Merkez, hem munzamı artırdı hem piyasaya para vermedi

MERKEZ Bankası yönetiminin dün açıkladığı yeni munzam karşılık artırımının faturası 9.8 milyar TL olarak açıklandı.

Aralık’ın sonunda yapılıp geçen hafta uygulamaya giren karşılık artışının faturası da 7.6 milyar TL deniyordu ama Merkez Bankası bunun etkisinin biraz daha fazla olacağını söylüyor. Yani 1 ay gibi kısa bir sürede 17.5-18 milyar TL bu yolla bankalardan çekilmiş olacak.
Bankacılar Merkez Bankası’nın aldığı bu önlemlerle tam olarak neyi amaçladığını bilemediklerini, “gerekirse tedbirler devam edecek” dendiğini ama gerekliliğin ölçütünün ne olduğunun anlaşılmadığını, dolayısıyla sürekli bir belirsiz oluşturulduğunu söylüyorlar. Bankacılar daha açık bir politika, kendilerini uyarlayabilecekleri hedefleri görmek istiyorlar, bu verilmiyor.
Bankacılar dünkü artırım kararlarından sonra artık “Yönetimin kredi faizlerinde artışı zorladığına” inandıklarını, eğer kredi faizleri artmazsa, yeni munzam karşılık artışlarının geleceğine ikna olduklarını söylüyorlar.
Dolayısıyla kısa süre içinde bankaların bu maliyetleri artık kredi faiz oranlarına yansıtmaları bekleniyor. Bir büyük banka yöneticisi kredi faizlerindeki artışların bu hafta bile başlayabileceğini söyledi. Bu önlemlerin ardından bankaların hem kredi hem de mevduat faizlerini artırmasının artık kaçınılmaz olduğunu belirten aynı bankacı, mevduat faizlerinde ise Şubat ayından itibaren artışların görülebileceğini söyledi.
Kendisine “özkaynağı güçlü bankalar bir süre tolere edebilir” dediğimde ise artık kamudan önemli paralar kazanma döneminin bittiğini bu nedenle karlılığa bakmak zorunda olduklarını, bu nedenle faizlerin artacağını söyledi.
Geçen hafta sonu itibariyle eski munzam karşılık kararıyla yaklaşık 8 milyar TL’nin geri çekildiğini, bunun yerine piyasaya verilip verilmediği sorduğumda ise bankacılar Merkez Bankası’nın açık piyasa işlemleri (APİ) ile para vermekten kaçındığını söylediler. Yani “Merkez Bankası bir yandan munzam karşılık artırırken öte yandan piyasadaki parayı APİ kanalıyla da kısarak, bankaların kredi faizlerini artırmaları için her türlü baskıyı yapıyor” diyebiliriz.
“Peki Merkez Bankası kredi faizlerinin ne kadar artacağını, arttığı zaman nasıl bir ortam olacağını biliyor, hesaplıyor mu?” diye sorduğumda bankacılardan olumlu bir yanıt alamadım. Daha çok “bakacak herhalde” yanıtı veriyorlar.
BANKALAR KISACAK KAMU VERECEK TALEP NASIL KISILACAK?
Bankacıların Merkez Bankası’nın politikalarına olan güvenlerinin azaldığını kesin olarak söyleyebiliriz. Böyle bir politikanın şimdiye kadar denenmediğini, daha dün Macaristan’ın faiz artışına gittiğini hatırlatan bankacılar, “kesinlikle deneme-yanılma ile bir yol alınmaya çalışılıyor” kanısındalar.
Merkez Bankası’nın bankalar kanalıyla piyasadan para çekerek, ekonominin soğutulmasını amaçladığını, açıkca söylenmese de bu amacın anlaşıldığını kaydeden bir bankacı, “sadece parasal politika ile sıcak para akışı da, cari açık da azaltılamaz, içtalep de sadece bununla kısılamaz” yorumunu yaptı.
Seçime gidilirken kamunun harcamalarının artmasının kaçınılmaz olduğu, önümüzdeki 2 ayda destekleme alımı kanalıyla 5 milyar TL’nin üzerinde piyasaya para verileceğini hatırlarsak, zaten durum kendiliğinden ortaya çıkar. Yani kamu kendi seçim harcaması yaparken özel sektöre harcatmayacak, içtalep bununla kısılacak. Hükümet kendi alamadığı siyasi kararları Merkez Bankası’na aldırıyor, faturayı bankalara çıkarıyor. Tabi ki bu fatura sonunda reel sektöre, kredi kullananlara çıkacak. O zaman ne olacak?
Yazarın Tüm Yazıları