Paylaş
Yeni yılda da kurlar bir türlü durdurulamıyor. Daha doğrusu durmuyor demek daha doğru olacak, çünkü hükümet ve ekonomi yönetiminin kurlardaki hızlı artış trendini durduracak bir adım atmadıkları görülüyor. Kurlardaki artışı genel olarak “ekonomi üzerinde oyun” olarak yorumlamayı tercih ediyorlar.
Dün dolar kuru 3.75’lere giderken, piyasalarda önümüzdeki günlerde hem dolar hem Euro’da artış trendinin süreceği beklentisi var. Kimsenin bu fiyatlara rağmen döviz bozdurmaması artış beklentisinin somut bir kanıtı.
Buna karşılık hükümet yetkilileri dün bu gelişmeler olurken, yerli ve yabancı odakların faizleri artırmak için bastırdıklarını bu oyuna gelmeyeceklerini, kurlardaki artışın da enflasyona etki etmeyeceğini, bu yılki üretim ve enflasyon hedeflerinin gerçekleşeceğini söylemeye devam ettiler.
Dün kurlardaki harekette, hem kasım ayı sanayi üretiminin beklentilerin altında gelmesi hem de Moody’s’in bankacılık sistemi için yaptığı uyarıların etkisi vardı. Bence kur artışında sözü edilmese de, anayasa değişiklik teklifinin TBMM genel kurulunda görüşülmeye başlamasının da etkisi büyük. Çünkü bu anayasa tartışmaları öyle bir iklim oluşturuyor ki; piyasalar bu iklimde kötü haberleri abartarak fiyatlandırma havasındalar.
Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s dün yaptığı değerlendirmede, “Türkiye’de güvenlik konuları bankaların kredileri için negatif” dedi. Moody’s açıklamalarında ayrıca Türkiye bankalarının varlık kalitesinin bu yıl kötüleşmesinin beklendiği kaydedilerek, “Türkiye bankalarının brüt takipteki krediler oranının yıl sonunda yüzde 4’ü aşacağını” söyledi.
PPK OLAĞANÜSTÜ TOPLANIP FAİZ ARTIRSA YETER Mİ?
Moody’s açıklamalarında, “Varlık kalitesi trendinin bu yıl, yüksek enflasyon, Türk Lirası’ndaki değer kaybı ve güvenlik sorunları ile jeopolitik gerginlikler nedeniyle, genel anlamda kötüleşen yatırım iklimine bağlı olarak kötüleşmesini bekliyoruz” değerlendirmesinde bulunuldu.
Moody’s’in bu değerlendirmesi çok önemli ve bankacılıkla ilgili bu eleştirilerin önümüzdeki dönemde, belki de artarak, devam etmesini bekleyebiliriz. Bozulmanın en önemli nedenlerinden biri güvenlik ise diğeri kurlar başta olmak üzere ekonomide hızla bozulan dengeler. Böylesine genel olumsuzluk ikliminde hükümet her ne kadar, neredeyse her gün, bir teşvik açıklasa da yatırım ortamının kötüleşmeye devam ettiği de ortada.
Kurlarda her gün yeni rekor kıran bu artış trendi devam ettiği sürece, dengeler için iyimser olmak da mümkün olamayacak gibi gözüküyor. Kaldı ki; 2000’li yıllardan beri Türkiye ekonomisinin istikrar kazanmasında en büyük payı olan bankacılık sisteminin artık sorgulanır noktaya gelmesi, işlerin ne kadar kötü gittiğinin de bir kanıtı niteliğinde.
Peki, ekonomideki bu kötü gidişatı durduracak daha temel, yapısal tedbirler almaya başlanır mı? Bundan sonra sadece ekonomide alınacak önlemlerin bu gidişatı durduramayacağını düşünüyorum. Örneğin; Merkez Bankası bugün Para Politikası Kurulu’nu olağanüstü toplayıp 2-3 puan faiz artışı yapsa sorun çözülür mü? Bence bir etkisi olur ama kalıcı olamaz.
Ekonomideki olumsuzluklarda geri dönüş için artık anayasa teklifinin geri çekilmesi, olağanüstü halin kaldırılması, Batı ile ittifakın tartışılır olmaktan çıkarılması gibi, çok radikal siyasi kararlara ihtiyaç var. Bunlar yapılabilir mi, sizce?
Paylaş