Paylaş
Türkiye İstatistik Kurumu ve Merkez Bankası’nın ortaklaşa düzenlediği anketin sonuçlarına göre tüketici güven endeksi aralıkta bir önceki aya kıyasla yüzde 8 oranında azaldı. Yeni yıla 63.38’lik tüketici güven endeksi ile giriyoruz. Piyasaların beklentisi ise endeksin 67 olması yönünde idi. 0 ile 200 arasında değer alan tüketici güven endeksinin 100’den büyük olması tüketicilerin iyimser, küçük olması kötümser olduğunu gösteriyor.
Hanenin maddi durum beklentisi bir önceki aya kıyasla yüzde 4.1 oranında gerileyerek 85.40 oldu. Bu düşüş önümüzdeki 12 aya ilişkin olarak hane halklarının maddi durumlarının iyi olacağına inancın azaldığı anlamına geliyor. Kasım ayında 95.06 olan genel ekonomik durum beklenti endeksi ise yüzde 9.5 gibi çok sert bir düşüşle 86’ya indi.
İşsiz sayısı beklentisi endeksi kasıma göre yüzde 8.3 oranında azalarak aralıkta 65.42’ye indi. Tasarruf etme ihtimali endeksine göre beklentilerdeki düşüş ise yüzde 17.9 oldu. Bu rakam tüketicilerin gelecek 12 ayda tasarruf etme ihtimallerinin çok sert biçimde düştüğünü gösteriyor.
Özetle; tüketicilerin önümüzdeki 1 yılın çok zor geçeceği beklentisi olduğunu, zorluk beklentisinin arttığını rahatlıkla söyleyebiliriz.
Son dönemde beklentilere ilişkin sanayiciler ve tüketiciler bazında yapılan endekslerin benzer sonuçlar ortaya çıkardığını görüyoruz.
Bu bozulmada Merkez Bankası’nın para politikasının büyük katkısı olduğu da ortada. Daha önce de gördüğümüz gibi; ekonomiye ilişkin beklentiler dolar kurundaki seyirden çok fazla etkileniyor. Yani Merkez Bankası’nın kurların aşırı artmasına yani TL’nin değer kaybına kayıtsız gözükmesi beklentileri bozan en önemli unsur oluyor.
BÜYÜME VE ENFLASYON
Merkez Bankası, önceki gün faizi değiştirmediği toplantı sonrası yaptığı açıklamada, açık açık tercihini büyümeden yana kullandığını, talebin zayıf kalması nedeniyle, petrol ve kurdaki artışların fiyatlara aynen yansımadığını söyledi. Dolayısıyla kurlardaki artışa izin vereceğini, kendisinin büyümeden yana tavır koyduğunu gösterdi. Bazı analistler de enflasyonda önemli hareket görene kadar beklemeyi tercih ettiğini söylediler. Ancak banka yönetiminin de özellikle yılbaşından sonra fiyat artışlarının hızlanacağını, ön alarak bunu engellemenin mümkün olduğunu bildiğini düşünüyoruz. Kısacası; kurları seyrederek, bence Hükümetin “enflasyonda artış” politikasını destekliyor.
Bu tavrın sonunda büyümeyi daraltacak bir tavır olduğu, istikrar olmadan yani insanlar önünü görmeden, beklentiler bozulduğunda talebin artmayacağını düşünenlerdenim. Bence AKP de, büyümede en başarılı dönemlerinin göstergelerdeki istikrar ve beklentilerin olumlu seyrettiği yıllara denk geldiğini unutmuş görünüyor. “Dalgalı kur var, sonunda dengeyi bulur” diyorlar ama dalga boyutlarının sürekli ve büyük olduğu dönemlerde büyümenin olumsuz etkilendiğini daha önce de yaşamıştık.
Bu arada korunan istikrarda en önemli unsurlardan biri enflasyon oranlarıydı. Yüzde 5’in altına düşürülemedi ama enflasyonla mücadelede ipin ucu kaçırıldığı, başka bir deyişle mali disiplinin kaybolduğu algısı hiç yaratılmadı.
İşte hem enflasyon hem mali disiplin açısından önümüzdeki dönemin çok zor olacağı açık. Piyasalarda mali disiplin ve enflasyonla mücadeleden vazgeçildiği algısı giderek yayılıyor. Bunun en önemli nedeni de yine kurlardaki aşırı artış ve Merkez Bankası’nın bu gidişe kayıtsız kaldığının görülmesi.
Bence ekonomide istikrarı sağlayan politikadan geri dönüş sinyalleri giderek artıyor.
Paylaş