Paylaş
Bir süredir değindiğimiz gibi; piyasalarda şimdiye kadar oluşan “Mali disiplini bu Hükümet ne yapıp eder, devam ettirir” algısının artık değişebileceği bir döneme giriyoruz. Uzun sürecek bir seçim sürecinin başlayacağını, artık hem dış hem iç konjonktürün Hükümet açısından eskisi kadar olumlu olmayacağı bir trende girildiğini sürekli akılda tutmamız gerekebilir. Yani ekonomide uzun süredir gördüğümüz, “istikrarı koruma refleksi”nin, oy kaygısı ağır basacağı için, gösterilemeyeceği bir dönem olma tehlikesi var.
Tamam, Başbakan Yardımcısı Ali Babacan mali disiplin yani ekonomik istikrar için, piyasalar açısından bir çıpa görevi görüyor. Babacan görevde kaldığı sürece piyasalarda güven korunabilir gibi gözüküyor. Ancak unutmayalım ki; yeni dönemde Babacan bile mali disiplini korumakta yeterli olamayabilir. Bunu görmek için elbette yeni yılın ilk aylarını beklemek gerekecek ama bu ihtimali göz önünde tutmak gerektiğini düşünüyorum.
Eğer tüm zorluklara rağmen, seçim süreci yani önümüzdeki yılın başında başlayıp, 2014’ü de kapsayan süreçte hala mali disiplin korunacak olursa, gerçekten çok büyük bir başarı elde edilmiş olacak. Umarız bu başarı sağlanabilir...
Piyasaların “Türkiye’nin rating puanının yatırım yapılabilir ülke seviyesine çıkarılacağı” beklentisinin satın alındığı bir dönemde, bunları söylemek çoğu kimseye aykırı gelebilir. Piyasa oyuncuları şu andaki konumu ve olası riskleri nedeniyle Türkiye’nin yakın sürede yatırım yapılabilir ülke puanına kavuşmasının zor olduğunu ama bu işlerin belli olmayacağını, ratingcilerin şimdiye kadar olduğu gibi şimdi de kendileri için sürpriz kararlar alabileceğini söylüyorlar. Piyasa oyuncuları, son dönemdeki piyasa hareketlerine bakıp, “Yabancılar o kadar yoğun biçimde geliyorlar ki; bizim bilmediğimiz bir puan artırımı olacağına artık biz de inanmaya başladık” yorumunu yapıyorlar.
İşte böylesine olumlu havanın estiği bir ortamda, dün gelen işsizlik oranlarında yeniden artışın başladığını gösteren veri bile piyasalarda moral bozucu olmadı.
TREND DEĞİŞİKLİĞİ
Piyasa analizleri, dün açıklanan Temmuz ayı işgücü istatistiklerinin karışık sinyaller verdiğini gösteriyor. Ancak üzerinde mutabık kalınan yorum “Temmuz ayı işsizlik verisi, hem mevsimsel ve takvimsel etkilerden arınmış olarak bakıldığında, hem işgücü katılımı açısından bakıldığında, son dönemde emek piyasasında yaşanan olumlu seyrin artık geriye döndüğünü gösteriyor” şeklinde.
Özetle; büyüme rakamlarına bağlı olarak işsizlikte de bir gerileme dönemine girdik gibi gözüküyor.
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın ve Merkez Bankası’nın da dediği gibi, yılın son çeyreğinde büyüme oranlarında yeniden kıpırdama görebiliriz. Ancak yılın son çeyreği mevsimsel olarak büyümenin tam olarak işsizliğe yansımayacağı bir dönem anlamına geliyor. Yani işsizlik oranlarında bundan sonra artış trendinin yaşanacağı bir döneme girildiği yönündeki tahminler ağır basıyor. Büyümeyi artırdıkça ancak işsizlik oranlarındaki yüksek oranlı artışları bir ölçüde frenleyebilirsiniz ama artışı durduramazsınız deniyor.
İşte bu noktada seçim süreci devreye giriyor. Normal bir yılda belki büyümen oranlarının düşüp işsizliğin arttığı bir süreç politik olarak yönetilebilir ama bir seçim yılında ne olur, yaşayıp göreceğiz.
Paylaş