Paylaş
Ancak hafta sonunda konuştuğumuz bankacıların korktuğu kadar büyük bir hareket de yaşanmadı.
Bankacılar, dün Londra’nın kapalı olmasının, bu arada bizde de tatil sezonu olmasının, daha büyük hareketleri önlemekte faydalı olduğunu söylüyorlar. Tedirginliğin FED Başkan Yardımcısı Fisher’ın “Eylülde faiz artırımı masada” açıklaması nedeniyle oluştuğunu kaydeden bankacılar, öğleye kadar dolar kurunun 2.95 seviyesinde seyrettiğini hatırlatıyorlar. Japonya’nın likidite artırımına devam ettiğini, şimdi Brexit etkilerini absorbe etmek için Avrupa Merkez Bankası’ndan da benzer hareket beklendiğini kaydeden bankacılar dolayısıyla önümüzdeki dönemde ciddi bir likidite sıkıntısı yaşanmasının beklenmediğini ifade ediyorlar.
Buna rağmen FED’e ilişkin beklentilerin özellikle bizim gibi gelişmekte olan ülkelerin piyasalarında belirleyici olduğu, dalgalı seyrin ABD’den gelen haberler nedeniyle devam ettiği de bir gerçek. Hafta sonunda çıkan haberler de doların hem Euro hem diğer para birimleri karşısında değerlenmesine yol açtı.
Küresel seyir özellikle likidite bolluğu açısından son dönemde olumlu etki yaptı ama bir süredir bize özgü riskler nedeniyle diğer gelişmekte olan ülkelerden olumsuz ayrışıyoruz. Son olarak 15 Temmuz darbe girişimi buna neden olurken, bu kez Türk Ordusunun Suriye’ye girişi başladı ve hem iç piyasalar hem dış piyasalar bu konuyu yakından takip ediyorlar.
Bankacılara sorduğumuzda genel kanının “Türkiye’nin Batı’ya rağmen Suriye’de maceracı bir yola gitmeyeceği” yönünde olduğunu gözlemliyorum. Dolayısıyla son günlerdeki dış politika tartışmaları piyasaları henüz etkilemedi.
Bankacılara dün ABD sözcülerinden gelen “Türkiye ile YPG’nin çatışmasını istemiyoruz” sözlerini sorduğumda, bu olayların Batı ile çatışmaya kadar gitmeyeceği tahmininin hakim olduğunu gördüm. Menbiç’e ÖSO ile birlikte Türk ordusunun girme niyetini, YPG’nin Menbiç’e yığınak yaptığı haberlerini sorduğumda aldığım yanıt ise, “Herhalde sonunda ABD devreye girip arayı bulur, çatışma yaşanmaz” oldu.
Aynı bankacıya, Türkiye-YPG çatışmasının yaşanması ve ABD’nin buna karşı çıkma ihtimalini sorduğumda piyasalarda böyle bir gündem olmadığını, dolayısıyla mevcut fiyatların içinde böyle bir riskin bulunmadığını söyledi.
MOODY’S FAKTÖRÜ
Bazı bankacıların Suriye’de IŞİD’e karşı hareket başladığında, “Moody’s de Batı ile Türkiye birlikte davranınca not indiriminden vazgeçebilir” beklentisine girdiklerini gözlemiştim. Ancak Suriye’deki hareketin IŞİD ile sınırlı kalmayacağının ortaya çıkması üzerine bu iyimser beklenti pek kalmadı.
Piyasalarda genel olarak Moody’s’in en geç 1 ay içinde, büyük ihtimalle eylül sonunda, not indirimine gitme ihtimalinin hala yüksek görüldüğüne şahit oluyorum. Suriye’deki hareketten bağımsız böyle bir beklenti var.
Ancak “Artık biran önce Moody’s not indirsin de önümüzü görelim” diyenler de var. Bir bankacı, “Şimdi insanlar bir yatırıma girmeye niyetlenseler bile, ‘dur bakalım Moody’s not indirsin de öyle bakalım’ diyorlar. İndirimden sonra TL değer kaybeder ama birkaç gün sonra artık piyasalar da önlerini görmeye başlar” yorumunu yaptı. Şu anda Moody’s’in not indiriminin mevcut fiyatlar içinde biraz var olduğunu, indirimden sonra yaşanacak etkinin bu nedenle kısa sürmesini beklediklerini söyledi.
Özetle yapılan tüm hesaplar içinde “Türkiye’nin Suriye’de ABD karşıtı maceracı bir yöne gitmeyeceği” beklentisi hakim. İşin bu noktaya kadar varması ise bence piyasalardaki tüm hesapları altüst eder.
Paylaş