Paylaş
15 Temmuz günü Gaziantep’te sunulan OECD Türkiye Raporu önemliydi ama, her şey gibi, bu rapor da gündeme gelemedi. Bence ekonomide mevcut sorunlar ve yapılması gerekenler konusunda hükümete rehberlik etmesi gereken bir rapordu.
“Verimlilik Darboğazlarını Gidermek” başlığını taşıyan raporun mimarı OECD Baş iktisatçısı Rauf Gönenç ile temasımda, kendi deyimiyle incelemenin kalbini oluşturan “makro ekonomik yeniden dengeleme-mikro ekonomik güçlendirme” ilişkisini özetleyen kısa bir sentez metnini edinme fırsatım da oldu.
Raporda durum saptamasının ardından katı istihdam düzenlemeleri, kısıtlayıcı ürün piyasası düzenlemeleri, yabancı firmaları etkileyen yatırım engelleri, düşük eğitim donanımı, sınırlı profesyonel yönetim, eksik bilişim teknolojileri gibi darboğazların aşılması gerektiği belirtiliyor.
Ardından da hukukun üstünlüğü, yargının bağımsızlığı ve yolsuzlukla mücadele, okul öncesi eğitim imkanının yurt çapında iyileştirilmesi, yabancı yatırımın önündeki engellerin kaldırılması, uzun dönemli yükümlülükleri içeren sürekli Maliye Politikası Notu yayınlanması, tüketici kredilerinin kontrol altında tutulması, para politikasının sadeleştirilmesi, enflasyon projeksiyonlardan daha hızlı gerilemezse para politikasının sıkılaştırılması, döviz rezervlerinin artırılması, özel emeklilik tasarruflarının teşviki, istihdam üzerindeki vergi yükü ve maliyetlerin düşük vasıflı çalışanlar için düşürülmesi, daha verimli ve daha büyük firmalarının vergi eşikleriyle karşılaşmaması, tüm firmalar için istihdam kurallarının esnetilmesi gibi tavsiyeler bölümü de bulunuyor.
“Büyümeyi yeniden dengelemek için Türk imalat sektörünün güçlendirilmesi” başlığını taşıyan sentez metninde ise Türkiye ekonomisinin, önemli yurtiçi ve bölgesel dalgalanmalara rağmen güçlü bir şekilde büyümeye devam ettiği ancak dış dengesizliklerin büyümesinin, ekonominin dış şoklara karşı savunmasız hale gelmesine neden olduğu belirtildi.
POTANSİYEL VAR AMA...
Türkiye ekonomisi anketi bulgularına göre imalat sektörünün parçalı yapısı ve düşük performanslı firmaların toplam verimlilik artışını zayıflattığı, düşük verimliliğin kısa vadede istihdam yaratılmasını kolaylaştırırken, uzun vadede bu katkının zayıfladığı ve rekabet kayıpları nedeniyle yaşam standartlarındaki iyileştirmelerin engellenmesine yol açtığı kaydediliyor.
İyi performans sergileyen firmaların (öncü firmalar), politika çerçevesindeki eksiklikler nedeniyle, tam potansiyellerinde büyüyemediğinin, vasat (takipçi) firmaların ise rekabeti sürdürüp istihdam sağladığı ancak, verimlilik anlamında geri planda kaldığının altı çiziliyor. Çalışma çağındaki nüfusun düşük vasıflı çoğunluğunu istihdam eden düşük verimli firmaların kural ve düzenlemelerin eksik uygulanması nedeniyle hayatta kalmayı başardığı kaydedilirken, “Ortaya çıkan bu çıkmazdan kurtulmak iş ortamının “sistemik iyileştirilmesi konusunda tutarlı bir strateji gerektirmektedir” deniliyor.
Beşeri sermayenin; yetersiz genel yönetim becerileri, yabancı dil yeterliliği, işletme sahiplerinin temel dijitalleşme bilgisi ve çalışanları için mesleki eğitime sınırlı erişimleri gibi konular yüzünden yetersiz kaldığı belirtilen sentez metninde, kayıt içine girme ve şeffaflık konusundaki eksikliklerin, firmaların bankacılık ve finans hizmetlerine ve borsaya erişimini, uluslararası ortaklıklar kurmalarını zorlaştırdığına dikkat çekildi.
2000’li yıllardaki gelişmelere karşın, kamu kurumlarının güvenilirliğinin daha da arttırılması gerektiği belirtilirken, “Genç firmalar kanun dışı uygulamaların neden olduğu baskılardan, eşit olmayan rekabet koşullarından ve siyasi öngörülemezliklerden etkilenmektedir” tespitine yer verildi.
Paylaş