MERKEZ Bankası, tahmin ettiğimiz gibi, faiz indirimlerine devam edeceğini açıkladı. Ancak bir yandan bunu söylerken bu kez Hükümete ciddi uyarılar içeren de bir açıklama yaptı.
Örneğin faiz indirimlerinin ticari kredi faiz oranları üzerindeki etkisi nin sınırlı kaldı ğını kabul ederek, gerek iktisadi faaliyete ilişkin içerdiği bilgi açısından, gerek se de para politikasının etkinliği bakımından, bu durumun dikkatle takip edildiğini belirtti.
Merkez Bankası’nın enflasyon ve para politikasının genel görünümü için "mali duruşta geçtiğimiz dönemlere kıyasla yapısal anlamda önemli bir farklılaşma olmadığı" varsayımını esas aldığını belirtmesi de dikkat çekici idi. Bu varsayımlardan belirgin sapmalar olduğu takdirde enflasyon ve para politikasının görünümünün değişeceğini söylemesi, bence, Merkez Bankası’nın, aynen piyasanın görüşü doğrultusunda, Hükümete yaptığı "mali disiplin ayrılmayın" uyarısı olarak değerlendirilebilir.
2009 yılında kamu kesimi borçlanma gereksiniminin belirgin olarak artacağı ve bu durumun orta vadeli piyasa faizlerindeki düşüşü sınırlayarak para politikasının etkinliğini azaltabileceği belirtilen Merkez Bankası açıklamasında, "Orta vadeli program’da öngörülen yapısal düzenlemelerin güncellenerek bir an önce hayata geçirilmesi"ne özel vurgu yapılması da bence IMF programının biran önce yapılması, en azından bütçe ve program rakamlarının artık revize edilmesi yönündeki piyasa isteği ile paralellik taşıyordu.
Merkez Bankası’nın açıklamasında yeralan uyarılar bunlarla da sınırlı değil. Açıklamada önümüzdeki dönemde işsizlikte tarihte görülmemiş rakamlara çıkılacağını söyledi. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 16 Mart’ta aralık ayı (kasım-aralık-ocak hareketli ortalaması) işsizlik oranlarını açıklayacak. Türkiye’de sanayi ve hizmetler sektöründeki işsizlik oranlarının ne yönde geliştiğinin göstergesi olan tarım dışı işsizlik oranı, eylül ayından beri tırmanışa geçmişti. 2007 yılını yüzde 12.6’lık rakamla kapatan tarım dışı işsizlik oranı, geçen yıl eylül ayında yüzde 13.3, ekim’de yüzde 14 ve kasımda da yüzde 15.4 olmuştu. Tarım dışı işsizlik oranı, daha çok ihracat azalmasından doğrudan etkilenen sektörler nedeniyle yükseliş teydi. Merkez Bankası’nın tarihi zirvelerden bahsetmesi, aralık ve izleyen aylarda tarım dışı işsizlik oranlarının yüzde 20’lere yaklaşacağı beklentisine işaret ediyor.
TÜSİAD’IN DERDİ DE AYNI
Aslında bakıldığında, Hükümet dışında, herkesin aynı kaygıları taşıdığını görüyoruz. Piyasadaki bu taleplerin Merkez Bankası tarafından artık zorunlu olarak dile getirilmesinin ardından, dün Ankara’da temaslarda bulunan TÜSİAD Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ da aynı doğrultuda konuştu. Her şeyden önce, Yalçındağ’ın, "Başbakanla görüşmelerinden çıkarken söylediklerinin IMF’le anlaşma imzalamadı diye Başbakana hak verdikleri" şeklinde algılanmasından rahatsız olduğunu gördük. Yalçındağ, "bize söyledikleri şartlar kabul edilemeyecek şartlar değil, o nedenle umutlanmıştık" dedi. Zaten dün CHP’ye yaptığı ziyaretten sonra yaptığı açıklamada da gelir idaresinin özerkliği ve vergi reformu için IMF ile neden anlaşma imzalanmadığını anlamadığını, açık açık söyledi.
Bu şartların ülke menfaatlerine aykırı olmadığı zaten açık...
Yalçındağ, "Gerek özel sektör olarak gerek vatandaş olarak bizim önceliğimiz ekonomi" diyerek, siyasi tartışmaların bu kadar artmasından duydukları rahatsızlığı dile getirdi.
"Çok kötü bir dönemden geçildiğini" ifade eden Yalçındağ, son rakamlara göre her 4 gençten birinin işsiz olduğunu, yüzde 12’nin üzerine çıkan işsizlik oranının 2000 yılından bu yana en yüksek düzeye ulaştığını kaydetti. Yalçındağ, imalat sanayindeki kapasite kullanım oranının yüzde 63’e gerilediğini ve bunun 1991 yılından beri en geri nokta olduğunu hatırlattı.
Herkes gibi TÜSİAD da daha fazla üretim kaybı, yani ekonomik gerileme ve daha yoğun işsizlik yaşanmasın diye önlem istiyor ama hükümetten hálá ses çıkmıyor...