Nükleerle ilgili strateji belgesi

NÜKLEER enerji santrali yapabilmek için belirli bir prosedür içinde gidilmesi gerektiği ortada. Bir nükleer santral yapabilmek için bırakın içerdeki koşulları, her şeyden önce uluslar arası belirlenmiş kurumlarla ilişkiye girilip, çok detaylı koşullara uyumun sağlanması ve bunların teyit edilmesi gerekiyor.

İşte Dışişleri Bakanlığı yetkilileri de bu nedenle nükleer enerji işinin içinde bulunuyorlar. Öğrendiğimiz kadarıyla daha önceki nükleer enerji santrali girişimleri sırasında da bu konuda epey görüşmeler hatta tek tek, şirketlerin ait olduğu ülkelerle bile müzakereler yapılmış. O dönem yapılan anlaşmalar bugün geçerli mi, onu da bilmiyoruz.

Bildiğimiz kadarıyla onca açıklama yapılıyor ama Dışişleri’nin de bu konuda pek haberi yok.

Enerji Bakanlığı uzmanlarının da bu işin belli bir plan, belirlenecek kapsamlı bir strateji çerçevesinde gitmesi gerektiğinin bilincinde oldukları söyleniyor. İşte bu anlayışla, meğerse Bakanlık yetkilileri bir "nükleer enerji strateji belgesi" üzerinde çalışmışlar. Aldığımız bilgilere göre, böyle bir çalışma yapılmış, hatta 2005 yılında bu strateji belgesinin Bakanlar Kurulu’na sunulup, daha sonra kamuoyuna açıklanması da konuşulmuş.

Şimdi konuştuğumuz bazı Enerji Bakanlığı yetkilileri, "Kamuoyuna açıklanmayan bir strateji belgesi"nin varlığından söz ediyorlar. Bu kaynaklara göre strateji belgesi Başbakanlıkta imiş ama bu belge Bakanlar Kurulu’na sunulmamış.

Bazı yetkililer ise böyle bir hazırlık yapıldığını ama strateji belgesinin henüz hazırlanmadığını, ortada sadece taslaklar bulunduğu söylüyorlar.

Nükleer enerji ile bir strateji belgesinin bulunduğunu ama kamuoyuna açıklanmadığını kaydeden yetkililerin bazıları ise, "Başbakanın Sinop’ta nükleer enerji santralı yapılacak açıklamasının da, izlenen yolun da bu strateji belgesine aykırı" olduğunu söylüyorlar.

Gördüğünüz gibi tam bir "karakucak gidiş"ten söz ediyoruz. Strateji belgesi var mı yok mu belli değil, eğer varsa neden kamuoyuna açıklanmıyor, gerçekten, izlenen yol varolduğu söylenen strateji belgesine aykırı mı, değil mi bütün bunlar yanıtını bilmediğimiz sorular.

Aslında nükleer enerji santralı işine, sadece elektrik üretimi açısından bakılmaması gerekiyor. Bakanlık yetkilileri, santral kurma girişimine "nükleer enerji teknolojisine sahip olma" açısından bakılması gerektiğini söylüyorlar. Yetkililer, yapılacak nükleer enerji santrallerinden üretilecek elektriğin toplam elektrik tüketiminin ancak yüzde 5’ini karşılayabileceğini, dolayısıyla arz sorununa çözüm olmayacağının altını çiziyorlar.

MOBİL SANTRALLAR BİLE DÜŞÜNÜLÜYOR

Halbuki politikacılar bu santralların yapımını kamuoyuna "elektrik arz açığımız var, mutlaka bu santralları yapıp, arz çeşitlemesine gitmek zorundayız" diye lanse ediyorlar.

Halbuki Enerji Bakanlığı, gerçekten arz açığı olacaksa, biran önce bu açığın sağlıklı yollarla kapatılması için harekete geçmek zorunda. Bunun için de, samimi davranıp, verdiği lisansların gereği özel sektörün üretim yatırımlarının önünü açmalı, sistemin kurulmasında büyük pay sahibi olacak dağıtım özelleştirmesini biran önce hayata geçirmeli.

Samimi olması gerektiğini söylüyoruz, çünkü strateji belgeleri hazırlandı, özelleştirme için takvimler verildi ama bunların hiçbirine uyulmuyor. Siyasi olarak nükleer enerji gibi şovlarla işi götürüp, özelleştirme yaptırmayacaklarsa, açıkca söylemeliler. Ayrıca daha önce yapıldığı gibi "korkutmak için" arz açığını ileri sürüp başka planlar mı yapıyorlar, onu da bilmiyoruz

Referans Gazetesi’nden Begüm Gürsoy, geçen haftaki haberinde Enerji Bakanlığı’nın 2010 yılında baş göstereceğini söylediği elektrik sıkıntısı öngörüsünü öne çektiğini, bu yıldan itibaren sıkıntı beklemeye başladıklarını ve üretim planlarının gecikmesi nedeniyle Bakanlığın yeniden "mobil santral" işini devreye sokmayı bile düşündüğünü yazdı...

Hani şu sadece adı mobil kalan, devletin alım garantisi vererek kendine yakın özel sektör firmalarına kurdurttuğu, sonradan çoğu durdurulmak zorunda kalan, bazılarında devletin elektrik almadan parasını ödediği" kaymak iş"den söz ediyoruz. Gidişi görüyor musunuz?
Yazarın Tüm Yazıları