Toplu sözleşme ve özelleştirme tepkisi

BÜYÜK kuruluşların özelleştirilmeleri hızlanırken, buna paralel olarak kamu çalışanlarından gelen tepkiler de büyümeye başladı.Daha şimdiden havayolu uçuşlarında adı konmamış iş yavaşlatmaların etkisi görülürken, iş barışının önümüzdeki dönemde Hükümeti zorlayacağının ipuçlarını da veriyor.İşçi konfederasyonlarının yönetimleri, son günlerde yoğun baskı altındalar. Özellikle özelleştirilecek KİT’lerdeki çalışanlar, sendika liderlerinin fazla ses çıkarmamasından yakınıyorlar. Tabandan gelen ‘eylem’ talepleri de buna paralel olarak hızla büyüyor.Özelleştirmeye ilişkin tepkilerin, toplu sözleşme dönemine denk gelmesinin önümüzdeki döneme ilişkin zorlukları artırdığı görülüyor. Yaklaşık 371 bin kişiyi kapsayan kamu toplu iş sözleşmelerinde Hükümet ile Türk-İş bugün yeniden bir araya gelecekler. Böylece Türk-İş yönetimi, Hükümet adına toplu görüşmeleri yürüten Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin ile 3. kez toplanmış olacak. Türk-İş toplu sözleşmelerde, ilk altı ay için reel kayıp, enflasyon ve büyüme payı olarak yüzde 13 oranında zam, ikinci, üçüncü ve dördüncü 6 aylar için ise yüzde 5’er oranında zam istedi ve enflasyonun bu oranların üzerinde gerçekleşmesi durumunda enflasyonun yüzde 100’ünün bu artışa yansıtılmasını talep etti. Hükümet ise buna karşılık, birinci ve ikinci altışar aylar için yüzde 4’er, üçüncü ve dördüncü altışar aylar için de toplam yüzde 5 zam önermişti. Bu arada görüşmelerde işçi kesiminin karşı çıktığı ‘esnek çalışma’ konusunun da Hükümetle ayrı bir tartışma konusu olması bekleniyor. Öte yandan toplu iş sözleşmesi uyuşmazlıklarında, yasal süreci tamamlayan işyerlerinde grev kararları alınmaya başlandı. Yol-İş Sendikası, Karayolları Genel Müdürlüğü’nde grev kararı aldığını açıklamıştı. Hava-İş Sendikası da önümüzdeki 10 işgünü içinde de THY’de grev kararı asacak. Bu nedenle toplu sözleşmelerin bir an önce hükümetle bağıtlanması gerekiyor. İşte özelleştirme tepkisi nedeniyle, toplu iş sözleşmelerinde Hükümetin nereye kadar direnebileceği merak konusu. Enflasyon hedefinin üzerinde verilecek zamların gelirler politikası açısından büyük sakıncalar yaratacağını, enflasyonla mücadele açısından da bu konu hakkında Merkez Bankası’ndan sürekli uyarılar geldiğini biliyoruz.REEL ÜCRETLER İZLENİYORHem enflasyonla mücadele için, hem uygulanan ekonomik programın sağlığı için kamu ve özel sektör tarafından, reel ücretler yakından izleniyor. Bugün Devlet İstatistik Enstitüsü (DİE) tarafından mart ayına ilişkin reel ücret endeksleri açıklanacak. Dün açıklanan işsizlik oranlarına bakıldığında mevsimlik gelişmelerin etkisiyle işsizlik oranının Şubat ayına kıyasla mart ayında 0.8 puan gerileyerek yüzde 10.9’a düştüğü görüldü.Bu nedenle bugün açıklanacak reel ücret endeksleri daha da önem kazandı.Daha önceki yıllarda, yatırımlar artmasına rağmen bunun işsizliği olumlu etkilemediğinden yakınılıyordu. Bu aynı zamanda verimlilik artışı ve kapasite artırımlarına dönük yatırımları işaret ediyordu. İşsizlik oranındaki düşme bir yandan çok olumlu karşılanırken, öte yandan reel ücretler açısından da temkinli bakılan bir oran oldu. Reel ücretlerin istihdamın artmasına paralel olarak, yüksek oranlı artışlara girmesinin, hem enflasyonla mücadele açısından hem de Türkiye’nin uluslar arası rekabet gücünün zayıflaması açısından tedirginlik yaratacağı kesin. Bu nedenle istihdamda dengeli artış ve buna paralel olarak reel ücretlerde dengeli artırımların ortaya çıkması umut ediliyor.İşte toplu sözleşmelerde verilecek zamlar, bu nedenle daha da önemli. Kamuda verilecek zamlar özel sektör zamlarına da baz olacak. Yanısıra, özelleştirme konusunda Hükümetin tepkileri yönetememesi ve işin radikal tepkilere kayması, tedirginliği artıracak başka bir unsur olabilir.Bu nedenle şu anda ekonominin gündeminde yokmuş gibi gözüken, büyümesi muhtemel bu tepkileri, şimdiden iyi yönetmeye başlamak gerekiyor.
Yazarın Tüm Yazıları