Piyasalarda indirim beklentisi

PİYASALARDA bir süredir, ‘Bu ay da Merkez Bankası faiz indirimi yapmaz, gelecek aya bırakır’ beklentisi hakim olmaya başlamıştı.

Bunun en önemli dayanağını ise bazı belirsizliklerin yanısıra ‘iç talebin canlılığını koruduğu’ yorumları oluşturuyordu.

Ancak dün Merkez Bankası Başkanı Süreyya Serdengeçti’nin yaptığı açıklamalar üzerine piyasalar hemen fikir değiştirdi. Öğleden sonra piyasalarda, ‘Başkan bu ay yapacağı indirimin sinyalini veriyor’ diye konuşulmaya, raporlara yazılmaya başlandı.

Serdengeçti’nin konuşmasında, hem iç talep hem de dış talep tarafında yavaşlama sinyalleri olduğuna değindiğini kaydeden piyasa yetkilileri, enerji fiyatları konusunda söylediklerinin de faiz indirimi sinyaline destek olduğunu kaydettiler. Serdengeçti, enerji fiyatları hariç tutularak izlenen özel kapsamlı TÜFE serisinin gerileme kaydettiğini, açıklanacak son verilerin de izleneceğini söyledi. Serdengeçti’nin ayrıca ‘global emtia ve enerji fiyatlarındaki yükselişin enflasyon üzerindeki birincil etkilerinin para politikasıyla bertaraf edilemeyeceğine’ değindiğini kaydeden piyasa uzmanları, bütün bunların 8 Eylül’de yapılacak Para Kurulu toplantısı sonrası bir faiz indirimi yönünde karar açıklanması ihtimalini güçlendirdiğini söylediler.

Piyasa uzmanları, ‘Ağustos ayı enflasyon verilerinin bu eğilime ters düşmemesi’ şerhini koyup, faiz indirimi beklemeye başladı. Beklenen indirimi oranı ise 0.25. Yani Merkez Bankası’nın gecelik borçlanma faizini yüzde 14.25’den yüzde 14’e inebilecek.

Eğer beklentileri doğruysa, yani Merkez Bankası Başkanı gerçekten de durumu, piyasanın algıladığı gibi görüyorsa, niye 0.25’lik indirim kararı alınsın?

Piyasa yine de temkinli davranma gereği duyarak 0.25 indirim diyor. Bütün bunlar gerçekse 0.25 puanlık indirim yerine neden 0.50 hatta 1 puanlık faiz indirimleri yapılmasın ki..

RİSKLERDE DURUM NE?

Merkez Bankası sık sık, önümüzdeki dönem enflasyon beklentilerine bakarak, faiz kararı verdiğini söylüyor. Bu nedenle ekonominin önündeki riskleri nasıl algıladığı, Banka yönetiminin faiz indirimi kararı vermesinde büyük önem taşıyor.

Piyasalarda iç talebe ilişkin, özellikle de beyaz eşyadan kaynaklanan bir canlılığın devam ettiği görüşü hakim. Ancak Merkez Bankası’nın talep açısından daha temel göstergelere baktığı, bu nedenle aynı görüşte olmamasının normal olduğu söylenebilir.

Buna karşılık IMF’yle yeniden görüşmeler başlarken hálá 1. gözden geçirme şartlarının yerine gelmemesi, bunun da ötesinde ekim başında TBMM’nin toplanması halinde, gereken yasaların çıkmasının 2006 yılına bile kalabileceği tehlikesi, en önemli risklerden biri.

IMF çapasında durum buyken, AB çapasında da, son bakanlar toplantısından sonra önemli endişeler belirdi. Yani burada da bir risk bulunduğu kesin.

Ayrıca, mali disiplin açısından önemli tehlikelerin geldiğini görüyoruz. TMO’nun alımlarının çok büyüdüğü, finansmanının sorun olacağı aşikar. Yani mali disiplini bozucu durum oluşabilir

Gerçi Merkez Bankası bunu kontrol edemeyeceğini söylüyor ama doğalgaz ve akaryakıt zamlarının devam edeceği beklentisi, artık elektriğe zammın kaçınılmaz olması, önümüzdeki dönem ekonomik gidişatı yakından ilgilendiriyor. Daha uzun süre zam yapılmaması, özellikle KİT açıklarını artıracak, dolayısıyla faiz dışı fazlayı etkileyecek bir gelişme olacak.

Maliye tam tersini söylese de, memurlara verilecek maaş artışının hedeflerin çok üzerinde bir yüke neden olacağını, herkes biliyor. Kalem oyunları olsa bile, mızrak çuvala sığmaz hale gelecek. Sadece burada değil başka bütçe kalemlerinden de kötü kokular geliyor.

Merkez Bankası’nın bu riskleri nasıl değerlendirdiği, verdiği kararla ortaya çıkacak.

NOT: Bu yazı enflasyon verileri açıklanmasından önce yazıldı.
Yazarın Tüm Yazıları