Paylaş
Dün rezerv opsiyon mekanizmasını kullanarak piyasadan TL çekip döviz likiditesi veren Merkez Bankası’nın bu yolla kuru durdurabildiği ise pek söylenemez.
Rezerv opsiyonu mekanizması kapsamında döviz imkan oranı üst sınırını yüzde 55’ten yüzde 45’e düşüren Merkez Bankası, bu yolla yaklaşık 6.4 milyar TL likiditeyi piyasadan çekerken, yaklaşık 2.2 milyar dolar tutarında dövizi bankaların kullanımına açmış oldu. Bu yolla döviz talebini frenlemeye çalışan Merkez Bankası, bu hareketle piyasaların açıldığı kuru bir miktar düşürse de, kurlar öğleden sonra yeniden sabahki seviyelerin üzerine çıktı.
Piyasa analistleri haziran ayındaki Para Politikası Kurulu Toplantısı’na kadar, Merkez Bankası’nın bu tür araçlarla kurları tutmaya çalışacağını tahmin ediyorlar. Bundan sonra Merkez Bankası’nın döviz satımlarında miktarı artırabileceği ya da ihracat reeskont kredilerinde düzenleme yaparak, dövize olan talebi frenlemeye devam edebileceğini söylüyorlar.
Ancak küresel piyasadaki mevcut seyir ile bize özgü risklerin devamı halinde bu tür önlemlerin ancak geçici etki yapabileceğini kaydeden analistler, Merkez Bankası’nın sonunda faizleri arttırmak zorunda kalabileceğini belirtiyorlar. Bazı analistler haziran ayında toplanacak PPK’dan en az 2.5-3 puanlık faiz artırımı kararı çıkması gerekebileceğinin altını çiziyorlar.
Dünkü Merkez Bankası’nın rezerv opsiyon mekanizmasında yaptığı değişikliğin ne kadar etki yapmamış görünse de, yakın zamanda birikimli etkisinin görülebileceğini kaydeden bazı analistler ise en azından kurdaki çok hızlı hareketin bir miktar frenlenebileceği görüşündeler. Buna rağmen haziran ayı başındaki faiz toplantısına kadar Merkez Bankası’nın olağanüstü toplantı yapıp faiz artırmadan dayanıp dayanamayacağı konusunda, piyasa oyuncuları kesin bir şey söyleyemiyorlar.
DOLAR SINIRI VAR MI?
Bazı analistler Merkez Bankası’nın dünkü hareketinden yola çıkarak, 4.30’luk dolar kurunu Merkez’in bir bariyer olarak saptamış olabileceğini söylüyorlar. Bu sınıra gelinmesi üzerine Merkez Bankası’nın harekete geçip ilk aşamada dolar kurunu 4.25’in altına çektiğini hatırlatan bu analistler, bundan sonra da 4.30 TL sınırına gelindiğinde benzer hareketlerin devam edebileceği tahmininde bulunuyorlar.
Şahsen mevcut seyirde böyle bir kur bariyeri konulmasının ve Merkez Bankası tarafından savunulmasının çok anlamlı olabileceğini düşünmüyorum. Kısa dönem içinde yeni olumsuzluklar eklenmese bile, mevcut seyir böyle bir sınırın çok zorlanmadan aşılabileceğini gösteriyor. Yeni olumsuz haberler de eklenirse, zaten böyle bir bariyerin konulması bile anlamsız hale gelecektir.
Piyasa analistlerinin açıkça söylemedikleri konuların başında ABD’den gelebilecek yüksek ceza ve ambargo riskleri bulunuyor. Örneğin piyasalarda son dönemde dolaştığı kadar yüksek cezalar geldiği takdirde bence Merkez Bankası’nın herhangi bir kur sınırı koyabilmesi zaten pek mümkün olamayacaktır. Bunun nedenlerinden biri tabi ki, Merkez Bankası’nın sınırlı döviz rezervleri.
Özetle; yüksek cari açık, yüksek enflasyon, faizdeki tartışmalar, küresel likiditedeki yeni yön ve Türkiye’ye dönük dışarıdan gelebilecek kötü haberler birleştiğinde böyle bir kur seviyesi ortaya çıkıyor. Dün Başbakan Binali Yıldırım ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, Türkiye Bankalar Birliği toplantısında piyasalara faiz ve enflasyonun düşürüleceği sözü vermişler. Ancak piyasalar bu konularda artık sözle yetinecek aşamayı geçmiş bulunuyor.
Paylaş