Paylaş
Bankacıların çoğunun yaklaşık bir aydır Moody’s’in not indirimine adım adım hazırlandığını biliyoruz. Bu nedenle aşırı bir sert çekilme hareketinin beklenmediğini söylemeliyiz. Buna bağlı olarak ilk aşamada dolar kurunun da 3 TL’yi aşsa bile, çok üzerilerine çıkması beklenmiyor.
Geçen aydan beri, özellikle yabancı banka ve aracı kurum raporlarında Moody’s’in not indirimi halinde Türkiye’den çıkacak yabancı sermaye için çeşitli tahminler yapıldığını gördük. Özellikle de Türkiye’de yatırım yapmış büyük emeklilik fonlarının, 2 yatırım yapılabilir ülke puanı kalmayan Türkiye’den çekilmesi, dolayısıyla indirimden doğrudan etkilenmesi söz konusu. Özel emeklilik fon yatırımları başta olmak üzere, yapılan tahminlerde not indirimi halinde Türkiye’den çıkacak paranın 3 ile 8.7 milyar dolar arasında olacağı yönünde değişik tahminler yapılıyordu.
Şahsen, toplamda yüksek etkisi olacaksa bile, şimdiye kadar çıkacak paranın bir bölümünün zaten geri dönmüş olduğunu düşünüyorum. Bankacılar da önümüzdeki kısa dönemde bu karar nedeniyle çıkacak paranın, birkaç milyar dolarla sınırlı olmasını, 7-8 milyar dolar gibi yüksek rakamlara çıkmayacağını düşünüyorlar.
Kısa dönemde dozu henüz bilinemese de, kurlarda yükseliş, banka ve özel sektörün dış kaynak temininde maliyetlerin artması, kredi teminindeki güçlüklerin büyümesi ise kaçınılmaz sonuçlar olacak. Bence kısa dönemdeki etkisinden çok, artık orta uzun vadeli etkisini düşünmek ve ona göre hareket etmek gerektiği çok açık.
Bazı bakanlar, her zamanki tavırlarını sürdürüp, not indirimi nedeniyle rating kuruluşunu suçladılar ve kararın siyasi olduğunu baştan ilan ettiler. Hatta “Rusya krizi başladığında not indirseler sorun değildi, neden ilişkiler düzelmesine rağmen şimdi yapıyorlar” şeklinde kasıt arayanlar da çıktı.
Bundan sonra da Cumhurbaşkanı, Başbakan ve her zaman böyle demeçler vermiş bakanların, bu karar nedeniyle suçu dışarıda arayan demeçlerine şahit olacağımız kesin. Elbette indirim kararında, en azından zamanlamasında, uluslararası ilişkilerin rolünün yani siyasi etkinin bulunduğu ihtimali tümüyle gözardı edilemez. Ancak kabul etmek gerekir ki; not artırımlarında da aynı etki söz konusu ve hiçbir şey olmadan böyle bir kararın verilmesi mümkün değil. Yani kötü karar ihtimalini ortadan kaldırmak, tümüyle ülke yönetiminin elinde.
REFORM GEREĞİ
Buna karşılık en rasyonel tepki Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek’ten geldi. Şimşek sosyal medya üzerinden yaptığı ilk açıklamada “Reyting kuruluşlarına vereceğimiz en iyi cevap yapısal reformları daha da hızlandırmak, mali disiplini korumaktır. Durmak yok, reformlara devam” dedi.
Kısa vadede yaşanacak etkinin daha da büyümesini engelleyecek olanın, bu yaklaşım oluğu kesin. Hükümetin reformlara devam etmesi ve Moody’s’in raporunda da yer alan eksiklikleri gidermesi gerekiyor ki; reyting indirimin yarattığı etki daha da büyümesin. Özellikle Türkiye’nin algısı açısından en olumlu kalem olan mali disiplinin önemi şimdi daha da artmış olacak.
Bu arada Merkez Bankası’nın uyguladığı likidite politikasının, çıkışların artması için uygun bir zemin oluşturduğu, yani bol likiditenin çıkışları hızlandıracağı da kesin. O nedenle önümüzdeki kısa dönemde daha sıkı bir likidite politikası izlendiğine şahit olabiliriz. Bu belki piyasaları ticaret hayatını rahatsız edecektir ama çıkışları frenleyeceği için kaçınılmaz olabilir.
Paylaş