Mali Kural’ın ertelenme hikâyesi endişeleri artırıyor
Paylaş
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
GEÇEN hafta sonunda, küresel piyasalara ilişkin haberler sıcaklığını korurken, Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın “Mali Kural’ın ertelenmesi” konusunda yaptığı açıklamalar, ileriye dönük ciddi tehlike işaretleri barındırıyordu. Aslında Babacan’ın yaptığı açıklamalar demek pek doğru değil, çünkü CNN Türk’te Yavuz Oğhan’ın ısrarlı sorularından kaçarken söyledikleriydi ilginç olan.
Mali kural yasa düzenlemesinin TBMM’de Genel Kurul aşamasına geldiğini, 15 Temmuz’da görüşülecekken 14 Temmuz akşamı Mali Kural’ın farklı bir sürece girdiğini söyleyen Babacan, “O akşam karar aldım, ben artık bu konuyla ilgili bir süre konuşmayacağım” dedi. Babacan “Kemal Derviş gibi mi oldunuz?” diye sıkıştırılınca “öyle söylememek gerek” diye işi düzeltmeye çalıştı. Bakanların bu tür durumlarda sığındıkları, “Parlamento adına Hükümetin taahhüt vermesi güçler ayrılığı prensibine aykırı” yanıtı verdi. Ama herkes biliyor ki; yasama ve yürütme iyice iç içe girmiş durumda, Hükümetin istediğini TBMM’den geçirememesi gibi bir durum sözkonusu değil. Yani her şey yürütmeye, daha doğrusu Başbakan Tayyip Erdoğan’a bağlı. Babacan da bunu çok iyi biliyor ama yine alışık olduğumuz gibi “Başbakan istedi” demiyor, suçu TBMM’ye atıyor. Bazı bakanların harcama yapabilmek için son anda bu düzenlemeyi durdurduğu yönünde Sanayi Bakanının açıklaması hatırlatıldığında ise, “Hükümet aşamasında, Ekonomi Koordinasyon Kurulu’nda yer alan 6 bakanla ortak açıkladık. Daha sonra Plan ve Bütçe Komisyonu aşamasına geçildi. Hem iktidar ve muhalefetin desteğiyle geçti hatırlatmasında bulundu. Mali Kural’la ilgili yorumları ne teyid ettiğini, ne de inkar ettiğini ifade eden Babacan, suskunluğunun da cevap olarak yorumlanacağını hatırlatılması üzerine, “Herkes ne anlayacaksa onu anlar” diye geçiştirmeye çalıştı. Mali Kural konusunda ciddi inisiyatif alan, işi son aşamaya getirip tüm kesimlere “çıkacak” diye sözler veren Babacan, son anda belli ki Başbakanın talimatıyla bu iş kalınca, çok zor duruma düştü ve haklı olarak tepki gösteriyor. Babacan’ın haklılığı kesin de, daha açık olması gerekiyor. Belki, “Hala kurtarır mıyız?” diye bakıyor ama bu tavrı, açık olmadığı için, endişeleri de artıran bir etki yaratıyor. KÜRESEL GERÇEKLER VE BİZDEKİ DURUM Babacan’ın şahsi kırılganlığının ötesinde, mali kural olmadığı zaman başımıza gelecekleri gördüğü için, ciddi endişe duyduğunu tahmin ediyorum. “Orta vadeli programla bu işin kurtarırız” demenin anlamsızlığını, herkes gibi O da biliyor. Zaten son dönemde küresel ölçekte yaşananlar, son yorumlar ve açıklamalar da bence Babacan’ın endişe duymasında ne haklı olduğunun birer kanıtı gibi... FED Başkanı Ben Bernanke’nin, o çok beklenen Cuma günkü açıklamaları beklentileri karşılamadı. Bernanke, gerekirse yeni önlem alırız, tahvil satın alırız diye işi geçiştirdi. Piyasalar bunun aslında “işlerin kötüye gitme ihtimalinin yüksek olduğu” anlamına geldiğini biliyor ama yine de işi geçiştirmeye çalıştı. Ama daha önce dediğimiz gibi; artık mızrak çuvala sığmıyor ve iyi haberlerle piyasanın tutulması zamanı geçiyor. Yani lafla peynir gemisi yürümüyor... Yine hafta sonu Nobel ödüllü iktisatçı Paul Krugman’in bir makalesi çıktı. Krugman “Ne yazık ki gerçekler yetkililerin söylediğinin tam tersini gösteriyor. Şu an yaşanmaktan olan şeyin ekonomik iyileşmeyle uzaktan yakından ilgisi yok ve politika yapıcılar bu gerçeğin farkına vararak, durumu düzeltmek için ellerinden geleni yapmalı” diyor. Yaşananın toparlanma olmadığını kaydeden Krugman, yetkililerin iyileşme söylemlerine yönelik tek gerçeğin ABD’nin gayrisafi yurtiçi hasıla oranındaki artış olabileceğini belirtiyor. Krugman, “Peki, ekonomik verileri herkesten çok iyi okuyan bu insanlar, neden bu kadar iyimser açıklamalar yapıyor? Cevabı net: Sorumluluktan kaçıyorlar” diyor. ABD için gerçek olan bizim için de geçerli; Babacan ve ekibi ekonomik verileri çok iyi okuyorlar ama “Mali Kural çıkmasa da Orta vadeli programla mali disiplinin korunabileceğini” söylüyorlar. Hem de yoğun seçim döneminde...