Paylaş
Enflasyondaki düşüş eğilimine rağmen zaten bu toplantıda faiz indirimi kararı verilmesi çok düşük bir ihtimal olarak gözüküyordu. ABD Başkanı Trump’ın Suriye’deki gelişmelere ilişkin Türkiye ekonomisini tehdit eden tweeter mesajı bu ihtimali sıfıra indirdi.
Sadece ocaktaki değil, mart ayındaki Merkez Bankası toplantısından da faiz indirimi kararı çıkma ihtimalinin azaldığı söylenebilir. Suriye’ye ilişkin ABD ile yaşanan bu gerginliğin önümüzdeki bir-iki ayda alacağı şekil bu indirimi kararını yakından etkileyecek. Şahsen yarınki toplantıdan faiz indirimi kararı çıkmayacağını ancak seçimden önce mart ayındaki toplantıda bu kararın verilmesine yakın olunduğunu düşünüyordum. Ancak yeni çıkan gerginliğin sürmesi halinde, mart ayında da bu kararın çok zorlaştığını söyleyebilirim.
Burada belirleyici olan tabi ki Türkiye’nin alacağı tavır. Yakında bir seçim olmasaydı Türkiye’nin eli bu gerginliği yönetirken daha rahat olabilirdi. Ancak Hükümetin manevra alanının daraldığı açık; seçim öncesinde bu gerginliği ekonomi ve siyasi alandaki dengeyi çok daha hassas gözeterek yönetmek zorunda kalacaktır.
Son dönemde ilişkilerin iyi gitmesine rağmen Trump’ın “Kürtleri vurması halinde Türkiye ekonomisini yerle bir ederiz” açıklaması, Ankara için sürpriz bir çıkış oldu. ABD’nin Suriye’den çekilmesi sonrası doğabilecek boşluğa izin vermemek, Türkiye’ye olası tehditleri önlemek kaygısıyla askeri hazırlık yapan Türkiye, Trump’ın bu sürpriz çıkışı sonrası yeni bir hareket tarzı belirlemek durumunda kalacak. Trump’ın twitter mesajına karşı Ankara’dan Dışişleri Bakanı ve sözcüler kanalıyla gelen ilk tepkilerin sert görüntülü ama temkinli olduğu söylenilebilir.
UZLAŞMA İHTİMALİ VE PİYASALAR
“Sınırda güvenlik koridoru kurulmasının Türkiye’nin evvelden beri önerisi olduğu”nun altı çizilmesini, bu tehdite rağmen uzlaşma umudunun olduğu biçiminde yorumlayanlar var. Ancak Türkiye ile ABD’nin güvenlik koridorunun içeriği konusunda aynı görüşte olmadıkları tahmin ediliyor. Çünkü Türkiye’nin daha önceki ABD’ye teklifi bu bölgede Türk askerlerinin olması, Suriyeli göçmenlerin bu bölgeye aktarılması yönündeydi. ABD’nin önerisinde ise o bölgede hangi kuvvetlerin yer alacağı konusunda bir netlik bulunmuyor. ABD’nin Türk askerinin hakim olacağı bir güvenli bölgeden söz etmediğini tahmin edenler çoğunlukta.
Ankara’da yeni çıkan gerginliğin alacağı şekil konusunda çeşitli senaryolar konuşulmaya başladı. İki genel senaryodan söz edecek olursak; seçim öncesi oy oranlarını artırmak adına siyasi çatışma havasını sürdürmek hatta seçim öncesi tansiyonu yükseltme ihtimali birinci senaryo olarak gözüküyor. Bu takdirde ekonominin olumsuz etkileneceği, piyasaların bozulacağı kesin. Bu senaryo hayata geçerse, seçim öncesi kurların çok daha yukarılara çıkma ihtimali yüksek denilebilir.
Hükümetin seçim öncesi zaten kırılgan olan ekonomiye öncelik vermesi halinde ise güvenlik bölgesi üzerinden gidilip, uzlaşma çabasının öne çıkması gerekecek. Bu takdirde sorunun çözümü için ABD ile karşılıklı gidip gelen notlar ve ziyaretlerle müzakerelerin başlaması gerekecek. Bu takdirde Türkiye’nin seçime kadar bölgeye sıcak harekat yapma ihtimali de kalmıyor.
Öyle ya da böyle; ekonominin derinden etkilendiği ABD ile ilişkiler yeniden risk unsuru haline geldi. Kısa dönemde bu gelişmelerin piyasaları etkilemesi, dalgalı bir seyre neden olması kaçınılmaz.
Paylaş