Paylaş
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, 40 bin öğretmen, 20 bin polis, 7 bin öğretim görevlisi alınacağını, sağlık ve denetim el emanları başta olmak üzere, başka alımlar da yapılacağını söyledi Şimşek soru üzerine bu alımların bütçe ve orta vadeli program içinde zaten var olduğunu söylemiş.
Bu kadar yüklü bir memur alımı, bildiğimiz kadarıyla, daha önce planlanmamış, dolayısıyla bütçe içine alınmamıştı. Zaten öyle olsa 20 bin polis alımıyla ilgili yasa tasarısı sunulmaz, 40 bin öğretmenalımı konusunda, geçici kadroların kalıcı kadrolara geçirilmesi ni de kapsayan, yasa hazırlığı yapılmazdı.
7 bin öğretim üyesi için önceden bir plan vardı ama gerisi hesaplar içinde yoktu. Bütçe yasası geçerken, daha önceki yıllarda emekli olanların yüzde 25’i kadar kamuya alım yapılırken, AKP’lilerin oylarıyla bu oran 2010 için yüzde 50’ye çıkarılmıştı. Ama bu her kurum için, o kurumdan emekli olacakların yerine yapılacak alımlarla ilgili idi. Yani bu kadar yüklü alımlar öngörülmemişti. “İhtiyaç var, tabi ki alınacak” diyebilirsiniz, buna bir şey diyemeyiz ama bunların bütçe içinde yeri olmadığını da söylemek gerek.
Dolayısıyla bunun bir popülist karar olduğunu, hesapları bozacağını da söylemek gerekiyor. Kaldı ki; bu tür alımlar birbirini tetikler ve çeşitli kesimler, hazır bir kez hesaplar delin mişken, ardının gelmesi için bastırırlar. Böyle dönemleri daha önce çok yaşadık ve politikacıların bu baskıya dayanamadıklarını da çok gördük.
Türkiye ekonomisi için artık mali disiplin yeniden sorun olmaya başlıyor. Çünkü popülizm bir başladı mı, gerisi mutlaka gelir. Tüm bunlar da gelirler politikası başta olmak üzere, makro dengeleri olumsuz etkilemeye başlar.
Popülizmin, aslında IMF ile anlaşma yapılmayacağı belli olduktan sonra başladığını, başka bir deyişle “popülist kararlar al ma niyeti nedeniyle, IMF ile anlaşmaya yapmaya yanaşılmadığı”nı söyleyebiliriz.
Yılbaşında emekli maaşlarına yapılan yüksek oranlı zam da, popülizm adına ilk karardı.
Belki ikinci popülist kararı da, yine Başbakanın talimatıyla maliyetteki artışa rağmen doğalgaz fiyatlarına zam yapılmaması, elektrik fiyatlarının uzun süredir artırılmaması olarak sayabiliriz.Özel sektör bundan muzdarip ama onlara bakan yok.
SEÇİME KADAR SÜRER
Şimdi kamuya yüklü miktarda eleman alımı yapılacak ve kimsenin şüphesi olmasın ki; mutlaka bu alımlar siyasi ranta çevrilmeye çalışılacak. Dolayısıyla sınavla alınsalar da, bir yolu bulunup, yandaşlar alınmaya çalışılacak. Çünkü bu hep böyle oldu...
Ancak bu kararla yetinilmesini de beklemeyin. Tarımsal destek alımlarının kapıda olduğunu unutmayalım. Destekleme alımlarında verilecek fiyatların ve ürün kapsamının, popülizmin birer sembolü olması kimseyi şaşırtmasın.
Önceki günkü Merkez Bankası Genel Kurulu’nda konuşan Başkan Durmuş Yılmaz, yükselen enflasyonun 2011’in ilk çeyreğinde hedefler içine gireceği görüşünü tekrarlark en, son dönemde enflasyondaki yüksek artışın kalıcı etkileri olup olmaya cağ ının da yakından izleneceğini söylemiş.
Faizlerin düşük düzeyde kalması için AB’ye uyum sürecinin ve yapısal tedbirlerin büyük önem taşıdığını kaydeden Başkan Yılmaz, mali disiplinin bozulması ya da Orta vadeli Programdan sapılması halinde ise “fiyat istikrarını sağlamak” için adım atılacağını, Merkez Bankası olarak sağladıkları itibarın gereği olarak bunu yapmak durumda olduklarını söylemiş.
AB uyum süreci zaten askıda olduğuna, yapısal tedbirler konusunda ufukta bir umut gözükmediğine göre, bir de popülist kararlar devam ederse artık mali disiplin söz edemeyiz. Bu takdirde MerkezBankası faiz artışlarını mecburen daha da öne çekecek.
O zaman da Hükümet sanki kendi sorumlu değilmiş gibi Merkez Bankası’na çatacak.
Bu süreç, belli ki, yapılacak seçime kadar devam edecek. Sonrasını kim düşünüyor ki...
Paylaş