Paylaş
Ardı ardına yapılan bu toplantıların piyasalara güven vermek yerine, aksine paniği artırdığı gözleniyor. Piyasadaki genel kanaat; Merkez Bankası’nın faiz artırmaktan başka çaresi olmadığı ama bunun için Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ikna edilmesine çalışıldığı yönünde. Cumhurbaşkanı danışmanları ise Merkez’in faiz artırmaması gerektiği yönünde sosyal medya açıklamalarına dün de devam ettiler.
Merkez Bankası’nın bağımsız karar alamadığı, ekonomide koordinasyon olmadığı, gerekenlerin yapılacağı konusunda endişelerin büyüdüğü açık. Eğer yarınki toplantı daha önce biliniyor olsaydı, “Merkez Bankası fiyat istikrarı için gerekeni yapacak” açıklaması yerine, “Gelişmeler izleniyor yine toplanırız” denilirdi. Yeni EKK toplantısıyla ekonomi yönetiminin yaşananlara panikle yaklaşıp analiz edemediği, sağlıklı karar alamadığı algısı pekişti.
Bu arada ekonomik anlayış konusunda bakanlar arasındaki görüş ayrılıkları bu olayla tekrar su yüzüne çıkmaya başladı. Cumhurbaşkanı ile beraber seyahatte olan Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi, kurdaki hareket için “bir şey olmaz, düşer” gibi bir tavır alırken, Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, dün “kurların da ekonomik gidişat için faiz kadar gösterge olduğunu” söyledi. Piyasalar Şimşek’in anlayışı hakim olsa bir sorun görmeyecekler ama diğer görüşün baskın olduğunu düşündükleri için telaşlanıyorlar.
Dolayısıyla piyasalar bugün yapılacak toplantıda Başbakan ve bakanların, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın görüşleri doğrultusunda EKK’dan bir karar çıkartıp, ertesi gün Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında o kararın alınmasını isteyeceğini tahmin ediyorlar.
Bu noktada Cumhurbaşkanı danışmanlarının söylemlerinin geçerliliği de ortaya çıkacak. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın zaten faiz artışına karşı olduğu bilinirken, faiz artışına ikna olsa bile, büyük ihtimalle düşük oranlı örneğin 0.25 puanlık artışa onay vereceği konuşuluyor. Bu takdirde kurların durmayacağı söyleniyor.
MERKEZ BANKASI SINAVI GEÇEMEDİ
Kurlarla ilgili son yaşananlar, Merkez Bankası bağımsızlığının ekonomik istikrar için önemini, bence bir kez daha ortaya çıkardı. Kuru durduracak ve parasal istikrarı sağlayacak olanın siyasiler, yani hükümet değil bağımsız Merkez Bankası olduğu, kurlardaki harekete karşı yapılanlarla ortaya çıktı.
Şurası açık; Merkez Bankası asli görevi olan fiyat istikrarı için tehlikeli hale gelen kurları frenleyebilseydi, ne piyasadaki panik ve güvensizlik bu kadar büyük olacaktı, ne de hükümet ne yapacağını bilmez bir konumda kalacaktı. Piyasa oyuncuları, itibarlı bir Merkez Bankası’nın sadece sözle bile kurları frenleyebileceğini, hükümet ya da Cumhurbaşkanının söylediğini yapar görünen bir Merkez Bankası’nın bunu başaramayacağının görüldüğünü söylüyorlar.
Yeni Merkez Bankası yönetimi göreve geldiğinde, piyasadakiler yeni yönetime güvenme eğiliminde oldular. Ancak zaman içinde nasıl bir yönetim olacağının belli olacağını da sözlerine eklemişlerdi. Yaşananların Merkez Bankası yönetimi açısından ciddi bir sınav olduğu ve bu sınavdan geçemediği söylenebilir.
PPK toplantısından bir gün önce yeni EKK toplantısı yapılması, tek başına Merkez Bankası’nın bağımsız karar alamadığının bir kanıtı olarak görülüyor. Özetle; piyasaların Merkez Bankası yönetimine güveni yok, siyasi yönetimin de ekonomiye ideolojik yaklaştığı algısı var. Bu ortamda piyasaların işi zor. Çok daha zor günlerin geldiği düşünülürse, ileriye dönük korkuların büyümesi de doğal karşılanmalı.
Paylaş