Sadeleştirme kararı Merkez’in güven kaybını hızlandırdı

MERKEZ Bankası’na olan güvensizlik giderek büyüyor.

Haberin Devamı

İçeride fazla ses çıkaran olmasa da, uluslararası rating kuruluşlarından ve yabancı bankalardan Merkez Bankası’na yöneltilen eleştirilerin dozu da giderek artıyor.

Merkez Bankası yönetimi faizle ilgili olarak önce FED’in faiz artırım kararını beklediğini söylemişti, FED faiz artışlarına başlayınca bu kez hareketsizliğini volatiliteye bağladı. Son olarak ise söz verdiği sadeleştirmeye bir süre daha başlamayacağını söylemeye başladı. Özetle; iç ve dış piyasaların önlerini görebilmesi ve enflasyonla mücadele için klasik para politikasına geri dönüşün biran önce başlaması gerekiyor ama Merkez Bankası her seferinde bir bahane bulup, bunu erteliyor.
Söz vermesine rağmen normal para politikasına dönüşü ertelemesinin asıl nedeni ise piyasalar tarafından, “Hükümet istemediği için faiz artırımına yanaşmıyor, sürekli bir bahane bulup durumu idare etmeye çalışıyor” şeklinde görülüyor. Bu bile, bağımsız olması gereken bir Merkez Bankası’nın itibarını ciddi biçimde zedeleyen bir tavır.
Merkez Bankası’nın raporlarında, Başkan Erdem Başçı’nın söylemlerinde hala “enflasyonla mücadeleye devam ettiklerini, sıkı para politikasının sürdürüldüğünü” söylemesi ise artık şaka konusu olmaya başladı...
Sıkı para politikası olmadığı, enflasyonla yeterince mücadele edilmediği çok açık; aksi takdirde kur 3.05 liraya, para politikası kararlarına baz olan çekirdek enflasyon yüzde 9.5 oranına çıkmazdı. Merkez Bankası’nın sürekli olarak gündeme getirdiği “gıda fiyatlarındaki yüksek seyir”in çekirdek enflasyon içinde yer almadığını hatırlarsak, bunların hepsinin birer bahane olduğu da ortaya çıkıyor. Bu yıl içinde enflasyonun yeniden çift haneye çıkacağı beklentisi giderek güç kazanıyor. Buna karşılık son olarak Davos’ta Başkan Başçı’nın dediği, “yeterli silahların olduğu, 5 yıl içinde enflasyonun yüzde 5’e ineceği”ni söylemesi ise, işi enflasyonu düşürmek olan bağımsız bir Merkez Bankası başkanına yakışmıyor. Üstüne üstlük ek reformlara ihtiyaç olmadığını da söylemiş...

 

Haberin Devamı

BAŞKAN ÖNCEDEN BELLİ OLSAYDI...

 

Haberin Devamı

Son olarak uluslararası rating kuruluşlarından Fitch, Merkez Bankası’nın sadeleştirme yol haritasını ertelemesinin “Ekonomik politika tutarlılığında uzun zamandır devam eden zayıflıklar”ı ortaya koyduğunu, 6 ay önceye kıyasla belirsizliklerin daha da arttığını söylemiş.
Bu bir Merkez Bankası için oldukça ağır bir eleştiri diğer ratingcilerin bu görüşe katılma ihtimalinin yüksekliğini, not kararlarının yakında geleceğini, büyük yatırımcıların bunlara bakarak karar aldıklarını göz önünde tutarsak, işlerin zorlaştığı kendiliğinden görülebilir. Yani “Merkez Bankası benim istediğim kararı versin” diyen politikacılar, umarım bu anlayışla ihtiyaç duydukları yatırımları engellemiş olduklarını, başka bir deyişle bu tavırla kendilerini vurduklarını artık anlayabilirler.
Bu arada Başçı’nın Davos’ta “19 Nisan’dan sonra gelecek kişi bu politikaları uygular” biçiminde bir sözü olmuş. Bunu duyunca “Acaba Merkez Bankası başkanı önceden belli olsa tavrı farklı olur muydu?” diye düşünmeden edemedim. Çağdaş ülkelerde olduğu gibi; 19 Nisan’da görev süresi biten Başçı’nın tekrar gelip gelmeyeceği 4-5 ay önceden belli olsaydı acaba tavrı farklı olur muydu? Yeniden Başkan olmak için mi, hükümetin isteği doğrultusunda gerekeni yapmayıp hareketsiz kalıyor?
Ya da başkan olamayacağını bildiği halde mesleki kaygılar yerine, ideolojik kaygıyla mı davranıyor, dava adamlığı mı yapıyor? Bunların yanıtlarını kesin olarak bilemeyiz ama, bence hepsi kişisel zaafa giren bu kaygıların bir kısmının uygulamada geçerli olduğu bir gerçek.

Yazarın Tüm Yazıları