Paylaş
Buna karşılık reel kesim ağırlıklı işaleminden gelen ilk tepkiler genelde olumlu idi. Hükümetin milli görüşçü kanadı ve bu kanadın sözcüsü olan gazeteler ise kategorik olarak faiz artışına karşı çıkmaya devam edip, “Hükümetin KOBİ’lere daha fazla kredi vereceğini” kaydederek, bu artışın kendilerince olumsuz etkilerini dengelediler.
İhracatçıların ise bir süredir olduğu gibi, “kurlar yükselsin, faiz düşsün” sloganını, Hükümetin isteği doğrultusunda biraz değiştirdiklerini, artık “kur fazla düşmesin ama istikrar olsun” dediklerine, yine şahit olduk.
Özetle; her menfaat grubunun temsilcisi, kendi açısından bu faiz artışına bakıp, ona göre yorumlar yaptı. Bu yorumlar aynı çerçevede devam edecek…
Bu yorumların görünen gerçeği değiştirmesi ise pek mümkün değil. Önümüzdeki 2-3 yıl içinde kabaca yaşanacak olan gelişmeleri; bizim gibi gelişmekte olan ülkelerden kısa vadeli sermayenin çekilecek olması, büyümeyi daraltacak, işsizliği artıracak bu çekilişi önlemek, daha doğrusu azaltmak için faizlerin yukarı doğru gitmesi olarak özetleyebiliriz. Seçim döneminde ne kadar çok büyüme istenirse, faizlerin o kadar yukarı gitmesi de kaçınılmaz olacak.
Merkez Bankası önceki gün ne yaptı derseniz; Hükümetin milli görüşçü kanadını da, piyasayı da tatmin etmeye dönük, “orta yol” bulduğunu düşünüp, sadece faiz koridorunun üst sınırında 0.75 puanlık artırımla yetindi. Likiditeyi kısarak artan enflasyon eğilimini durdurmaya çalışacağını söyledi. Bir başka deyişle politika faizini artırmadı ama piyasadaki geçerli fonlamanın maliyetini yukarı çekeceğinin işaretini verdi. Zaten politika faizi yüzde 4.5 olarak görünse de dün piyasada fonlama maliyetinin 5.2’ye ulaştığı gözlendi.
Merkez Bankası faiz koridoru adı altında girdiği siyaseti üzmeme yolunda yürümeye devam ediyor; asıl faizleri artırıp, faizi artırmamış gibi gözüküyor.
Merkez Bankası bence ara yol bularak, para piyasalarında istikrarı sağlamak yerine, durumu idare etmeyi seçmiş oldu.
ENFLASYON HEDEFİ DEĞİŞECEK
Kim ne derse desin; küresel piyasalardaki gelişmelere ve içeride yaşanacak sıkıntılara bağlı olarak, piyasalar bundan sonra dalgalı bir seyre hazır olmalı. Merkez Bankası yönetimi, radikal teknik bir kararı alıp, kesin ve net bir yol çizerek piyasaların önünü görmeleri yerine, irili ufaklı gelişmelere çok daha duyarlı, hassas, belirsiz bir piyasa ortamına zemin hazırladı. Küresel gelişmelerin yönü kabaca belli olmasına rağmen, zaman kazanma yolunu seçti.
Piyasaların yönünü hem küresel anlamda yaşanacaklar, hem de bize özgü gelişmeler belirleyecek. Örneğin enflasyon oranındaki değişim, faiz ve kur seyrine artık daha fazla etki edecek, piyasaları daha dalgalı yapacak.
Merkez Bankası faiz kararını açıklarken, enflasyonda bozulan beklentilere özellikle dikkat çekti. Önümüzdeki hafta yayımlanacak Enflasyon Raporu’nda yüzde 5 olan yıl sonu hedefi artık değişmek zorunda. Piyasaların beklentisi kesinlikle 6’nın üzerinde, hatta 7’ye ulaşacak bir yıl sonu enflasyonu.
Avrupa’daki sıkıntılar, ABD’den gelecek her haber, enflasyon, içerde yaşanacak siyasi sıkıntılar artık dalgaların boyutunu artıracak nedenler olacak.
Kim ne derse desin; suyun akışı şimdiden belli...
Paylaş