Paylaş
“Küresel Finansal İstikrar Raporu”nu açıklayan Vinals, yaşanan 1 yıllık kriz sürecinde daha önce hiç görülmedik politika adımlarıatıldığını ve genel olarak ekonomik durumda iyileşme yaşandığını belirtti ancak, “İyileşme yolunda adım atıyoruz ancak bu risklerin ortadan kalktığı anlamına gelmiyor” demeyi de ihmal etmedi. |
İstikrarın geri dönmesi sayesinde banka olan ve olmayan finansal kurumların piyasa değerlerindeki düşüşlerde çeşitli değişiklikler yaşandığını belirtenVinals, “Şu anda krizin faturasının 3.4 trilyon dolar olduğu düşünülüyor. Bu, geçen yılki global finansal istikrar raporunda belirtilen rakamdan 600 milyar daha düşük. Bunun temel nedeni menkul değerlerin değerlerindeki artış” diyor.
Vinals’ın söylediklerini bir başka açıdan okumaya kalkışırsak, kriz konusunda yaratılan iyimserlik ve piyasada beslenen olumlu hareket nedeniyle, krizin faturasının azaltıldığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Yani bilinçli olarak olumlu hava pompalanarak, krizin faturası küçültülmeye çalışılıyordu ve bu konuda başarı olduğu da söylenilebilir.
BANKALAR İÇİN ZORLU ENGELLER VAR
Vinals, bunun çok olumlu bir gelişme olduğunu ancak özellikle bankalar için hala önümüzde zorlu engeller bulunduğunu da söylüyor. Vinals, “Şu anda önümüzde 1,5 trilyondolarlık değer kaybı olacağına dair tahminler var. Halbuki şimdiye kadar 1,3trilyonluk bir defter değerinin piyasa değerine çekilmesi uygulaması yapıldı” şeklinde konuştu.
Bankaların sermaye pozisyonları ve kazançlarının, son raporun açıklanmasının ardından bu yanaiyileştiğini kaydeden Vinals, “Düzenleyicilerin asgari olarak kabul ettiği sermaye oranına bakarak,genel olarak banka bilançolarının istikrarlı hale geldiğini söyleyebiliriz. Ancak eğer bankaların iyileşme sürecine destek verecek kadar yeterli sermayeye sahip olup olmadığını sorarsanız, yanıt hayır. Aslında yine ileriye yöneliksermaye ihtiyacı oldukça yüksek düzeyde devam ediyor ve ileride ortayaçıkabilecek şoklara karşı finansal sistemin çeşitli teminatlara ihtiyacı var” diyor.
Bence bu sözler de, pompalanan olumlu havanın kesilmesi halinde küresel finans sisteminde işlerin yeniden bozulma riskinin büyük olduğunu gösteriyor.
Özetle; krizden çıkış var ama bitmiş değil, yeni dalga riski hiç küçük değil.
HÜKÜMET ESKİ YÖNETİME TEŞEKKÜR ETMELİ
Bir süredir hemen herkes Türkiye’nin krizden çıkışta diğer gelişmekte olan ülkelerden ayrışabileceğini belirtip, buna gerekçe olarak da sağlam bankacılık yapısı ve sermaye yeterliliğini gösteriyor. IMF yetkilisi Vinals da dün bu konuya değinerek bankacılık sisteminin güçlü olduğu söylemiş ama bununla birlikte “diğer gelişmekte olanpiyasalarla karşılaştırdığımızda, nispeten biraz daha zayıf bulunduğu alanlar bulunduğunu” söylemiş. Zayıf olduğu alanları ise “kurumsalsektörün refinansmanı alanı” şeklinde özetlemiş.
Bu süreç içerisinde finans sektörünün güçlü kaldığını belirten Vinals’ın değindiği reformlar yani bankacılığın güçlü olmasını sağlayan önlemlerin çoğunun üçlü koalisyon hükümeti döneminde alınan tedbirler ile başbakanın bağımsızlığını yeniden tartışmaya açtığı Merkez Bankası’nın kararları olduğunu görüyoruz. Tabii Vinals o kadar detayını bilmiyor ama mevcut iktidar döneminde Merkez Bankası’nın yanısıra yine bağımsız BDDK’nın da, en azından yeni banka kuruluşlarına direnek, iyi iş çıkardığını saymak gerek.
Özetle; bence Başbakan çıkıp geçmiş koalisyon dönemi yöneticilerine ve bağımsız kurum yöneticilerine teşekkür etmeli. Zayıf kaldığımız alanların hepsi mevcut siyasi otoritenin kararlarına kalmış alanlar. Eğer Türkiye bu krize rağmen mevcut durumdaysa, bunu radikal kararlar alan geçmiş dönem yöneticileri ile bağımsız kurumlara borçlu.
Paylaş