FARKINDA mısınız; Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer orman arazileriyle ilgili veto kararını, Cuma günü, piyasalar kapandıktan sonra açıkladı. Yani piyasalara, hafta sonunu bu kararı hazmetmekle geçirip, Pazartesi sabahı işlemler yeniden başladığında daha sağlıklı biçimde hareket etme imkanı tanıdı. Sezer'in vetosunu Hükümetin beğenmediği kesin. İktidara yakın gazeteler bu haberi devletin 25 milyar dolarlık gelirden mahrum olması diye değerlendirip, faizlerin artacağını kaydetmiş ve bunu da 'rantiyenin ekmeğine yağ sürme' olarak yorumlamış. Bence baştan sona yanlış bir değerlendirme. Bir kere 25 milyar dolar gibi bir gelirin hayal olduğunu hala anlamadılar. Ayrıca, bence piyasalar zaten bu kararı büyük ölçüde satın aldı ve faizlerde büyük bir artış olmaz. Her şeyden önce de, 'rantiye'nin ne demek olduğunu hala öğrenememişler...Karar tartışılabilir ama açıklanma biçimi, Sezer'in, piyasaların davranışını artık gözettiğini, hatta 'piyasa dostu' davrandığını açıkca ortaya koydu.Bu Hükümet kurulduğundan beri, sürekli tersini gördüğümüz için, piyasalara verilecek önemi, piyasalara göre davranmanın yetmeyeceğini, 'piyasa dostu' olmak ve bunu içine sindirmek gerektiğini anlatıyoruz. 'Piyasa dostu' olmak, 'piyasa yalakası' olmayı gerektirmez. Piyasayı içine sindirmek, nabız tutup kararlarda onu gözetmek demektir. Piyasanın tüm istediklerini yapmak anlamına da gelmez.Bu görüşlere, Başbakanın danışmanı gibi, 'ekonomi önemli değildir, tek önemli şey siyasettir' diye yaklaşan, sağdan ve soldan bazı aydınlar, yine, 'O zaman bırakalım ülkeyi piyasa yönetsin' gibi, sığ itirazlarını tekrarlayabilirler. Hatta çıkıp, 'Bu Hükümet AB'ye uyum için iyi adım atıyor, gerisini boş ver' diyen de olabilir.Ama kim ne derse desin, kurallar işlemeye devam edecek, önümüzdeki dönemde de yine piyasaların davranışları ön planda olacak. Şimdi piyasalar, havaları olumlu diye övgüler alıyor ve o nedenle iktidar piyasayı çok seviyor ama önümüzdeki dönemde Hükümetin istemediği davranışları olursa, yine yaylım ateşine tutulabilir.Hükümet, piyasalarla ilgili biraz ders almış gibi duruyor. Özellikle Bakan Ali Babacan, 'piyasa dostu' bir görüntü veriyor. Ancak daha önce ABD yardımında, sabah söyledikleri öğleden sonra aksi çıkınca, yani bakana güvendikleri, için zor duruma düşen piyasalar, bu görüntüye rağmen temkinli davranmayı tercih ediyorlar. Gazetelerde görmüşsünüzdür; bankacılar, 'faizler düştü karlarımızı artırdık' diyor, düşüşün devamını istiyorlar. Yani ilk 6 ayda yüksek kar yazmak için olumsuz haberleri satın almaya yanaşmayan piyasaların bu tavrı, yine devam ediyor.Piyasaların bu tavrı nedeniyle, Hükümetin işinin kolay olduğunu düşünebiliriz. REHAVET OLURSA Ancak bu rahatlık Hükümeti rehavete sevkederse, işlerin birdenbire tersine dönme ihtimali de, hayli yüksek. Çünkü hala, o kadar tehlikeli noktalar var ki...Yani; Irak'a asker gönderme konusunda çıkacak bir pürüz, IMF'le gözden geçirmenin yeniden aksaması, seçim var diye Hükümetin ekonomide gerekli acı tedbirleri almaya yanaşmaması, YÖK'te çıkacak bir çatışma, orman arazileri ile ilgili referandumun zorlanıp, siyasi ortamın gerginleşmesi, İmar Bankası, hepsi tek başına piyasaları yakından ilgilendiren, havayı bozabilecek sorunlu konular.Bu süreçte Hükümet üyelerinin kesinlikle piyasaları geçiştirme, aldatma gibi davranışlardan kaçınmaları, her şeyi açık açık kamuoyuna anlatmaları gerekecek. Piyasa dostu olmak için şeffaflığın şart olduğu, beklentilerin ancak yalan söylemeden, açık davranılarak yönetilebileceğinin de, artık Hükümet tarafından anlaşılması, daha doğrusu 'laf ' olmaktan çıkıp kavranması gerekiyor. Piyasaların ilk yarıdaki, 'Biz gerekeni yapacaklar gibi davranalım, Hükümet arkadan gelir' tavrı, devam edeceğe benziyor. Sonuçları ise hep birlikte göreceğiz.