun için Turkish Energy Company’yi (TEC) kurmuştu iyi modeldi ama çalıştırılmadı. Bu kurumun siyasi olmayan yetkin kadrolara sahip olması ve üretimden satışa uzmanlarla donatılması gerekiyor. Petrol ve doğalgaz şirketlerinin hisse değerleri, 2 yıl önceye kıyasla yüzde 10’una kadar inmişken, bence özellikle Kuzey Irak’ta TEC’n şirket almasının tam zamanı. Mevcut şirketlere ortak olup, satın alıp yeni sahalar alması, bu dönemde atak olması gerek.
Ama bu oyun iktidara yakın şirketlerle oynanmaya çalışılırsa, her şey biter, fırsat kaçar.
Enerji Bakanlığı Müsteşarı Metin Kilci emekliye ayrıldı, şimdi tüm kadronun değişeceği söyleniyor. Kilci DPT’den yetişmiş, özelleştirmenin başında son dönemin en önemli başarılarına imza atmış, enerjide tüm işleri yöneten, hataları engelleyen, namuslu ve yetkin bir bürokrattı ama yeni yönetimde belli ki kabul görmedi.
Evet, Türkiye enerji merkezi olabilir, olması gerekiyor ama hamasetle dış politika yaparak bu oyun tehlikeye atılmamalı. Siyasi, kişisel çıkar ve hamasi kaygıları bırakmış, akılla oynayacak, ülkesini düşünen donanımlı kadrolarla bu mümkün.
Paylaş