Paylaş
Piyasa oyuncularının hemen hepsi Merkez Bankası’nın dün enflasyon rakamının ardından yaptığı açıklamayı “Önümüzdeki hafta PPK’da faiz artırımı yapılacak” diye algıladı. Ancak bunun ardından hemen “Merkez Bankası’nın küçük bir faiz artırımıyla mı yetineceği, yoksa piyasanın beklediği 4-5 puanlık artırımı mı yapacağı” tartışılmaya başladı. Piyasanın, kendi bekledikleri kadar yüksek faiz artırımı konusunda endişeleri olduğu için, kurların yumuşamasına rağmen gerilemediği görüld
Dün yapılan açıklamada son dönemde enflasyon görünümüne ilişkin gelişmelerin fiyat istikrarı açısından önemli risklere işaret ettiği belirtilerek, Merkez Bankası’nın fiyat istikrarını desteklemek amacıyla gerekli tepkiyi vereceği belirtildi . Bu çerçevede son gelişmeler dikkate alınarak eylül ayı PPK toplantısında parasal duruşun yeniden şekillendirileceği kaydedilirken, “Merkez Bankası fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda elindeki bütün araçları kullanmaya devam edecektir” denildi.
Bazı banka analistleri faiz artışının şu andaki koşullarda bütün sorunları çözemeyeceğini, bu nedenle Merkez Bankası’nın yüklü faiz artırımı yapmasını beklemediklerini söylüyorlar. Yüksek oranlı faiz artışının ekonomide dengeyi daha da bozma tehlikesi bulunduğuna işaret ediyorlar. Bazı analistler Merkez Bankası’nın muhtemelen yüzde 20’nin üzerine çıkacağını tahmin ederken, bazı bankacılar ise çok daha yüksek faiz artırımı yapılmadığı takdirde piyasanın sakinleşmesini beklememek gerektiğini ifade ediyorlar.
Yüklü faiz artışını savunanlar 4-5 puanlık artışlar gerektiğini söylerken, bu takdirde kredi faiz oranlarının çok daha yukarılara gitmesinin kaçınılmaz olacağını, ancak acil ihtiyacın kurun ateşininin söndürülmesi olduğunun altını çiziyorlar. Küçük bir faiz artışının kurlardaki yükseliş trendini kıramayacağını belirtiyorlar.
Piyasaların asıl tepkisini belli ki 13 Eylül PPK toplantısından sonra göreceğiz.
TÜKETİCİ 17.90, ÜRETİCİ 32.13
Yüzde 2.5 beklenen ağustos ayı tüketici fiyat artışı (TÜFE) yüzde 2.3 gelince, yıllık enflasyon oranı da 17.90’a çıktı. Piyasalar yıllık oranın yüzde 18’in üzerine çıkmasını bekliyordu ancak enflasyon piyasa beklentilerinin altında gelmesine rağmen enflasyondaki artış trendinin sürdüğü konusundaki yaygın kanı kırılmadı, aksine daha da pekişti.
Çünkü bu rakamlar bile, 2003 yılında endeksin değişmesinden bu yanaki en yüksek oranlar. Bu arada çekirdek TÜFE enflasyonu da ağustos ayında 212 baz puan artışla yüzde 17.22’ye yükseldi. Bu oran 2014’den sonraki en yüksek oran.
Asıl çarpıcı veri ise üretici fiyatlarından geldi. Üretici enflasyonu (ÜFE) geçen ay yüzde 6.6 gibi rekor artışla, yıllık artışını yüzde 32.13’e yükseltti. ÜFE ile TÜFE arasındaki farkın giderek büyümesi, artan toptan fiyatların aynı derecede tüketiciye yansıtılamadığını gösteriyor. Bu aynı zamanda eninde sonunda perakende fiyatların da artacağı, yani TÜFE enflasyonundaki artışın hızla devam edeceğinin de bir işareti.
Bu arada perakende sektörü üzerindeki denetim baskısının artırılmasının, bu verilerle ne kadar tartışmalı bir karar olduğu da kendiliğinden ortaya çıkıyor. Artık anlaşılması gereken; sorunun çok daha temel dayanakları olduğu. Sorun, polisiye tedbirle hatta yüklü faiz artırımıyla bile çözülecek noktayı aştı, köklü tedbirlere ve güvene ihtiyaç var.
ÇEKİRDEK ENFLASYONDA BOZULMA DEVAM EDİYOR
MERKEZ Bankası’nın para politikası için takip ettiği çekirdek enflasyon verilerinde de artış sürüyor. TÜİK’in işlenmemiş gıda ürünleri, enerji, alkollü içkiler ve tütün ile altın hariç hesapladığı B çekirdek enflasyonu hazirandaki yüzde 15.01 seviyesinden ağustosta yüzde 16.95’e çıktı. Yine TÜİK’in enerji, gıda ve alkolsüz içecekler, alkollü içkiler ile tütün ürünleri ve altın hariç TÜFE fiyatlarındaki değişimi dikkate almayarak hesapladığı C çekirdek enflasyonu ise yüzde 15.10’dan yüzde 17.22’ye yükseldi. Çekirdek enflasyondaki bu seyir Merkez Bankası’nı da bunaltmaya devam etti.
Paylaş