Paylaş
Başbakan Erdoğan bunu istemediğini ama Merkez’in yaptığını, sorumluluğunu da alacağını belirtti. Şok faiz artışından sonra piyasalar hemen durulmayınca Başbakan, Merkez’in kararının etkilerini bekleyeceklerini, olmazsa B ve C planları olduğunu kaydetti.
Bunun üzerine B ve C planları ne olabilir, sermaye hareketlerine kısıtlama mı gelir diye tartışılmaya başladı. Maliye Bakanı çıkıp “sermaye hareketlerine kısıtlama yok” demese piyasalardaki panik büyüyebilirdi. Piyasalar gerçekten B ve C planları var mı bilmiyor, sermaye hareketlerine el atılır mı, emin değil.
Bu aşamada Hükümete yakın kalemler topa girdi;, B ve C planlarının “kurallı piyasa ekonomisi” önlemleri olduğunu söylediler. Belli ki öylesine yazıldı çünkü içinde ne olduğunu göremedik. Muhabirler “ne olabilir” diye peşine düşünce, şeffaflık, ekonomik suç tanımı, Ekonomik Kurul’un ekonomik suçu belirlemesi, kayıt dışıyla mücadele, bürokrasinin azaltılması, yabancı sermayenin ve uzun vadeli yatırımın özendirilmesi gibi önlemler olabileceği yazılmaya başladı.
Gerçekten böyle bir çalışma var mı, B ve C planları bu tür tedbirler mi içeriyor bilmiyoruz. Piyasadaki telaş, panik bu tür kararlarla önlenemeyeceğine göre faiz artırımına alternatif B ve C planları olması mümkün değil. Gerçekten böyle planlar var mı, yoksa piyasayı tehdit için söylenmiş bir söz mü, bence bu da tartışmalı.
Paniği önlemek için siyasi çatışmanın dursa, “bütçede ciddi kesinti” gibi ciddi mali tedbir ve yapısal tedbirler alınsa, ancak o zaman alternatif planlardan söz edilebilir.
Gelelim, “kurallı piyasa ekonomisi” kavramına. Peşinen söyleyeyim; sözü edilen önlemlerin kurallı piyasa ekonomisi ile alakası bulunmuyor.
Kurallı piyasa ekonomisi her şeyden önce kuralların iyi düşünülüp belirlendiği, kuralların herkese eşit uygulandığı, kimseye ayrıcalık tanınmadığı bir sistem demek. Bu sistemin amacı piyasa ekonomisi uygulamasının vahşi kapitalizme dönüşmesini engellemek, piyasanın gözetmediği geniş halk kesimlerini düşünüp dar gelirliler için sadaka gibi değil kurumsallaştırılan sosyal önlemleri almaktır.
Bu sistem vergiyi gelire göre alan, kayırmayı önleyen, rekabet için kayıt dışıyla ciddi mücadele eden, günlük ekonomik kararlarda politik etkiyi yok eden bir sistemdir.
MEVCUT ANLAYIŞLA TÜMÜYLE TERS
Özetle; mevcut Hükümetin kurallı piyasa ekonomisi uygulaması, anlayış olarak mümkün değil. Bu sistemde yolsuzluk ve rüşvetle mücadele, halkın vergisinin nereye gittiğinin sorgulanması ve şeffaflık esastır, yani kimsenin yolsuzluk ve rüşvet olayının üstü örtülemez. Bu sistemde vergi idaresi bağımsızdır, kızılan, aykırı demeç veren, sizle aynı görüşte olmayan şirket veya kuruluşlara özel vergi cezası olmaz. Bu sistemde bağımsız kurumlar hayati öneme sahiptir, bunları politik etki altına alıp, her şeyi kendinize bağlamazsınız. Bu sistemde kamu ihaleleri şeffaf işler; kurallar sonradan salma salacağınız şirketlere göre esnetilemez. Zaten salma salacağınız kadar fahiş karlar elde edilmesinin önüne geçilir, ihalelerde gerçek rekabet olur. Rekabet Kurumu, Sermaye Piyasası ve Bankacılık Kurumları, Enerji Kurumu politik ve kişisel çıkarlarla kullanılamaz, Merkez Bankası’nın bağımsızlığına müdahale olmaz. Basın ve internet kısıtlanmaz, oy verecek halkın özgür haber alması engellenemez; demokrasi şarttır.
Bunlar kurallı piyasa ekonomisinin olmazsa olmaz ilkelerinden bazıları. Sizce “şeffaflık” gibi önemli bir kavramı kullanarak bazı makyaja dönük önlemler açıklamakla kurallı piyasa ekonomisinin bir ilişkisi olabilir mi?
“Kurallı piyasa ekonomisi” kavramının içinin boşaltılmasına bari izin vermeyelim.
Paylaş