Paylaş
Bu işin sonu nereye varır derseniz; bence kartlar yeniden karılıyor, herkes kendine avantaj sağlamak için atakta. Ancak, şahsen, küreselleşmenin bir bütün olarak süreceğini, büyük ülkelerin sonunda uzlaşacaklarını tahmin ediyorum. Ancak belli ki bu yeniden uzlaşma aşamasına kadar küresel ekonomide, özellikle ticarette yeni işbirlikleri, yani hamleler göreceğiz.
Türkiye’nin de artık kendi iç meselelerinden sıyrılıp, küresel ticarette olanları gözden geçirip, bir strateji oluşturma ihtiyacı acilleşiyor. Geçen hafta sonu TÜSİAD Başkanı Erol Bilecik’in Hesap Uzmanları Vakfı’nda yaptığı konuşma, bence bu konuya dikkat çeken önemli ve uyarıcı bir konuşmaydı.
İngiltere’nin çıkış kararı ile başlayan AB’nin yeniden yapılandırılması sürecinin yeni ve daha dengeli bir AB modeli için umut verdiğini kaydeden Bilecik, bu aşamada Avrupa ile daha iyi entegre olmuş bir modele yönelmenin mümkün olduğunu, gümrük birliğinin modernizasyonu müzakerelerinin bu bağlamda değerlendirilip, hemen başlanması gerektiğini söylemiş. Tarım, hizmetler va kamu alımlarını kapsayan ve diğer ülkelerle daha fazla serbest ticaret anlaşması yapılacak yeni modelin, her iki tarafta da katma değeri artıracağını, anlaşma halinde milli gelirin yüzde 1.9, toplam ihracatın yüzde 15 artacağını, tüketici fiyatlarının yüzde 1.5 azalıp, hane halkı tüketiminin yüzde 1.6 artacağını belirtmiş.
ABD’deki yeni yönetimin de, yeni politika ve ticari ilişkiler arayışı içinde olduğunu hatırlatan Bilecik, her ne kadar Trans-Pasifik ve Trans-Atlantik antlaşmaları rafa kalkmış görünse de ikili anlaşmalarla AB ile ilişkilerin mutlaka ABD’nin gündeminde olacağını söylemiş. Bilecik, “Türkiye, bu yeni küresel dengeler içerisinde konumunu güçlendirmeli, ticari ilişkilerini en üst düzeye çıkarmalı ve dünya ekonomisinden aldığı payı artırmalıdır. Bunun için uluslararası alanda itibarımızı, Türkiye markasına yönelik algıyı güçlendirmek zorundayız” şeklinde konuşmuş
“OHAL’DE YABANCI YATIRIMCI GELMİYOR”
Bilecik’in dediği gibi; Gümrük Birliği anlaşmasının modernizasyonu çok önemli. Ancak hem AB ülkelerindeki seçimler hem de içerideki hamaset, AB ile ilişkileri “bitirilmeden sürdürülmeye çalışan bir ilişki” düzeyine düşürdü. Yani karşılıklı olarak güven kaybedildiği için artık önemli adımlar atılamıyor.
Hem ilişkideki genel hava hem AB ülkelerindeki mevzuatın çetrefilliği, bu anlaşmanın hayata geçirilmesinde ciddi sıkıntılar yaşanacağını gösteriyor.
Halbuki ABD ile ipleri gevşeten bir AB’ye, hem ekonomik hem siyasi olarak çok daha fazla ihtiyaç duyduğumuz bir iklimdeyiz. AB ile mutlaka güven tazelenip, zaman geçmeden gümrük birliği anlaşması dahil, ciddi adımlar atılması gerekiyor.
TÜSİAD Başkanı Erol Bilecik, aynı konuşmasında “Bizler yurtdışı paydaşlarımızdan OHAL koşulları devam ettiği müddetçe Türkiye’ye gelemeyeceklerini duyuyoruz” demiş. OHAL sona ermeden sözleşme imzalamalarının kurum içi mevzuatları gereği mümkün olamadığını söyleyen yabancı yatırımcı sayısının çok olduğunu, OHAL süresince seyahat ve sağlık sigortası yapamadıkları şikayetleri aldıklarını kaydeden Bilecik, “OHAL süreci devam ettiği için tedarik zincirlerimizin güvenliği dahi sorgulanır hale geldi” demiş.
Özetle; Türkiye normalleşmedikçe, bırakın yeni küresel ticarette avantaj sağlamayı, mevcut sisteme ayak uydurmakta bile zorlanıyor.
Paylaş